Ağar’a “mış” gibi ceza

Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” gerekçesiyle yargılanıyordu.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar'ı, lehine olan 765 sayılı TCK'nın 313/2-3. maddelerinde yer verilen “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçundan 4 yıl hapis cezasına mahkum etti, cezayı, silahlı teşekkülün yöneticisi olduğu gerekçesiyle TCK'nın 313/4. maddesine göre, yarı oranında artırarak, 6 yıl hapis cezasına hükmetti. Mehmet Ağar'ın, duruşmada gözlemlenen hal ve tavırları ile sabıkasız oluşunu dikkate alarak, bu cezayı altıda bir oranında indiren mahkeme, sonuç olarak Ağar'ı 5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, aynı kanunun 31. maddesi uyarınca Ağar'ın,“müebbeten kamu hizmetlerinden yasaklanmasına” karar verdi.

 

''Susurluk'' davası hükümlüsü Ayhan Çarkın soruşturma savcısına ve sorgu hakimliğine verdiği ifadede, Mehmet Ağar'ın ve İbrahim Şahin'in adından açıkça söz etmiş, işlenen cinayetleri anlatmıştı. Her şey Mehmet Ağar’ın ve İbrahim Şahin’in bilgisi dahilinde yapılmıştır. “Bir ölüm listesi var. İşadamları bu listeden çıkmak için parayı alıp İbrahim Şahin aracılığıyla Mehmet ağara veriyordu” demişti.

 

Mahkeme, bu davanın da, Danıştay davası, Şemdinli davası ve Susurluk olayının devam niteliğinde olmasına dayanan Çağdaş Hukukçular Derneği’nin katılma talebini ve özellikle Ayhan Çarkın’ın tanık olarak dinlenmesini “konuyla ilgisi olmadığından” bu tanıklığa itiraz eden Ağar’ın avukatlarının talebini dinleyerek reddetti. Süreç, burjuva hukukunda devletin yargılama amacının samimiyetini ve yasama-yürütme kuvvetlerinin ayrılığı kavramlarının rüya olduğunu ortaya koyuyor.  “İşte yargılıyoruz daha ne istiyorsunuz” demek için, “mış” gibi kovuşturmalarla göz boyanıyor. Hukuk, yasa koyucular ve uygulayıcılar tarafından egemenlerin lehine işletiliyor.

 

Ağar ve avukatları Yargıtay sürecinden umutlu gözüküyorlar. Biz de umutluyuz. Kontrgerilla ve onun koruyucularının süpürüldüğü o anın geleceğinden ve emekçiler eliyle kurulacak iktidarda, ellerindeki kanla maziye gömüleceklerinden umutluyuz. O zaman tüm yaptıklarına rağmen hala “vicdanım rahat” diyebilenler, tarih önünde, kişinin davranış ve eylemlerini değerlendiren ‘‘maşeri vicdan''da hesap verecekler!