Operasyonun ilk kayıpları (23-10-2007)

Söylenen şu: sınırötesi operasyon artık kaçınılmazdır. Niye? Çünkü gencecik askerler ölüyor. Oysa şu gerçeği herkes kafasına nakşetmeli: dün hayatını yitiren gençler sınırötesi operasyonun kurbanlarıdır! Bunu bizim söylememize gerek bile yok. Tanığımızın inanılırlığını hiçbir devlet yetkilisi, aklını savaşa kiralamış hiçbir gazeteci, saldıracak Kürt arayan hiçbir faşist militan sorgulayamaz. Düzenin muteber gazetesi Hürriyet'te devlet katından iyi haber vermesi ile tanınan gazeteci Fatih Çekirge Dağlıca'daki olaydan hemen sonra bir komutanla konuşmuş. Komutana operasyonun (aynı anlama gelmek üzere harekâtın) ne zaman başlayacağını sormuş. (Hürriyet, 22 Ekim 2007) Komutanın cevabını dikkatle dinleyin:

“Sınır ötesine geçmek artık bir detaydır. Bu harekât resmen başlamıştır...Bu çatışmalar harekâtın ön aşamasıdır.”

Pazar günü yaşanan çatışmada yitirilen askerleri “terör kurbanı” ilan ederek “savaş!” naraları atanlar, aynı komutanın şu söylediklerini de dikkatle dinlesinler:

“Olay artık sınırın ötesi ve burası diye adlandırılamaz. Türkiye kendi güneyi ve Irak'ın kuzeyinde büyük bir savaşın içine girmiştir. Sınırın önemi artık yoktur. Savaş bölgesi Türkiye'nin güneyini ve Irak'ın kuzeyini kapsamaktadır. Haritalar artık buna göre açılmıştır...” (Vurgular bizim.)

Komutanın söylediği açık değil midir? Büyük bir savaş başlamıştır. Yani artık kimse terörden söz edemez. Türkiye savaşa giriyor. Pazar günkü ölümler de bu savaşın ilk zayiatıdır.

Fatih Çekirge bir de “adını veremeyeceğim önemli bir isim” olarak andığı biriyle konuşuyor. Ona da “Bu teröristler nasıl bu kadar ağır bir kayıp verdirebiliyorlar” diye soruyor. Önemli ismin cevabını dikkatle okuyun:

“Bunlar düzenli orduya karşı gayri nizami harp taktikleri uygulayan ve gerilla yöntemlerini iyi bilen teröristler. Bunlara gerilla diyemiyoruz. Çünkü siyasi bir kimlik alıyorlar. Uyguladıkları bütün taktikler gerilla taktiğidir. Siste saldırma, köprüde kıstırma, hedef çevirip yok olma. Kamuflaj ve karanlıktan yararlanma...” (Vurgular bizim.)

Savaşın da bilimsel bir analizi vardır. Gerilla savaşı, Mao ve Giap'tan Che Guevara'ya kadar uygulayıcılarınca, karşı kamptan çeşitli askeri akademilerin araştırmacılarınca ve nihayet çeşitli akademisyenlerce onlarca yıl incelenmiş bir olgudur. “Önemli isim” gerilla savaşının bilimsel olarak saptanmış birçok unsurunu sayıyor, ama sonra olgunun adının konulamadığını itiraf ediyor.

Bir komutan ve bir sivil iki adı verilmeyen devlet görevlisi durumu açıklamştır. Türkiye gerilla savaşı veren bir güce karşı, nüfusunun çoğunluğu Kürt olan büyük bir savaş bölgesinde bir savaş başlatmaktadır. Bütün savaş karşıtlarının kendi politikalarını bu gerçeği eğmeden bükmeden, saptırmadan, örtmeden belirlemeleri gerekir.

Dağlıca'da yitirilen gençlere yüzlerce, belki de binlerce yenisinin eklenmesini istemiyorsak, bu savaşa hayır dememiz gerekiyor.