Yargı evlilik içi tecavüze onay veriyor! (23-12-2007)

Bunun iki anlamı var. Birincisi, devletin yargı organlarına göre, ne olursa olsun eşinin mutluluğunu sağlamak kadının evlilik içindeki asli görevidir. Bu görevi yerine getirmezse de cezası ölümdür. İkincisi de bu karar, yargının evlilik içi tecavüze onay verdiği anlamına geliyor. Oysaki kadınların yoğun mücadelesiyle, yapılan son değişikliklerle evlilik içi tecavüz, ceza kanununda bir suç olarak düzenlenmiş bulunuyor. Yani aslında sözünü ettiğimiz olayda, kadın yaşasa, adamın kendisini cinsel ilişkiye zorlaması bir suç teşkil edecekken, yargı bu hükmü hiç görmüyor; üstüne kadının cinsel ilişkiye girmek istememesini haksız bir davranış sayıyor.

Bu karar, kadın sorununu, “cehalet” veya “feodal kalıntılar” olarak görenlere de çok iyi bir cevap oluşturuyor. Herhalde devletin yargı organının en tepesindeki yargıçlar, böyle bir kararı cahilliklerinden vermedi. İşte size “okumuş insanın hali.” Sorun, cehalet sorunu değildir. Bu nedenle “kardelen”lerle, “baba beni okula gönder” kampanyalarıyla Kürt kızlarını asimile ederek çözülemez. Sorun, kapitalist devletin beslediği ve tepeden tırnağa toplumun her kesimine bulaşmış erkek egemen sistemdir. Biz kadın kurtuluşu için mücadele eden kadınlar olarak, ancak bu sistemin bütününü karşımıza alarak başarıya ulaşabiliriz. Bugüne kadar sokaklarda verdiğimiz mücadelelerle kazanımlar elde edebildik; bu kazanımların kâğıt üzerinde kalmaması ve daha fazlası da ancak böyle bir mücadeleyle mümkün olacaktır.