Çok alametler belirdi

Önce Yunanistan sarsıldı, sonra Rusya. Türkiye yedek kulübesinden çıktı, ısınma hareketleri yapıyor.

Yunanistan bir ay içinde iki kez. İlk rauntta başbakan Samaras’ın dört yıldır Troyka’nın (yani Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Komisyonu ve İMF’den oluşan üçlü) sultası altında yürütülmekte olan kemer sıkma programından erken çıkma hevesi piyasaları sarstı. On yıllık devlet tahvilinin faizi yüzde 9’a çıktı. (Devlet tahvilinin faizinin yükselmesi, o ülkenin zor ve pahalı borçlandığının, yani para babalarının o ülkenin ekonomik durumuna güven duymadığının göstergesidir. Büyük yükselişlerin bir sonraki aşaması ülkenin iflas ilanıdır.)

Bu olaydan sadece birkaç hafta sonra bu sefer daha politik karakterde bir gelişme ekonomiyi yeniden bir sarsıntının eşiğine getirdi: Samaras bir kumar oynayarak cumhurbaşkanı seçimini erkene aldı. Oysa parlamentoda kendi adayını seçtirmek için gerekli beşte üç milletvekili sayısına sahip değil. Şayet gösterdiği aday dışarıdan destekle kazanamazsa, çok büyük bir ihtimalle erken genel seçime gitmek zorunda kalacak. Oysa Mayıs ayında Avrupa parlamentosu seçimlerinden ülkenin birinci partisi olarak çıkan reformist sol Syriza, o zamandan bu yana bütün kamuoyu yoklamalarında açık ara önde görünüyor. Syriza reformist ama halktan son dört yılın kemer sıkma programını değiştireceği vaadiyle oy alacağı için hiçbir şey yapmaması zor. Sonunda halkı satacak olsa bile hiç olmazsa başlangıçta göstermelik birtakım girişimlerde bulunmak zorunda. İşte o azıcık şey bile Avrupa sermayesinin gözünü öyle bir ürkütüyor ki devlet tahvilinin faizi bu sefer de yüzde 8’e fırladı. Bu da yetmedi, borsa yüzde 13 bir düşüşle çakıldı.

Yunanistan’ın sarsılması avronun sarsılması demek. Avronun sarsılması ise dünyanın en büyük ekonomisi olan AB ekonomisinin sarsılması. Yani burada 12 milyon nüfuslu komşumuzun değil 500 milyonu aşan nüfusu ile dünya üretiminin yaklaşık dörtte birini gerçekleştiren AB ekonomisinin geleceğini konuşuyoruz.

Bu ilk panikten sonra Yunanistan duruldu, ama bu sefer Rusya sarsılmaya başladı. Rus para birimi ruble dolar karşısında hızla değer yitirmeye başladı. Rublenin ne kadar zavallı bir durumda olduğu Rusya’nın merkez bankasının faizleri yükseltmesinden sonra ortaya çıktı. Ulusal para biriminin hızla düşmeye başladığını gören merkez bankası, faizleri yüzde 9,5’ten yüzde 17’ye, yani neredeyse iki katına çıkarttı. Bu bizim merkez bankasının geçen yıl yaptığı operasyona benziyor. Bizde de Merkez Bankası doların başını alıp gittiğini görünce faizleri neredeyse iki katına yükseltmişti. Ekonomide çok sıkıntı verecek sonuçlar doğuracak olan bu acı ilaç hiç olmazsa doları kontrol altına alabilmişti. Rusya’da da ilk gün dolar 58 rubleye düştü, ama ardından ateş yine bacayı saracak, dolar 79 rubleyi bile görecekti! 2014 yılı içinde ruble dolar karşısında toplam yüzde 50 değer yitirmiş bulunuyor!

Rusya’nın başına gelenlerin ardında iki farklı türden faktör var. Biri siyasi: emperyalizm Ukrayna’yı NATO’ya ilhak operasyonuna direnen Rusya’ya bir dizi yaptırımlar uyguluyordu. Son günlerde ABD’nin yaptırımları daha da arttıracağı biliniyordu. Bu, piyasaları sarsan ve rubleye güveni azaltan bir etki yarattı.

Ama öteki faktör dünya sistemi açısından çok daha önemli. Rusya’nın en büyük zenginlik kaynağı olan petrolün fiyatı yıllarca çok yüksek seyretmişti. Son aylarda hızla 115 dolar civarından 70 dolara kadar düştü. Bu hafta içinde ise 58-59 doları dahi gördü. Yani rublenin yüzde 50 değer kaybının ardında petrolün fiyatının yüzde 50’ye yakın düşmesi yatıyor!

Petrol fiyatının düşüşünün ardında yatan faktörleri sektör uzmanları bile her zaman kolay analiz edemiyor. Ama bu seferki düşüşün ardındaki faktörlerden en azından biri büyük bir mücadele ile ilgili. Mücadele ABD’nin kaya petrolü ile geleneksel petrol üreticileri arasında. Petrol üreticisi ülkelerin örgütü OPEC fiyat düştüğü halde olağan olarak beklenebilecek şeyi yapmıyor, üretimi azaltmıyor, neredeyse tam kapasite çalışmaya devam ediyor. Bu, maliyetlerin çok daha yüksek olduğu kaya petrolü sektöründe çalışan kapitalistleri piyasa dışına itmek için bir taktik.

Petrol fiyatı düşüşünü büyük bir heyecanla karşılayan, diğer sektörlerde düşük maliyetlerin yatırımları arttıracağını düşünerek sevinen burjuva çevrelerinin işin öteki yanını pek dikkate almamış olduğu ortaya çıkıyor. Fiyat düşüşü ABD’de kaya petrolü işine balıklama girmiş olan birçok firmanın iflasına yol açabilir. Bu sadece bir olasılık, ama petrol üreticisi ülkelerin ekonomisini vurarak dünya ekonomisini tehdit etme olasılığı şimdiden Rusya’da gerçekleşmeye başladı bile!

Rusya’da da, bizde de kimi milliyetçiler, günümüz dünyasının kapitalizmin çelişkileri altında hareket ettiğini göremeyerek rublenin düşüşünün ardında ABD’nin bir komplosunu arayacaktır. Oysa emperyalizm şimdi bir ikilemle karşı karşıya. Rusya’ya destek olmak istemez, çünkü Ukrayna ve başka yerlerde onu zayıflatmaya çalışıyor. Ama Rus ekonomisinin serbest düşüşe geçmesi halinde kriz bulaşıcı karakter kazanabilir. Başka ülkeler ve Rusya’ya çok borç vermiş olan bankalar da sarsıntıya girebilir. Daha şimdiden bazı Avrupa bankaları (bunlar arasında Yapı Kredi’nin ortağı Unicredit de var) borsada hızla değer yitirmeye başladı!

Yunanistan ve Rusya’nın yaşadığı sarsıntıların ardında komplo falan aramayın! Bunlar dünya ekonomisinin yaşamakta olduğu büyük depresyonun yarattığı çelişkilerin su yüzüne çıkmasından başka bir şey değil. Bakın Türkiye de şimdiden etkilenmeye başladı. Geçen yılın faiz artırımının ekonomiyi daralmaya iteceği belli idi. Üçüncü çeyrekte büyümenin yüzde 1,7 ile çok düşük bir seviyeye inmiş olduğu ortaya çıktı. İşsizlik resmi ölçümle bile yeniden 3 milyonun üzerine çıktı, hatta 2009 krizinin düzeyini bile aştı. (İş aramaktan vazgeçmiş olanları da kattığınızda 5,5 milyon insan işsiz.) Şimdi de dolar Türk lirasını yeniden zorlamaya başladı.

Yunanistan’da Syriza korkusu, Rusya’da yaptırımlar, Türkiye’de iç savaşın iç savaşı. Tamam da siyasi krizler her zaman yaşanır, ama bu her zaman dipsiz düşüşler başlatmaz. Arkada devasa bir ekonomik kriz yatıyor. Geleceğe hazırlanalım.