Aday listelerinde değişim varmış? Ya sınıf bileşimi?

11 Nisan günü partilerin milletvekili adayları açıklanalı beri, bütün basın partilerde ne kadar büyük değişim olduğunu anlatıp duruyor. AKP’de 20 milletvekili kendiliğinden, 167 milletvekili Erdoğan’ın kararıyla liste dışı kaldı. Belleğini zorlayanlar hatırlayacaktır, Başbakan 2007’de de partisinin milletvekillerinin en az üçte birinin üzerini çizmişti. Buradan ne sonuç çıkar? Demek ki, Erdoğan insan seçmeyi beceremiyor. Her partinin deneyim kazanan milletvekillerinden en az bir dönem daha yararlanmak istemesi normaldir. Ama AKP bunu yapamıyor. Demek ki hep kalitesiz insan seçiyor! Peki, milletvekilleri eleniyor, ya bürokratlar?

CHP’de de 101 milletvekilinin 64’ü listeye hiç alınmadı, aday gösterilenlerden bir bölümü de seçilemeyecek sıralarda kalmış durumda. Bundan CHP’nin yenilendiği sonucunu çıkaranlar var. Yenilenmesine yenilenebilir de ne yönde? Ergenekon ve Süleyman Demirel yönünde herhalde!

Başka alanlarda değişim olabilir. Bir alanda yok. Meclise gidecek isimler arasında bol bol kapitalist var, hemen hemen hiç işçi yok! Bu sitede arkadaşımız Dilek Pir’in eleştirdiği Haklı Kadın kampanyası meclise 275 kadın girmesini talep etti haftalar boyu. Ama kimsenin aklına gelmiyor, mecliste kadınlara karşı ayrımcılığın yanı sıra bir de muazzam bir sınıf tarafgirliğinin yapısal olarak yaşandığını.

Kapitalistler sıra sıra aday oldu. AKP’den 70, CHP’den 66, MHP’den ise 85 aday, kendini “işadamı” olarak niteliyor. (MHP’deki sayının şişkinliği, bu partinin gücünün önemli bir dayanağı olan küçük burjuvazi içinden gelen bazı palazlanmış esnafın, küçük tüccarın vb. kendisine “işadamı” süsü vermek istemesinden doğmuş olabilir.)

Kimler yok ki, kimler! Bir kere, sanayi ve ticaret odalarının başkanları ve yönetim kurulu üyeleri. Bunlardan AKP’de 9, CHP’de ise 4 tane var. AKP, Diyarbakır, Antep, Konya, Uşak, Tekirdağ, Çorlu gibi kentlerden başkanları aday yapmış. AKP’nin kapitalistlerin partisi olduğu fikri tartışmasız. Solcu CHP ise bir harika. Türkiye’nin en büyük proleter kenti İstanbul’un sanayi odası başkanı Tanıl Küçük’ün eşi Sedef Küçük seçilecek bir yerden CHP adayı. Bir başka sapına kadar işçi kenti Adana’da (merkez kontenjanından gelen bir isimden sonra) listenin başında kentin sanayi odasının başkanı var. Van’da CHP, AKP’nin MÜSİAD şube başkanının karşısına ilin sanayi ve ticaret odası başkanı ile çıkıyor.

CHP’nin sağcı adaylar göstermesinden yakınan çok. Ama bir Sinan Aygün’ün adının sadece sağcı veya Ergenekoncu olarak şikâyet konusu olması tuhaf. Aygün, başkent Ankara’nın ticaret odasının çok uzun yıllar başkanlığını yapmış biri aynı zamanda. Ergenekon için makamında basıldığında, kasasında, hesabı kamuoyuna hiçbir zaman açıklan(a)mayan milyonla sayılan dolar bulunmuştu! CHP’nin “hem kel hem fodul” bir adayı daha var. Eskiden MHP’li olması bir yana, CHP’nin Antep adayı Cennet Süzer, aynı zamanda Süzer Holding’in önde gelen yöneticilerinden biri. “Haklı Kadın Platformu”nun seçilmesinden memnuniyet duyacağı biri mi bilemeyiz. Bu soru, CHP’nin Bursa birinci sıra adayı Sena Kaleli için de sorulabilir. Kendisi Kamil Koç şirketinin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Ama bir adayın o çevrede sevinç yaratacağı açık: KAGİDER’in, yani Kadın Girişimciler Derneği’nin eski başkanı Gülseren Onanç da CHP İstanbul adayı!

Kapitalist sınıfın mecliste doğrudan temsil edilmesi için kapitalistlerin aday olması gerekmiyor. Burjuva devletinin kapitalistlerle iç içe çalışan organlarının başında görev yapmış, yani yıllarca burjuvazinin hizmetkârı olmuş şahsiyetler de kapitalist sınıfla kurmuş oldukları organik güven ilişkisi sayesinde, sağlam temsilciler rolünü görebilirler. Örneğin AKP’nin İstanbul adaylarından AB Genel Sekreterliği’nden çiçeği burnunda gelmiş olan Volkan Bozkır. Örneğin Rekabet Kurulu’nda görev yaptığı dönemde sağcıları kuruma doldurmakla ün kazanmış ama bugün İstanbul 2. Bölge’den CHP adayı olan Aydın Ayaydın. Örneğin hem Devlet Planlama Teşkilatı’nda önemli görevlerde bulunmuş, hem Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkan Yardımcılığı’nda ve Hazine Müsteşarlığı yaparken finans kapitalle yakın ilişki kurmuş, sermayenin mutemet adamlarından CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ adayı Faik Öztrak. Örneğin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu eski başkanı MHP adayı Yusuf Günay. Ve neden olmasın, örneğin on yıldan fazla Sosyal Sigortalar Genel Kurumu’nu yönetmiş olan, CHP İstanbul 2. Bölge birinci sıra adayı Kemal Kılıçdaroğlu!

Bütün bu tablo içinde, büyük partilerin adayları arasında mumla işçi arayan belki bir-iki tane bulur. Kimileri, sendikacılığı ikbal kapısı haline getirmiş bazı sendika bürokratlarının meclise gireceğini hatırlatabilirler. Evet, örneğin CHP, Türk-İş’e bağlı Harb-İş sendikasının eski başkanı İzzet Çetin’i hem “STK’lardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” yapmıştır (anlaşılacağı gibi, CHP sendikaları artık STK olarak görüyor!). Hem de Ankara 2. Bölge’de 2. sıradan aday göstermiştir. Ama İzzet Çetin’in hemen arkasından kim gelmektedir aday listesinde? Ünlü Sinan Aygün! Evet, CHP aynı zamanda DİSK’in başkanı Süleyman Çelebi’yi İstanbul 3. Bölge’de aday yapmıştır. Ama Çelebi’nin 3. sırada yer aldığı bu bölgede ilk iki sırada kimler var? Birinci sırada, vaktiyle Türkiye Genç İşadamlar Derneği üyesi ve Beşiktaş Genç İşadamları Derneği kurucusu olmuş Erdoğan Toprak ve Domino Tekstil’in sahibi Umut Oran! Evet, DİSK’in eski genel Sekreteri Musa Çam CHP İzmir 1. Bölge listesindedir. Ama aynı listede yer alan Erdal Aksünger, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeliği de yapmış bir bilişim sektörü kapitalistidir. Üç büyük ilde “adam adama markaj”! Her sendikacıya en az bir kapitalist. Tersi doğru değil elbette. Kimin gücü yeter CHP’nin o kadar çok sayıda kapitalist adayına?

AKP’nin ve MHP’nin kapitalistlerin partileri olduğuna Türkiye solu inanmıştır kuşkusuz. Ama acaba solu CHP’nin de kapitalistlerin bir partisi olduğuna ikna etmek için daha ne kadar ampirik kanıt gerekecektir? Meclise gelince. Böyle partilere böyle meclis!