Çin’in balonu patlıyor, dünya ekonomisi sarsıntı dönemine giriyor

 

 

2016 yılı dünya ekonomisi için büyük bir sarsıntının işaretleriyle başladı. Çin’de borsalar bir hafta içinde iki defa kapatıldı. Çin ekonomisinin başı belaya girdiği için, Çin yetkilileri son dönemde borsanın belirli bir süre içinde süratle düşmesi karşısında otomatik olarak uygulamaya giren bir “devre kesici” (“circuit-breaker”) mekanizması benimsemiş durumda. Geçtiğimiz Pazartesi borsalar yüzde 7 düştü ve kapandı. Bugünün (Perşembe) sabahı borsaların açılışında 13 dakika içinde yüzde 5’lik bir düşüş yaşanınca devre kesici yine yürürlüğe girdi. Bir süre sonra yeniden açılan borsalar aynı hızla düşmeye devam edince gün boyu kapatıldı.

2015 zaten ülkenin borsaları için çok kötü bir yıl olmuştu. Bunun arkasında Çin’in yıllar üzerinden çok yükselmiş olan borsasının ekonominin yavaşlamasını yansıtmaktan uzak kalması var. Çin’in istatistiklerine kimse güvenmiyor, ama hem resmi istatistiklerde, hem de başka birtakım göstergelerden hareketle yapılan hesaplamalarda, bir yandan ihracatın, bir yandan da büyümenin düşüşü açıkça tescil ediliyor. Resmi istatistikler sadece yavaşlamanın hızını tam olarak yansıtmıyor.

Çin’de borsaların gerçek üretim dünyasından kopuşunu en iyi ortaya koyan gösterge, fiyat/kazanç oranlarının başını alıp gitmiş olması. Hisselerin ortalama fiyatı, bu hisseler yoluyla elde edilebilecek kazanca göre aşırı derecede yüksek. Bugün Çin’de ortalama fiyat/kazanç oranları 65 dolayında. Oysa örneğin ABD borsasında tarihi ortalamalar 10 ila 20 arasında değişiyor. En yüksek düzey de 40’lara kadar çıkmış (1999).

Yüksek bir fiyat/kazanç oranı, günlük dilde “balon” dediğimiz şeyin temel göstergesi. İşte şimdi Çin’de balon patlıyor! Hükümetin 2015’te aldığı bütün tedbirlere rağmen borsalar durulmuyor. Hükümet, Çin’de kamu sektörünün çok güçlü olması dolayısıyla bu şirketleri kullanarak krizi aşmaya çalıştı. Kamu şirketleri borsadan hisse almaya zorlandı, sahip oldukları hisseleri süratli biçimde ellerinden çıkarmaları yasaklandı. Ama ne yapsanız olmuyor. Balon dikiş tutmuyor. (Tabii borsa kapitalizm yanlısı iktisatçıların iddia ettiği gibi kaynak dağılımının en iyi mekanizmasıysa bu suni yöntemlerle ayakta tutulmaya çalışılmasının anlamını da iyi düşünmek gerekir!) Çin borsaları gerileyince dünya borsaları da etkileniyor.

Çin geçen yıl krizine çare olarak ulusal parasının (Çin’in ulusal parasının iki adı var: remninbi ve yuan) devalüasyonuna gitmişti. Bu hafta bu süreç hızlandırıldı.  Bu politikanın amacı, Çin ürünlerinin dünya pazarında ucuzlamasını sağlamak, bu yolla ihracatı arttırmak. Tabii bu bir “kur savaşı” aslında. Siz ürünlerinizin fiyatlarını düşürerek zaten durgun olan bir piyasaya daha çok ihraç ederseniz, rakipleriniz daha az ihraç edebilecektir. Bu ise bu sefer onların ekonomik sıkıntıya düşmesine yol açar. Keynes 30’lu yıllarda buna “beggar-thy-neighbour” (“komşunu yoksullaştır”) politikası adını vermişti. Çin dev bir ülke olduğu için parasının bu devalüasyonu, en azından Asya’daki öteki ülkelerin parasının da devalüe olmasına yol açıyor ve dünya ekonomisinde borsaların dışında bir de kurlarda bir sarsıntı yaratıyor.

Çin ekonomisindeki yavaşlama aynı zamanda dünya çapında hammadde ya da “emtia” talebinin de hızla düşmesine yol açıyor. Bu yüzden emtia üretiminde güçlü olan ülkeler (mesela Brezilya, mesela Rusya, mesela Venezüella) krize giriyor. En belirgin etki ise petrol üzerinde. Çin’in borsa krizi, zaten eski doruklarından çok gerilemiş olan petrol fiyatlarının son günlerde yeniden gerilemesine ve 34 dolar civarında bir fiyat ile 11 yılın en düşük düzeyini görmesine yol açtı.

Dünya ekonomisi bütün bunlardan dolayı çok tehlikeli bir döneme giriyor. Aslında olan bitenin uzun vadeli anlamı şu: 2008’de yaşanan finansal çöküş ile başlayan Üçüncü Büyük Depresyon döneminde “yükselen piyasalar” olarak bilinen bazı ekonomiler (en başta Çin) yüksek bir büyüme temposunu muhafaza etmişlerdi. Bunun sonucunda depresyon olabileceğinden daha hafif seyretmekteydi. Şimdi Rusya, Brezilya ve Hindistan’dan sonra Çin’in de yaşadığı yavaşlama dünya ekonomisini canlandırma etkisi yaratan “yükselen piyasalar” etkenini ortadan kaldırıyor. Bir bakıma, Çin’de balonun patlaması, dünya kapitalizminin can simidinin sönmesi demek.

Üçüncü Büyük Depresyon’un olabileceğinden daha hafif seyretmesinin ikinci bir nedeni gelişmiş ülke merkez bankalarının sıfır faiz politikası yoluyla ekonomiyi kamçılamasıydı. ABD merkez bankası olan Federal Reserve’ün (Fed) iki yıla yayılan bir biçimde “miktar genişlemesi” politikasına son verdikten sonra Aralık ayında ilk kez faiz arttırması, bu kaynağın da zaman içinde kuruması anlamına gelecek. Dünya ekonomisini tehlikeli günler bekliyor.

Bu tehlikenin Türkiye’ye sıçramaması çok zor. Türkiye ekonomisi “kırılgan beşli” denen, topun ağzındaki ülkelerden biri. O zaman işçi sınıfı politikasının da bu krize hazırlanması elzem hale geliyor.