Üniversitelerde eşzamanlı faşist saldırılar (31-10-2008)

İstanbul Üniversitesi'nde faşist saldırılar

İstanbul Üniversitesi'nde ülkücü-faşist grupla devrimci öğrenciler arasında yaklaşık 1 haftadır süren gerginlik dün (30 Ekim) saat 12 civarında kavgaya dönüştü. Son dönemde çeşitli provokasyonlara başvuran faşist grup merkez kampüs içerisinde bulunan öğrenci kulüplerine ve devrimci siyasetlere ait afiş ve pulları yırttı. Bunun üzerine devrimci öğrenciler yırtılan afişlere sahip çıkarak afişleri çeşitli bölgelere tekrar astılar. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde toplanan devrimci, demokrat ve yurtsever öğrenciler faşist grubu öğrenciler önünde teşhir etti. Provokasyon çabalarını devam ettiren faşistler gereken cevabı devrimci, demokrat ve yurtsever öğrencilerden alarak okuldan kaçtılar. Bu olay üzerine öğrenciler, bir saldırı ihtimaline karşı okuldan toplu çıkış yaptı. Öğrenci Kültür Merkezi'nde bulunan 20'ye yakın öğrenci ise kapanana kadar ÖKM'de kalma kararı aldı.


Akşam saatlerinde ÖKM'den çıkan öğrencilere faşistler Haşim İşçan Geçidi civarında satırlarla saldırdı. Saldırı sırasında olay yerinde olan polis ise faşistleri korumakla kalmayıp devrimci öğrencilere saldırıya bilfiil katıldı. Saldırı sonucu 2 devrimci öğrenci aldıkları satır darbeleriyle yaralandı. Yaralanan öğrencilerden birinin durumunun ağır olduğu ve ameliyat edildiği öğrenildi.

Faşist saldırıya karşı bugün devrimci öğrenciler Beyazıt Meydanı'nda bir basın açıklaması düzenledi. Yaklaşık 150 kişilik grup "Beyazıt faşizme mezar olacak" sloganlarını haykırdı. Okunan basın açıklamasında polis-faşist işbirliği teşhir edildi ve öğrenciler Beyazıt'ta faşistleri barındırmayacaklarını kararlılıkla bildirdiler.

Ege Üniversitesi'nde faşist saldırı boşa çıkarıldı

 Devletin medya eliyle yükseltmeye çalıştığı faşist şovenist histeriye ve ondan güç alarak Ege'de örgütlenme çalışmalarına hız veren faşistlere cevap olarak Ege Üniversitesi'nde 16 Ekim tarihinde öğle saatlerinde devrimci ve yurtsever öğrenciler halkların kardeşliği şiarıyla bir yürüyüş düzenledi. Sloganlar eşliğinde Edebiyat Fakültesi önünden yürüyüşe geçen öğrenciler okul içindeki çarşı önünde bir basın açıklaması yaptı. Öğrenciler; istendiğinde Altınova'da olduğu gibi kullanabilmek için Türk işçi ve emekçiler içinde şovenizmin yükseltilip körüklenmesiyle yaratılan şoven faşizan havayı okulda hakim kılmaya çalışan faşistlere halkların kardeşliğini yükselterek cevap vereceklerini ve faşistlere Ege'de geçit vermeyeceklerini söylediler. Öğrenciler açıklamadan sonra yol boyunca "Yaşasın hakların kardeşliği!"  "Ege faşizme mezar olacak", "Savaşa değil, eğitime bütçe" sloganları atarak Edebiyat Fakültesi önüne geri geldi.

Eylem sonlandıktan birkaç saat sonra 16:00 sıralarında faşistler Gıda Cafe'de toplanıp Edebiyat Fakültesi önünde, yürüyüş sonrasında çoğu derslerine gitmiş veya dağılmış olan kitleye hakaret etti ve tahta, demir sopalar ve taşlarla saldırdı. Sayıca az olmasına rağmen devrimci ve yurtsever öğrenciler faşist saldırıya yanıtını verdi ve 5 faşist yaralandı. Faşist grup kaçtıktan sonra, idare tarafından okul içine alınan çevik kuvvet ekipleri ve sivil polisler Gıda Cafe önünde konuşlanarak Gıda Cafe'ye dönmüş faşistleri kolladı.

Bütün bunlardan bir gün sonra bu kez okulda gerçekleştirilebilecek bir saldırıya hazırlıklı giden öğrenciler bir süre saldırı ihtimaline karşı Edebiyat Fakültesi önünde bekledikten sonra rektörlüğe doğru yürüyüşe geçti. Bir önceki güne göre çok daha kitlesel olan öğrenciler, rektörlüğe gönderdikleri temsilciler aracılığıyla, faşistleri kollayan polisi üniversitede istemediklerini söyledi. Rektörlük dönüşünde "Yaşasın halkların kardeşliği", "Biji bratiya gelan!", "YÖK-polis-medya bu abluka dağıtılacak", "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek", "Ege faşizme mezar olacak!", "Faşizme karşı omuz omuza!" sloganları atılarak kampüse girildi.

Ege Üniversitesinde uzun süredir faaliyet yürütmeye çalışan ve şovenist dalga yükseldiğinde çalışmalarını hızlandıran ve saldırılarını yoğunlaştıran faşistler, bu tarz eylemliliklerle devrimci öğrenciler üzerinde baskı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yönetim ve polis işbirliğiyle gerçekleştirilmeye çalışılan bu oyun polisin, bir süredir zaten çevik kuvvetin girmeye başladığı üniversiteye tamamıyla girebilmesinin altyapısını hazırlamak için ortaya konulmuştur. Meydana gelen olay medyada yansıtıldığı gibi sağ-sol çatışması ya da karşıt görüşlü öğrenciler arasında bir kavga değil bir faşist provokasyon ve saldırıdır. Son olayda da yönetimin kampüse polis girmesine ses çıkarmayan ve kapıları ardına kadar açan tavrı yerini belli etmekte ve polis-idare işbirliğini açıkça gözler önüne sermektedir. Unutulmamalıdır ki üniversiteler bilim üretilen yerlerdir, bu yüzden üniversitelerde insanların kendilerini rahat ifade edebileceği özgür bir ortam oluşturulmalıdır. İnsanların düşüncesini ifade etmesine tahammül göstermeyen ve halkların kardeşliğini sindiremeyen, şovenizmi körükleyerek Türk'ü ve Kürt'ü karşı karşıya getirmeye çalışan faşist düşünceler asla Ege'de beklentilerini gerçekleştiremeyeceklerdir.

ODTÜ'de ülkücü faşistlerin son marifeti

Ekim ayının ikinci haftasında ODTÜ'de yine faşist örgütlenmenin önüne etkili bir şekilde geçilememiş olmasının sonucu olarak bir saldırı yaşandı. Engin Çeber'in işkencede öldürülmesi üzerine düzenlenecek forumun duyuru afişini yapan kadın arkadaşlarımız saldırıya uğradılar. Kimya bölümüne afiş yaptıkları sırada kimliği zaten bilinen bir ülkücünün lafla tacizi üzerine arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Faşist saldırgan da buna karşılık arkadaşlara saldırdı. Olayın hemen akabinde bir grup devrimci öğrenci, ülkücü faşiste haddini bildirdi ancak hocaların araya girmesiyle faşistler kaçtı.

Benzeri olaylar okulda defalarca yaşandı, ODTÜ'de faşist örgütlenmenin kökünü kazımadan da arkasının kesilmeyeceği açık. Bunu ise ancak örgütlenmelerinin politik ve fiziksel koşullarını ortadan kaldırarak başarabiliriz. Öyleyse görev başına, faşizmi ODTÜ'den silmeye! Bu yaptıkları ODTÜ'de ülkücü faşistlerin son marifeti olmalı!