ABD, İsrail, AKP, DAİŞ, El Kaide destekli mezhepçi koalisyon, Yemen'de katliam yapıyor!

Suudi Arabistan, Yemen'in başkenti Sana'da Şiilerin cenaze törenine hava saldırısı düzenledi. Uçaklarla bombalanan cenazede en az 180 ölü ve yüzlerce yaralı var. Yemen'de Şii Husiler yaklaşık bir buçuk yıl önce başkent Sana'yı ele geçirerek, Abd Rabuh Mansur el Hadi'yi devirmiş ve ardından Suudilerin başını çektiği Sünni mezhepçi bir Arap koalisyonu Yemen'e askeri saldırıya başlamıştı.

Hadi'nin meşru cumhurbaşkanı olduğu tezinin tutarlı hiçbir yanı yok. Suudi Arabistan ve Körfez rejimleri tarafından meşru cumhurbaşkanı olarak kabul edilen Hadi'nin kendisi de, yardımcılığını yaptığı Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'i saray darbesiyle iktidardan indirip yerine geçmişti. Bu saray darbesi, Arap devriminin Salih'in yerine anti-emperyalist ve anti-siyonist bir iktidara yol açmasını engellemek üzere yapılmış ABD destekli bir düzenli geçiş stratejisinin ürünüydü. Dolayısıyla Hadi saray darbesiyle iktidara gelmesinin meşru onun halk tarafından indirilmesinin gayri meşru olduğunu iddia etmek gülünçtür.

Suudi önderliğindeki mezhepçi koalisyon halkı katletmekten hiç çekinmedi. Yemen'de DAİŞ ve El Kaide de cami bombalamaları ve katliamlarla Suudi rejimine ve arkasındaki ABD emperyalizmine hizmet ediyor. Geçtiğimiz Eylül ayında ise yüzbinlerce Yemenli, Suudi saldırganlığına karşı sokakları ve meydanları doldurarak eylem yapmış, Suudi jetleri bu mitingler üzerinde alçak uçuş yapıp, 15 Temmuz'da tanık olduğumuz ses patlamaları ile halka gözdağı vermişti. Suudiler tehditlerini gerçek bir katliama dönüştürerek, Sana'daki cenazeyi bombaladı ve yüzlerce sivili katletti.

Türkiye'de iktidar cephesinde ve iktidar yanlısı medyada ikiyüzlü ve utanç verici bir sessizlik hakim. Oysa AKP iktidarı, Suudilerin Yemen'e saldırısını desteklerken gayet yüksek sesle ve açıkça konuşuyordu, iktidar yanlısı medya da bu tavrı manşetlere çıkarıyordu: "Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri başta olmak üzere bölge ülkelerinden oluşan bir koalisyon gücü tarafından Husilere karşı başlatılan ve ülkemize Suudi Arabistan tarafından önceden bilgisi verilen  askeri harekatı destekliyor; bu harekatın ülkede ortaya çıkan iç savaş ve kaos tehlikesinin önlenmesine  ve meşru devlet otoritesinin ihya edilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.  Husi hareketini ve dış destekçilerini Yemen’de ve bölgede barış ve güvenliği tehdit eden davranışlarından vazgeçmeye çağırıyoruz."

Şimdi Suudiler barış ve güvenliği tehdit etmenin ötesine geçip, DAİŞ ve El Kaide ile içli dışlı ABD uşağı gayri meşru Hadi'yi desteklemek için sivil katliamı yaptığında Türkiye'den hiçbir açıklama, "bu davranışlardan vazgeçmeye" yönelik hiçbir çağrı yok. İktidar yanlısı mezhepçi medya ise Suudi katliamı adeta yokmuş gibi davranıyor. Bu büyük katliamdan tek satırla bile bahsedilmiyor. Suriye'de bazılarının daha sonra kurgu olduğu ortaya çıkan bir dizi dramatik fotoğraf karesini defalarca yayınlayıp insanların gözüne sokan bu basın kuruluşları, Ortadoğu tarihinin en kanlı katliamlarından birini görmezden geliyor. Niye? Çünkü katiller, AKP iktidarının finansörü, ABD emperyalizminin sadık dostu, Sünni mezhepçi cephenin belkemiği Vahhabi iktidarı da o yüzden!  

İsrail de Suudi savaşının destekçilerinden. İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Ezienkot, Yemen'de Suudi Arabistan'la askeri işbirliğine hazır olduklarını açıklamıştı. Nitekim Husilerin Suudilerin başını çektiği koalisyonun mevzilerine yaptığı bir roket saldırısında Vegedora Yagronevsky isimli bir İsrail Albayı da ölenler arasından çıkmıştı. Suudi gericiliğinin hamisi ABD ise durumu diplomatik bir eleştiri ile geçiştirmiş durumda. Suudi ve Körfez koalisyonun savaşına verdikleri desteği gözden geçirebilirlermiş! Gözden geçirdikten sonra verecekleri karar belli: "Suudilere lütfen sivilleri daha az göze batacak yöntemlerle katledin ya da bizim Suriye'de yaptığımız gibi bu işi DAİŞ ve El Kaide'ye bırakın ki suçu üstlenmek zorunda kalmayın" tavsiyesini verip Suudi savaşını desteklemeye devam edecekler!   

Sana katliamı, Suriye'de sivil ölümlerini bahane edip gezegeni bir üçüncü dünya savaşına sürüklemeye hazır emperyalistlerin ve işbirlikçilerin söylemlerinin ne kadar ikiyüzlü olduğunun da apaçık bir kanıtı olarak ortada durmaktadır.