Bayramınız ve devriminiz kutlu olsun!

Pekiyi, ne yapmalı? Fakirliği ortadan kaldırmalı. Kimseyi kurban etine muhtaç bırakmamalı. Hiçbir çocuğun proteinsizlikten çarpık gelişmesine izin vermemeli. Öteki uçta da kimsenin servet teşhirciliğine kalkışmasına olanak bırakmamalı. Sorunları toptan çözmeli. Yaraları tedavi etmeli. Yara bandı ile kapatmamalı.

Bu bayramın tartışmasını Zekeriya Beyaz başlattı. Kendisi, kurban kesme konusunda çoğunluğun işin özünü gözden kaçırdığını, biçimsel noktalara takıldığını söylüyor. Ona göre, “kuyruğu uzun mu, kısa mı?” gibi tartışmalar, boş laf. Kurban kesmenin anlamı, fakir fukaraya et dağıtmak.
Zekeriya Beyaz’ın yorumu doğru ise, bundan 1500 yıl önce İslam dini yoksulların aç kalmasına, et yiyememesine karşı bir önlem almak istemiş. Bugün bu önlem tam tersi bir uygulamaya dönüşmüş bulunuyor. Kurban kesmek zenginlerin servetlerini teşhir etmesinin, böbürlenmesinin bir aracı haline gelmiş bulunuyor. Daha orta halliler de altta kalmayayım diye fedakârlık yaparak paraya kıyıyor. Kurban kesemeyip üstüne üstlük başkalarının kestirdiği kurbanın etine muhtaç kalanlar da ezildikçe eziliyor. Herkes gösteriş içinde kurban keserken bunu yapacak olanağı olmadığını böylece itiraf edenin, bir de kendisine et veren “bak sana iyilik yaptım” havasına girdiğinde, boğazından geçer mi o et?

Pekiyi, ne yapmalı? Fakirliği ortadan kaldırmalı. Kimseyi kurban etine muhtaç bırakmamalı. Hiçbir çocuğun proteinsizlikten çarpık gelişmesine izin vermemeli. Öteki uçta da kimsenin servet teşhirciliğine kalkışmasına olanak bırakmamalı. Sorunları toptan çözmeli. Yaraları tedavi etmeli. Yara bandı ile kapatmamalı.

Zekeriya Beyaz demiş ki: “Kurban için hayvan kesmeye de gerek yok. Ayakkabı imalatçısı elli çift ayakkabıyı fakir fukaraya dağıtırsa o da olur.” Biz deriz ki, yoksulu yine imalatçıya, fabrikatöre, kapitaliste kurban etmeyin. İstanbul Gedikpaşa’ya gidip ayakkabı işçilerinin hangi koşullarda çalıştığına bakın. Elli çift ayakkabı dağıtmanın bunun günahını dünya ahret silmeyeceğini anlarsınız.

Bırakın, imalatçının ayakkabılarını. En iyisi, çoğunluğu Müslüman olan bazı başka toplumlara bir bakın: Mısır’a mesela. Oradaki yoksul, mülksüz, gariban kardeşlerimiz, terliklerini, ayakkabılarını ellerine aldılar, Mübarek’i kovdular, şimdi de yoksullukla mücadele ediyorlar. En iyisi kimsenin kurban olmayacağı bir dünya kurmak.

Asıl büyük bayram o zaman olacak!