Neden aday oldum? (Sungur Savran - 06-07-2007)

Bugün Türkiye’de üç ayrı savaş yaşanıyor. Birincisi, burjuvazinin iç savaşı. Yani politik bir savaş. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin himayesinde toplanmış olan darbeci güçler ile AKP’nin temsil ettiği gerici, neoliberal güçler arasında süregiden savaş bu. İkincisi, Kürt sorunu dolayısıyla verilen ve sınır ötesine taşması ihtimal dahilinde olan savaş. Yani askeri bir savaş. Ama bir üçüncü savaş var ki, bunun kimse sözünü etmiyor. Patronların işçi sınıfı, emekçiler ve köylülüğe karşı verdiği ekonomik ve sosyal savaş bu. Sınıf savaşı. Ama her zamankinden daha sert, daha acımasız bir savaş patronların bugün sürdürmekte olduğu taarruz. Bizim söyleyegeldiğimiz gayet basit: bu üçüncü savaşla ilgilenmeyen ilk iki savaşı halk lehine bir çözüme kavuşturamaz! Şimdilerde bağımsız adayların kampanyasında genel söylem şöyle oluşuyor: “Darbe tehdidine karşı demokrasiyi, savaşa karşı barışı, ırkçılığa ve faşizme karşı halkların kardeşliğini savunalım.” Savunalım elbette. “Bin Umut Adayları”ndan farkımız burada değil. Biz şu soruyu soruyoruz: nasıl savunalım? Bu soruya “şu anda varolan güçlerimizi, yani Kürt hareketi ve sosyalistleri birleştirerek” diye cevap verilirse, bu konuda da farkımız yok. Biz “Üçüncü Cephe” kavramını ortaya atmış siyasi gruba, İşçi Mücadelesi’ne mensubuz. Soru başka: Birleştirelim ama ne yapmak için? Solda şimdilerde geçerli cevap, “demokrasiden, barıştan, halkların kardeşliğinden yana herkesin oyuyla meclise milletvekilleri yollamak”. Biz diyoruz ki, “hayır, şimdi, verili koşullar altında, barıştan, demokrasiden, halkların kardeşliğinden yana olanları canlandırmak, seferber etmek, onların oyunu almak yetmez!” Başka bir şey daha gerekiyor: demokrasiye, barışa, halkların kardeşliğine karşı olanları kazanmak! Aksi takdirde, askeri darbe tehdidine, onun ikizi faşizm tehdidine, savaşın sınır ötesinde ve sınırın berisinde yükselmesine karşı mücadeleyi kazanamazsınız. Elbette herkesi yanınıza çekemezsiniz. Ama işçi sınıfını ve emekçileri kazanabilirsiniz. Birden bire değil, adım adım kazanabilirsiniz. Ama bunun için üçüncü savaşın üzerine gitmeniz gerekir. İşçi sınıfının ve emekçilerin yaşadığı derin yoksullaşmayı, işsizliği, güvencesiz çalışmayı, sendikal hak ihlallerini, sosyal hizmetlerin özelleştirilmesini ve ticarileşmesini ciddiye almalısınız. İşçi sınıfına bugün hiçbir düzen partisinin hitap etmediği şekilde hitap ederek onun sonuna kadar yanında olduğunuzu anlatmalısınız. İşte o zaman size kulak vermeye başlayacaktır. O zaman gerçek çıkarlarını savunan siyasi güçlerin etrafında toplanmaya başlayacaktır. Gerçek çıkarları için mücadeleye girdikçe hayali “çıkarları”ndan, Türk şovenizminden uzaklaşacaktır. Ancak mücadele eden kitleler ideolojik olarak burjuvazinin hakimiyetinden kurtulur. İşçi düşmanı AKP’nin, darbeci CHP’nin, faşist MHP’nin tabanı ancak böyle oyulur. Kısacası, üçüncü savaşı vermeyen ilk iki savaşı kaybeder. Bugün Türkiye büyük bir kriz içinde çırpınıyor. Bu büyük krizi çözmek için işçi sınıfının patron partilerinden bağımsız olarak kendi gücünü yaratması gerekiyor. Sosyalist parti ve gruplar seçimleri burjuvaziden kopuş yolunda bir seferberlik için kullanma şansını israf ettiler. DTP ile işbirliği yaparken Kürtlerin haklarının yanı sıra işçi sınıfı çıkarlarını da koruyan yalın bir programı kabul ettirmek için çaba göstermediler. İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin birleşik cephesine giden yolu açmadılar. Kürtlerin oylarıyla meclise girmeyi toplumun büyük sorunlarını çözmek için adım atmaya tercih ettiler. Büyük sarsıntılar döneminde küçük oyunlarla yetindiler. Meclisin toplanıp toplanamayacağının belli olmadığı bir dönemde parlamentarizm yaptılar, geleceğe hazırlanmaktan kaçındılar. Mecliste kime ve neye oy kullanacaklarını halka açıklamadılar. İşçi sınıfının bağımsızlaşması mücadelesine bir yerden başlamak gerekiyor. Devrimci İşçi Partisi Girişimi’nin (İşçi Mücadelesi), Toplumsal Özgürlük’ün, Ezilenlerin Kurtuluşu’nun ve Emekçiler Kültür Derneği’nin beni İstanbul 2. Bölge’den aday göstermiş olmasının anlamı bu. Bu seçimde birçok bağımsız aday var. Bizim adayımız sermayeden bağımsız aday! İşçi sınıfına ve emekçilere bağlı aday! Burjuvazinin bütününe karşı bayrak açmış bir aday! Mecliste dengeleri gözetmek uğruna emperyalizmin ve patronların lehine, işçilerin ve emekçilerin aleyhine hiçbir yasaya evet demeyecek bir aday! Hele hele emperyalizmin ve patronların desteğini alan hiçbir hükümete güven oyu vermeyecek bir aday! Oy verdiğiniz adayın AKP’ye veya CHP’ye güven oyu vermesi ihtimaline aldırmıyorsanız, Sungur Savran’ın adaylığı sizin açınızdan oyları bölen bir adaylıktır! Ama işçiler ve emekçiler aldıracaktır!