Yunan isyanı 2009’da devam ediyor (Savasl Mihail - EEK - 02-01-2009)

EEK militanlarından oluşan kalabalık bir grup ve Enternasyonalist Savaş Karşıtı Hareket’in NAR mensubu üyeleri bir arada; Gazze’yi ve onun kahraman Filistin halkını savunan, halihazırdaki katliama derhal son verilmesini ve Filistinli mültecilerin evlerine dönebilmelerini talep eden Arapça ve Yunanca pankartlar açtılar. Sloganlarımız o kadar çok göçmen Arap işçinin ilgisini çekti ki, gösterinin çekirdek kadrosu 300-400 kişiden ibaret olduğu halde sloganlar meydandaki binler tarafından sahiplenildi. Belediye başkanının 2009 yeni yılına ilişkin konuşması o denli aksadı ki, sıkıntısından ikiyüzlüce olsa bile, Gazze halkına “destek” verdiğini ilan etmek durumunda kaldı. Polis bizi sindirmeye çabaladı ama çatışma olmadı.

Aynı saatlerde 1000 civarında anarşist kendi yılbaşı kutlamalarını Korydallos Merkez Cezaevlerinin önünde gerçekleştirdiler. Kasım ayında insanca yaşama koşulları talebiyle kendileri de isyan etmiş olan tutsaklar, tezahürata demir parmaklıklı pencerelerinin ardında toplanarak katıldılar ve polis baskısına karşı atılan sloganları tekrarladılar.

 

 

2 Ocak 2009

EEK’ye mensup iki hekim olarak Katerina Matsa ile birlikte Atina Evangelismos Hastanesinin yoğun bakım ünitesinde tedavi görmekte olan Kostadina Kuneva’yı; yani 23 Aralık’da yüzüne sülfürik asit atılmak suretiyle vahşi bir saldırıya uğramış şu kahraman Bulgar göçmeni kadın işçi ve sendika militanını ziyaret ettik. Bu sadece olması gerektiği türden bir destek ziyareti değildi; tıbbi durumunun ne olduğunu da öğrenme niyetindeydik. Hastanın mahremiyetini gözetme konusundaki tıbbi hassasiyetin tümüyle farkında olsak bile, şu anda hakikaten ne olduğu ve bunun ne gibi korkunç sonuçları olabileceği konusunda suskun kalmanın suçlularla işbirliği yapmak anlamına geleceği kanısındayız. Daha şimdiden;  devletin, patronların, mafyanın, göçmen emeğini kontrol eden gangsterlerin ve aralarına sendikal bürokrasinin de dahil olduğu daha bir dizi gerici odağın gerçeğin üstünü örtmeye ve genç Aleksis’in 6 Aralık’ta katliyle Kostadina’ya yapılan vahşice saldırının yarattığı tiksinmeyi birleştiren dayanışma hareketinin büyümesini durdurmaya çalıştıklarına ilişkin işaretler bulunmakta.

İşte gerçek: Kostadina sadece bir gözünü kaybetmemiştir; diğer gözü de ağır derecede hasar görmüş, yüzü yanmıştır. Daha önemlisi, bütün üst sindirim sistemi yani ağız, farenks (yutak), özofagus (yemek borusu), mide ve hatta duodenum (on iki parmak bağırsağı) sülfürik asitle yanmış durumdadır. Trakea (soluk borusu) ve larynx (gırtlak) de ağır düzeyde zedelenmiştir.

Bu durumdan genel anlamda insani ve ağırlıklı olarak politik iki sonuç çıkartılmalıdır.

Saldırganlar sülfürik asiti kurbanlarının sadece suratına fırlatmakla kalmamışlar, onu ağızdan yutturmaya da çalışmışlardır. Bu durumda yüz ve göz yanıkları muhtemelen saldırganlarla (saldırganlar; çünkü bu tür bir eylem ancak birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilebilir) mücadele etmeye bağlı  “yan etkiler” olarak görülmelidir. Katiller onu gerçekten öldürmek istiyordu, korkutmak değil. Hem onu öldürmek hem de gerek Kostadina’nın sendikasının, gerekse sınıf mücadeleci tüm sendikaların gözünü korkutmak. Yunanistan için hayli alışılmadık olan saldırı yöntemi Mafya ile anlaşmalı kiralık katillerin yöntemlerinin tüm özelliklerine sahip. Ama olaydan on gün sonra, yani bugün soruşturma başlatabilmiş polisin temel hipotezi saldırganın bir ….aşık olduğu!! Kostadina’nın gedikli bir sendikacı olduğunu, PECOP’un, yani Tüm Attika Temizlik ve Ev Emekçileri Sendikası’nın lideri olduğunu ve had safhada sömürüye maruz kalan temizlik işçilerinin mücadelesine önderlik ettiğini hatırlatalım (bu işçiler özel şirketler tarafından çerez parası karşılığı günde 7 saat çalışmak üzere kamuya kiralanan, ama çalışma süreleri kâğıt üzerinde 5 saat olarak gösterilen ağırlıkla göçmen işçilerdir). 

Çıkartılacak ikinci sonuca gelince; başta yemek borusundaki olmak üzere hasarın yaygınlığı dikkate alındığında yaşamsal tehlike atlatıldığında bile Kostadina’yı tüm ömrü boyunca sürecek bir işkence bekliyor olacak. Bu durumda Kostadina’nın ve göçmen olsun ya da olmasın diğer tüm emekçilerin savunmalarını Yunan ve uluslararası işçi hareketi üstlenmelidir.

3 Ocak 2009

Öğle vakti, Atina’nın Kostadina Kuneva’nın yaşadığı semti olan Petralona’da yerel sakinlerin inisyatifiyle düzenlenmiş 2000 kişilik bir gösteri düzenlendi.

Öğleden sonra saat 15.00’de; Gazzeli Filistin halkını desteklemek üzere kitlesini sendika ve sol örgütlerin oluşturduğu 4000 kişi kentin merkezindeki Atina Üniversitesi’nden İsrail ve ABD büyükelçiliklerine yürüdüler. Taş ve az sayıda molotov kokteyli fırlatılmasının ardından polise bağlı Özel Muhafızlar biber gazı kullanarak tüm kalabalığa karşı saldırıya geçtiler ve İsrail büyükelçiliğine yaklaşılmasını önlediler.

Yürüyüşten döndüğümüz vakit, saat (Yunan saatiyle) 19.30’da bir süredir beklenen Gazze işgalinin Siyonist tank ve kara birliklerince başlatılmış olduğunu öğrendik. Zaten yeni dayanışma eylemleri düşünmüş ve kararlaştırmıştık. Bunların ilki yarın öğleden sonra gerçekleştirilecek.     

Gazze’den elinizi çekin! Siyonist birlikler derhal Gazze’den dışarı! Filistin’e özgürlük!

Savas Mihail, 3 Ocak 2009