Devlet ricalince karşılanan Kürt önder!

“Açılım” vites değiştiriyor. 2009’da Kürt hareketini bölerek tasfiye etmeye çalışmıştı. Şimdi bir alternatif Kürt hareketi oluşturmaya soyunuyor.

“Açılım” vites değiştiriyor. 2009’da Kürt hareketini bölerek tasfiye etmeye çalışmıştı. Şimdi bir alternatif Kürt hareketi oluşturmaya soyunuyor.

 

Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi lideri, 1970’li yıllarda Türkiye Kürtleri arasındaki en etkili politikacı Kemal Burkay 12 Eylül ertesinde çıktığı sürgünden 31 yıl sonra Türkiye’ye geri döndü. Aman ne karşılama! Hak-Par taraftarlarının oluşturduğu kalabalığın yanı sıra, medya ilgisi belli ki yüksekmiş. Ama en önemlisi Burkay’ın vali yardımcısı tarafından karşılanması. (Hrant’la da bir vali yardımcısı ilgilenmişti. Ama bambaşka bir tarzda!) Normal yolcu kapısından değil, özel bir kapıdan geçirilmesi. Devletin yıllarca aradığı Kürt sosyalistine yaptığı muamele dikkat çekiyor. Burkay da duygulanmış olmalı ki, vali yardımcısının “hemen gidelim” önerisini reddetmesi için kızı Helin Burkay’ın müdahalesi gerekmiş!

İçişleri Bakanı davet ediyor, vali yardımcısı karşılıyor, Oral Çalışlar İsveç’e giderek kendisine yolculuğunda eşlik ediyor, Radikal gazetesi birinci sayfa manşeti yapıyor. Burkay’ın geleceği parlak görünüyor. Neden? Cevabını, Burkay’ın gelişinden bir gün önce Çalışlar’ın köşe yazısından çıkartabilirsiniz. “Kürt hareketinin çoğulculaşması”, Çalışlar’a göre,”son günlerin öne çıkan ‘siyasi kavram’larının başında geliyor”muş. Bizim için öyle bir “siyasi kavram” yoktu. Onun liberal çevrelerinde ve onların da arkasında duran AKP çevrelerinde öyledir zahir. “Haberi çocuktan al” demişler!

Burkay neden kırmızı halı ile karşılandı? Görüşlerine bakın anlarsınız. Bir: “Hükümetin başlattığı açılım süreci vardı. Cesaretli bir adımdı. Umuyorum tüm engellere rağmen devam edecek. Ben de buna destek vereceğim. Geliş nedenim bu.” Gelir gelmez düzenlediği basın toplantısında böyle diyor. (Eski) İçişleri Bakanı, yeni Açılımdan Sorumlu olarak görebileceğimiz Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay kendisini boş yere davet etmemiş.

İki: “AK Parti’den çok fazla şey beklemeyebiliriz. Ben de beklemedim. Ama önyargılı da olmadım. Yaptıkları olumlu işleri destekledim. TRT Şeş açıldığı zaman destekledim. Bunun yanı sıra anayasa değişikliği referandumu vs. vs.” Oral Çalışlar’a demecinde böyle diyor.

Üç: Çalışlar yaptığı görüşmede Ergenekon’u ve TRT Şeş’i soruyor. Bayram değil, seyran değilken cevaba bakın: “Solun bir kesimi kendisini yenileyemedi. (...) Sorunlara milliyetçi bir anti-emperyalizm penceresinden bakıyorlar. Kendilerini bir bakıma anti-Amerikan otomatiğine bağlamışlar.” “Ben anti-emperyalist ve (her ne demekse) ‘anti-Amerikan’ değilim” diyor durup dururken. Kime mesaj diye yorumlanabilir acaba? ABD bundan “Ortadoğu’da bana sorun çıkarmayacak bir Kürt lider, Türkiye’nin Barzanisi” mesajını alsa çok mu iyimser olur?

Ümit Fırat’lar, Tarık Ziya Ekinci’ler, Orhan Miroğlu’lar, Muhsin Kızılkaya’lar, Yılmaz Erdoğan’lar ve niceleri ne yapsalar olmuyor. Bir lider lazım. İşte lider. Şimdi biraz para, bol medya parlatması, liderimizin sert açıklamalarına yargı tahammülü, ha gayret! Böylece Kürt hareketi çoğulculaşma ihtiyacını hissetmese de, çoğulculaştırılır. Gerçi hayal, ama hayal görmek de herkesin hakkı!

“Açılım” vites değiştiriyor. 2009’da Kürt hareketini bölerek tasfiye etmeye çalışmıştı. Şimdi bir alternatif Kürt hareketi oluşturmaya soyunuyor.

Burkay kendisine gösterilen ilgiye kendi de şaşırmış. “Biliyorum bu ilgi benim şahsıma değil. 30-40 yıllık mücadeleme” demiş. Bir politikacının “şahsı” ile “mücadelesi” zaten birbirinden ayrılamaz. Dolayısıyla bu açıklama saçmadan da öte. Ne diyeceğini bilememiş anlaşılan. Bizce şöyle demeliydi: “Biliyorum bu ilgi benim şahsıma değil. 30-40 yıllık mücadeleme de değil. Bundan sonra, devletin bana vereceği desteğe karşı Kürtleri devletin yanına kazanmak için göstereceğim çabaya.”