İzmir'de Tekel işçileriyle panel (16-03-2010)

İşçi sınıfı ve devrim mücadelesinde yaşamını yitirenler adına yapılan saygı duruşuyla başlayan panel Tekel direnişinde yer almış dört işçinin konuşmalarıyla devam etti. İşçiler Tekel sürecinin özellikle oturma eylemi ve 17 Ocak mitingi sonrası Ankara aşamasında nasıl ilerlediğini, sendikanın bu süreçte işçilerin baskısı sayesinde nasıl ileri hamleler yapmak zorunda kaldığını, Çadırkentteki dayanışma ve mücadele ruhunun kendileri ve genel olarak orada bulunan Tekel işçileri üzerinde sosyalistlere ve gençliğe bakışta yarattığı değişimi örneklendirmelerle anlattılar. Bu mücadelenin çoktan Tekel işçisinin kendi başına mücadelesi olmaktan çıktığını belirten işçiler Tekel mücadelesi süresince edindikleri deneyimler ışığında mücadelenin geleceğine dair fikirlerini paylaştı.

Tekel direnişine katılmış dört işçinin konuşmalarından sonra DİP Girişim Kurulu üyesi Sungur Savran bir konuşma yaptı. Konuşmasının başında Tekel direnişinin tarihsel önemine ve devrimci bir işçi partisinin öncü işçilerle ilişkisinin nasıl anlaşılması gerektiğine değinen Savran, Tekel işçisinin direnişiyle işçi sınıfının Tekel dışında başka işletmelerde çalışan işçiler veya memurlar gibi diğer bölüklerinin yapması gereken işin dayanışma olarak adlandırılmasının yanlış olduğunu, bunun dayanışma duygusundan öte anlaşılması gereken bir ortak mücadele olduğunu, çünkü Tekel işçisinin verdiği mücadelenin temelini oluşturan özlük hakkı mücadelesinin bu sorundan muzdarip, güvencesizleştirilmeye, esnek çalışma dayatmasına, taşeronlaştırmaya maruz kalan, bu koşullarda çalışan bütün işçilerin beraber verecekleri bir mücadele şekline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Çadırların sökülmesine kadarki süreçte en büyük eksikliklerden birinin bir direniş komitesi oluşturulamaması olduğuna dikkat çeken Savran, Çadırkentte mücadele boyunca komite önerisinin işçiler tarafından genel olarak sendika karşıtı bir odak olarak görüldüğü, yanlış değerlendirildiği, bunun bürokrasinin ekmeğine yağ sürdüğünü belirtti. Tekel işçilerinin 1 Nisan'da Ankara'ya 1000 kişiden fazla bir kalabalıkla gitmesi ve 1 Nisan'a kadarki süreçte şu anda mücadele içinde olan Tariş işçileri ve Yatağan'daki gibi işçilerle birleşik ve güçlü bir mücadele hattı örebilmek amacıyla ortak mücadele platformlarını kurmayı gündemleştirmeleri gerektiğinin altını çizdi.

İşçilerin ve Savran'ın konuşmasından ve katılımcılardan kısa katkılar alınmasından sonra panel son buldu ve dışarıda katılımcılarla panelin sohbet biçiminde değerlendirmesi yapıldı.

izmir20100313-panel.jpg