Emperyalistler tüm ülkeyi aşağılıyor, faşistler göçmenleri tehdit ediyor: AKP hâlâ referandum derdinde

AKP'li Bakan Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da "evet" mitingi yapma çabası diplomatik ve siyasi bir krize dönüştü. Hollanda hükümeti, söz konusu mitinge izin vermediği gibi Bakan Kaya'nın Türkiye Konsolosluğu'na girişini engelledi ve ardından kendisini sınır dışı etti. Hollanda polisi ayrıca Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu önünde toplanan kitleye coplarla, tazyikli suyla ve köpeklerle saldırdı. Bu yaşananların sadece AKP'li bir bakanı hedef almadığı, tüm Türkiye halkını aşağılayan ve Hollanda'nın göçmen halkını ve azınlıkları tehdit eden bir güç gösterisine dönüştüğü açıkça görülüyor.

Avrupa'da yükselen faşizm ve ırkçılık

Almanya'da Bekir Bozdağ'ın yapmak istediği mitingin engellenmesiyle başlayan ve Hollanda'da yaşananlarla devam eden süreci demokratik ve diplomatik teamüller bağlamında değerlendiren, fikir hürriyeti açısından tartışanlar oldu. Alman ve Hollandalı yetkililer güvenliğin sağlanmasına ilişkin argümanlar öne sürdüler. Halbuki yaşananlar gayet açıktır ve ne demokrasiyle ne fikir hürriyetiyle ne de güvenlikle ilgisi vardır. Mesele Avrupa'da yükselen ırkçılık ve faşizmin, seçimler arifesindeki ülkelerin hükümetlerindeki apaçık bir tezahürüdür. Dolayısıyla da emperyalist devletlerin AKP'li bakanlar nezdinde tüm Türkiye halkını aşağılaması kadar büyük bir sorun daha var. Bu sorun Almanya ve Hollanda gibi ülkelerin en büyük göçmen nüfusunu oluşturan Türklerin ve daha genel olarak Müslüman azınlıkların güvenliğine ve geleceğine ilişkindir. En önemlisi de tehdit altındaki halk sadece bu ülkelerdeki AKP seçmeninden ya da "evetçi"lerden ibaret değildir.

AKP referandum derdinde, göçmenler can derdinde

Ancak görünen o ki Erdoğan ve AKP bu büyük sorunla ilgileniyor gibi görünmemektedir. Kendi bozulan karizmalarını toparlamak için nutuklar atmakta, misliyle mukabele etmekten bahsetmektedirler. Alman ya da Hollandalı hükümet üyelerinin Türkiye'de miting yapma talepleri olmadığına göre nasıl misli ile mukabele edecekleri merak konusudur. Ancak mesele bu da değildir. Bakan Kaya Hollanda'dan sınırdışı edilmiştir, geride göçmen halk ırkçı ve faşistlerle baş başa kalmıştır. Erdoğan, kürsüye çıkıp Hollanda için bedel ödeyecekler dedikten sonra göçmenler için "dik durun" demek dışında hiçbir çözüm önermiyor. Coplanan, köpeklere saldırısına maruz kalan göçmenler çoktan bedel ödemeye başladılar halbuki. Referandum da ister "evet" ister "hayır" diyecek olsun tüm Türkiye vatandaşı göçmenler yükselen ırkçılık ve faşizm karşısında bedel ödemeye devam edecekler.

Dostu Donald Trump, ahbabı Boris Johnson olanın...

Erdoğan ve AKP'nin bu ülkeler nezdinde siyasi veya diplomatik baskı oluşturabilecek durumu yok. Fikir hürriyeti, toplantı ve gösteri haklarından bahsettiklerinde bunu ciddiye alacak tek kişi bulmaları mümkün değil. Türkiye'de devlet parasıyla "evet" kampanyası yapıp "hayır" diyenleri terörist olmakla suçlayan, her türlü baskı ve şiddeti reva gören AKP'nin icraatları ortada iken çıkıp "ifade özgürlüğümüz engelleniyor" demeleri tek kelimeyle gülünç. ABD'deki dostunuz Trump, Britanya'daki ahbabınız Boris Johnson iken ırkçılık ve Müslüman düşmanlığı ile ilgili söyleyeceklerinizi dikkate alacak birini bulmanız da imkansız elbette ki.

Osmanlıcılık halkın boynunu büküyor

Herkes biliyor ki gerek Almanya'nın gerekse Hollanda'nın güvenlik konusunda ortaya sürdüğü argümanların hepsi birer safsatadan ibaret. Aynen yıllardır Erdoğan ve AKP'nin 1 Mayıs'ları, 8 Mart'ları ve daha pek çok mitingi yasaklarken öne sürdüğü güvenlik gerekçelerinin birer safsata olması gibi. Erdoğan ve AKP'nin demokrasi adına söylediği sözler de farklı değil. Her gün Osmanlı'yı öven II. Abdülhamid'e özenen iktidar sayesinde, 95 yıl önce devrimle Saltanat'ı kaldırmış olan bu ülkenin halkına halen meşruti monarşi ile yönetilen Hollandalı sömürgeci emperyalistler kalkıp demokrasi dersi verme cüretini kendinde buluyor. Kısacası kendi iktidar hırslarıyla Erdoğan ve AKP, Almanya'daki Hollanda'daki göçmen halkı ateşe atıyor. "Evet" mitingi yapmak için emperyalist hükümetlerden icazet almanın peşinden koştukça evetçisi hayırcısıyla tüm Türkiye halkının boynunu büküyor.