Doğan Holding’i ne heyecanlandırıyor?

Burada çarpıcı bir durum var. Doğan Holding, Türkiye burjuvazisinin 2003’ten başlayarak on yıl boyunca ortalığı kasıp kavurmuş olan siyasi iç savaşında en çok canı yanmış olan Batıcı-laik sermaye grubudur. Doğan Holding cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezası ile (826 milyon TL) cezalandırılmıştır. Baskı altında Milliyet gazetesini ve bazı televizyon kanallarını elden çıkarmıştır. Buna rağmen şimdi AKP hükümetinin politikalarını yere göğe koyamamaktadır. Nedir Doğan’ları bu kadar heyecanlandıran?

Aydın Doğan, holdingin yönetimini kızlarından Begümhan Doğan Faralyalı’ya devretmiş. Doğan Holding’in Yönetim Kurulu’nun yeni başkanı da geçenlerde holdingin CEO’su Yahya Üzdiyen ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Yeni Yönetim Kurulu başkanı Doğan Faralyalı heyecan içinde imiş. Dünyada tarihi bir eksen kayması yaşanıyormuş. Doğan Faralyalı Türkiye’nin dünyanın küresel dönüşüm sürecine en iyi şekilde ayak uydurduğunu vurguluyor. Sonra ekliyor:

“Bugün aslında Türkiye’nin, önümüzdeki yıllarda 1 trilyon dolarlık bir ekonomiyi yakalamasından, iç barışı sağlamasından ve güçlü coğrafi konumunu yeni ilişkilerle zenginleştirmesinden söz ediyoruz. Bu durum beni çok heyecanlandırıyor.”

Burada başbakan Tayyip Erdoğan’a ağır bir yağ yapılmakta olduğu kimsenin gözünden kaçamaz. 1 trilyon dolarlık ekonomi? Erdoğan’ın “Hedef 2023” derken Türkiye’nin önüne koyduğu hedeflerden biridir. İç barışı sağlamak? Belli ki Doğan Holding Erdoğan’ın Kürt sorununda başlattığı süreci pek önemsiyor. Güçlü coğrafi konumunu yeni ilişkilerle zenginleştirmek? AKP hükümetinin gözünü Kerkük petrollerine dikmesi ve Afrika’ya kadar uzanan nüfuz politikası belli ki Doğan Holding’in hoşuna gidiyor.

Burada çarpıcı bir durum var. Doğan Holding, Türkiye burjuvazisinin 2003’ten başlayarak on yıl boyunca ortalığı kasıp kavurmuş olan siyasi iç savaşında en çok canı yanmış olan Batıcı-laik sermaye grubudur. Doğan Holding cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezası ile (826 milyon TL) cezalandırılmıştır. Baskı altında Milliyet gazetesini ve bazı televizyon kanallarını elden çıkarmıştır. Buna rağmen şimdi AKP hükümetinin politikalarını yere göğe koyamamaktadır. Nedir Doğan’ları bu kadar heyecanlandıran?

Mesela Türkiye ekonomisinin sadece yüzde 2,2 büyüdüğü 2012 yılında holdingin yüzde 10 büyümesi olmasın? Mesela bu kadar kesat bir yılda şirketin piyasa değerinin yüzde 85 artması olmasın? Mesela bu kadar durgun bir yılda yatırımlarını yüzde 58 arttırmış olması, bu yıl ise satın alma ve ortaklıklar hariç 400 milyon dolar yatırım planlamakta olması olmasın?

Belki bütün bunlardan çok daha önemlisi, holding CEO’su Yahya Üzdiyen’in şu açıklamasında dile gelen noktadır:

“Enerji portföyümüzün önemli ayaklarından birinin petrol arama ve üretimi olmasını hedefliyoruz. Halihazırda Kuzey Irak’ta hak sahibi bir şirketin ortağıyız ve 2012 yılı içerisinde bulduğumuz petrolün test üretimine devam ediyoruz. Hedefimiz, petrol üretiminde orta ölçekli bir oyuncu olmak. Bu nedenle sadece Kuzey Irak’ta değil, diğer petrol bölgelerinde de fırsatlara bakacağız.”

Hah, şimdi oldu! Erdoğan’ın Kerkük petrolleri konusunda Irak devletinin aleyhine Kürdistan Bölge Yönetimi ile giriştiği manevraların, buna bağlı olarak “barış” adı altında düzenlenen “petrol açılımı”nın Doğan’ları heyecanlandırmaması mümkün mü? Kafayı “Kuzey Irak” petrolüne takmışlar. Onları yağcılıkta kim tutabilir artık!

Gerçek gazetesinin Nisan sayısında bir yazı yayınlandı. Başlığı “Burjuvazinin petrol kardeşliği”. Yazının ilk paragrafı şöyle diyor:

“Öcalan’la başlayan görüşmeler ve Newroz’da silahlı mücadeleye son verme çağrısı ile PKK’nin ateşkes ilanına uzanan süreç, burjuvazinin çatışma halindeki güçlerini bir araya getirdi. Sürecin yürütücüsü konumundaki AKP’nin durumu ortada. İslamcı burjuvazi içinde yer alan ama Erdoğan ve AKP yönetimi ile çelişki içindeki Fethullah Gülen’in de bu sürece “gerekirse el de öpülür etek de” diyecek kadar destek verdiği görülüyor. Gülen Cemaati’nin daha önce Oslo görüşmelerinden sorumlu tuttuğu MİT müsteşarının yargılanması için bastırdığı ve bu temelde Erdoğan’la karşı karşıya geldiği düşünülürse bu destek önemli bir dönüşe işaret ediyor. İslamcı burjuvaziyi kendisine rakip gören, AKP ile de sürekli bir çatışma içinde olan TÜSİAD’ın da süreci desteklediğini görüyoruz. TÜSİAD’ın eski başkanı Ümit Boyner’in süreçte rol alacak bir akil insanlar heyeti için adı geçiyor. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ise, süreci desteklediklerini açıklamanın ötesine geçerek uzlaşma olduğu takdirde başkanlık sistemine de yeşil ışık yaktıklarını söyledi.”

Gerçek’in Nisan sayısı çıktıktan birkaç gün sonra Doğan Holding’in basın toplantısı yapıldı. Yönetim Kurulu başkanının ve holding CEO’sunun söyledikleri kısaca şöyle özetlenebilir: Devrimci İşçi Partisi, uzun yıllar boyunca burjuvazinin iç savaşından söz etmekte haklıydı. Bundan en çok bizim canımız yanmıştır. Ama DİP şimdi bizim Erdoğan ve Fethullah Gülen ile bir “petrol kardeşliği” içine girdiğimizi ileri sürüyor. Yine haklıdır.

Pekiyi, ebediyen barıştık mı? DİP şöyle yazmış: “Burjuvazinin düşman kardeşlerinin Öcalan’la görüşmelerin başlamasıyla birbirine yaklaşması ilginç karşılanabilir. Ne var ki bu yakınlaşmanın ne Öcalan’la ne de barışla doğrudan bir ilgisi yok. Türk burjuvazisi bu süreçte barış, kardeşlik, eşitlik değil petrol görüyor. Gözlerini hep birlikte Kerkük’e ve oradan gelecek kârlara dikiyor. Günde 30 milyon dolarlık yılda 12 milyar dolarlık gelir vadeden gaz ve petrol hepsinin ağzını sulandırıyor. Ancak bu süreç hem içeride hem de bölgede hiç de pürüzsüz işlemeyecektir. Daha önce defalarca olduğu gibi olası bir yeni yol kazasında burjuvazinin düşman kardeşleri birbirlerinin gözlerini oymak için birbirlerini kolluyor ve ellerinde koz biriktiriyorlar.”

Muhtemelen yine haklı çıkacaktır.