Ahmet Davutoğlu’nun derdi başka!

Tayyip Erdoğan susar mı? Elbette susmaz. Meclis soruşturma komisyonundaki oylama hakkında da konuştu. Söylediği şu:

“Dün komisyon kararını verdi. Bütün bu çalışmalar sonrasında bilirkişi raporları vesaire bunlar alınarak bir karar verdi. Bu adeta bir ara karar. Bundan sonraki süreç tabii parlamento, Genel Kurul. Nihai kararı orası verecek. Ama dert bu mu? Dert başka. Acaba buradan biz ne elde edebiliriz. Bunun gayreti içerisindeler.”

Ne elde etmek istiyorlar diyorsanız şuna da kulak verin:

"17-25 Aralık darbesinde başarısız olanlar, ümitsizlik içinde yeni birtakım operasyonları devreye almak için uğraştılar ve uğraşıyorlar. Dört eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen süreç, açık söylüyorum, 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik tamamen umutsuz bir süreçtir. Orada başaramadılar, acaba burada başarabilir miyiz?”

Tayyip Erdoğan yolsuzluğun kendisine bulaşmasından duyduğu korku ile kendi atadığı başbakanı mahvetmekte olduğunun farkında mı? Basına sızan haberler ortada. Hatırlanacağı gibi, komisyon Aralık sonunda oylama yapacaktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu o oylamadan bir gün önce eski bakanlara “Yüce Divan’ı siz kendiniz talep edin” diyor. Bunun üzerine başlayan süreç, Erdoğan’ın devreye girmesiyle, bir yandan Davutoğlu ile, bir yandan da komisyon başkanı ve AKP meclis grup başkanı ile görüşmesiyle ve oylamanın ertelenmesiyle sonuçlanıyor. 5 Ocak oylamasında Erdoğan artık komisyon üyelerini “ikna” etmiştir. 9 AKP’li birden eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine karşı oy kullanıyor.

Haydi, diyelim ki bütün bunlar uydurma. Peki, oylamanın bir gün öncesinde Davutoğlu neden “yolsuzluk yapan babamın oğlu olsa kolunu keserim” dedi? Mesela İspanya Kralı’nın kızı şu anda kendi ülkesinde kocasıyla birlikte yolsuzluktan yargılandığı için Avrupa Birliği’ne bir mesaj mı yolladı? “Sakın ha, yolsuzluğu affetmeyin” mi demek istedi? Ya da belki Tayland’a, yolsuzlukla suçlanan eski başbakanı ile ilgili bir mesaj yollamak istemiştir! Ne de olsa eskiden dışişleri bakanı idi!

İşi olduğu gibi görmek lazım. Davutoğlu, Haziran ayında AKP’nin sözde lideri ve sözde başbakan olarak ilk seçimine giriyor. Bunun son seçimi olmasını istemiyor. Mesele bu kadar basittir. Davutoğlu bu seçimi kaybederse bitik bir adamdır. Siyasi hayatı biter. Bilimsel hayatı ise AKP’nin başına geçip Tayyip Erdoğan gibi nefret ve hakaret dili kullanarak konuşmaya başlayalı çoktan ağır bir yara almıştır. Kimse Davutoğlu’na kolay kolay Henry Kissinger muamelesi yapmaz!

Seçimi kazanmak için koşullardan biri, danışmanı Etyen Mahçupyan’ın dahi teslim ettiği gibi, AKP tabanında bile yolsuzluk konusunda var olan huzursuzluğu ortadan kaldıracak, sorgulayan zihinleri tatmin edecek bir tutum takınmaktır.”Babasının oğlu”nun kolunu koparacağını bu yüzden söylemiştir. Ama her şey bir yana çok dikkatsiz konuşmuştur. Son bir yılda hangi babanın hangi oğlu konuşuluyor? Bilal! Davutoğlu Freudiyen dil sürçmesi yaşamıştır!

Bundan da önemlisi, Tayyip Erdoğan’ın bir yıllık stratejisine aykırı bir çıkış yapmıştır. Erdoğan 17-25 Aralık’tan bu yana Türkiye’de bir delil karartma ve aklama rejimi kurmuştur. Dört eski bakan hakkında meclis soruşturmasının sonuçsuz biçimde kapatılması da bunun son zorlu merhalesidir. Şimdi ne demek oluyor kol koparmak falan? Asıl Tayyip Erdoğan Ahmet Davutoğlu’nun dilini kopartmıştır! Bakın, komisyon oylamasından sonra herkes bir şeyler söylüyor. Ahmet Davutoğlu’nun ne dediğini duyan oldu mu?

Erdoğan konuştu. Ne dedi? Eski bakanları Yüce Divan’a yollamak isteyenler için “dert başka” dedi. “Dört eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen süreç, açık söylüyorum, 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik tamamen umutsuz bir süreçtir” dedi.

Ne yapmış oldu? Kendi atadığı AKP başkanının aslında parti başkanı olmadığını kanıtlamış oldu. Kendi atadığı başbakanı paralel gibi darbe peşinde olmakla suçlamış oldu. Pisliği bir yerden bastırırsınız, ama bedelini başka yerde ödersiniz!