Eğitim-Sen'i ayağa kaldırmaya çağrı! (15-02-2008)

Çünkü Eğitim-Sen’de yavaş yavaş ortaya çıkan bürokrasi, ektiklerini biçmeye başladı. Bugün sendikadan elini eteğini çekmiş, mücadeleyi bürokrasinin ellerine bırakmış olan bazı üyelerin bulunduğu işyerlerinde temsilci ve delege bulmakta bile sıkıntılar yaşanmakta. Fakat işin asıl acı yanı, ortaya çıkan bu “kıtlık” bir bütün olarak eğitim emekçileri hareketini vuruyor, işveren devlet karşısında eğitim emekçilerini gün geçtikçe daha fazla silahsızlandırıyor. Nihayetinde hazırda bekleyen saldırı yasaları ile emekçileri tamamen köleleştirilmek isteniyor.

Yukarıda özetlenenleri açmaya çalışalım: Her şeyden önce tüm genel kurullar birer eleştiri ve özeleştiri dönemi olarak görülmelidir. Eğitim-Sen özelinde de bu genel kurul geride bıraktığımız üç yılın bir değerlendirmesini yapmalı ve bu değerlendirmeye uygun görevler belirlemelidir. Bu amaçla geçtiğimiz üç yıla baktığımızda hızla daralan, güç kaybeden bir örgüt profili ile karşılaşıyoruz. 140 binlerden, bugün itibariyle 110 binlere gerilemiş bir üye sayısı var karşımızda. Var olan üyelerin önemli bir kısmının ise istifa dahi etmeyecek kadar sendikayı ciddiye almadığını düşünmekteyiz. Zira bu üyelerin çok çok önemli bir kısmı atıl durumdadır, sendikanın hiçbir etkinliğine katılmadıkları gibi, sendikaya yönelik bir eleştiri yapmamakta, değişim ve dönüşüm için çalışmamaktadır. İşte böyle bir durumda Eğitim-Sen yıllardır kendisini yöneten anlayışlar ile asıl olarak yönetimdeki anlayışlardan bir farkı olmayan bazı muhalif anlayışların sırtında kalıyor. Doğrusu bu anlayışlar şu an hem Eğitim-Sen’in içine düştüğü bu acıklı durumdan sorumludur, hem de her şeye rağmen onun yoluna kör topal da olsa devam etmesini sağlamaktadır. Ama bu durum artık böyle devam edemez!

Eğitim-Sen hızla içine düştüğü bu durumun analizini yapmalı ve bir yeniden yapılanma ve yeniden kuruluş sürecine girmelidir. Bu yeniden yapılanma sürecinin harcını da tabandaki eğitim emekçilerinin en küçük ihtiyaç ve sorunlarına kulak verme, çözüm üretme anlayışı oluşturmalıdır. Bu, sendikayı bazı bürokratların ihtiyaçları için değil, bazı sendikal grupların ihtiyaçları için değil, tüm sınıf için seferber etmeyi hedeflemektir. Bir kez bu yapıldığında, başta istifa etmeyi düşünen eğitim emekçileri, ardından istifa edenler ve sonrasında da başka sendikalarda örgütlü(?) olan eğitim emekçileri ile örgütsüz eğitim emekçileri yüzlerini Eğitim-Sen’in güneşine döneceklerdir. Bu sayede sendika yeniden ciddi bir eğitim emekçileri hareketinin beşiği, okulu, her şeyden önce de, öncüsü haline gelecektir. Böyle bir hareketli ortamda bürokrasinin doğmasına yer yoktur, olmayacaktır! Şimdi yeterli aktif unsurun olmamasından dolayı istediği gibi at oynatanlar, o zaman her keyfi hareketlerinde, emekçinin iradesine her kulak tıkayışlarında on binlerce üyenin tepkisi ile karşılaşacaklardır ve bu üyeler önce bürokrasiyi kısıtlayıp denetleyecek tedbirler alacak, ardından ise onu tamamen kritik noktalardan uzaklaştıracaktır. Tabii ki eğitim emekçileri için bir okul haline de gelecek olan böyle bir sendika emekçilerin enternasyonalizmi öğrendiği ve sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için deneyim, bilgi ve mücadele ile donandığı yerler olacaktır.

Böyle bir sendika için ilk adım olabilecek bir metni, genel kurul sürecinde Eğitim-Sen üyelerine çağrı olarak hazırlamıştır. Bu, sistemle mücadeleye bir çağrıdır, Eğitim-Sen’de verili durumu tespite bir çağrıdır, sendikayı yeniden yapılandırmaya bir çağrıdır, bu Eğitim-Sen’i ayağa kaldırmaya, emekçilerin yüzlerini güldürmeye bir çağrıdır! Çağrı tüm Sınıf İçin Sendikacıların kabulüdür… Hepimize kolay gelsin!


Sendika gibi sendika istiyoruz!

Her gün bir yenisi ile karşılaştığımız, çalışma yaşamımızı zorlaştıran ve bizi daha fazla yoksulluğa mahkûm eden uygulamalardan bıktık mı? İş yerlerimizde, değer görmemekten, her şeyin birilerinin iki dudağı arasına bırakılmasından yorulduk mu? Siyasal iktidarın emekçileri birbirine düşüren, rekabet ettiren, bazen ulusal, bazen de dini temelde kutuplaştıran politikalarından sıkıldık mı? Öyleyse bize bir sendika lazım! Bize bir hak arama ve alma örgütü lazım…

Eğitim emekçisi arkadaşlar, böyle bir sendika yok mu? Kurulmadı mı? Mücadele etmedi mi? Hepsine cevabımız olumludur! Çünkü örgütümüz Eğitim-Sen var! Ancak sevgili dostlar eğitim emekçilerinin bu ilk ve tek sendikası olan Eğitim-Sen, siyasi iktidarın yoğun baskıları, yılların getirdiği yorgunluk ve yanlış bir sendikal hat nedeniyle şu an güçten düşmüş halde, sesi duyulmaz, duyulsa dinlenmez bir halde, dizleri üstüne çökmüş bir halde… Buna rağmen, yönetenleri korkutmakta ve hâlâ ürkütmekte olan bu sendikayı yeniden ayağa kaldırmaya var mısınız? Eğitim emekçilerinin yüzlerini güldürmeye hazır mısınız?

Sevgili arkadaşlar, yıllardır Eğitim-Sen bizzat hâkim sendikal anlayışlar tarafından bir fikir kulübü olarak görülüyor, bir tartışma platformu olarak görülüyor, bir siyasi parti gibi görülüyor ve öyle yönetiliyor. Oysa Eğitim-Sen tıpkı diğer işçi, emekçi sendikaları gibi bir hak arama ve alma örgütüdür. Eğitim emekçilerini gerek bireysel, gerekse toplu bir şekilde işverenleri olan hükümetlere, onların il, ilçe ve iş yerlerindeki temsilcilerine karşı savunma örgütüdür, kendi aralarında dayanışma duygularını güçlendirme, birbirlerine iyi ve kötü günlerde destek olmalarını sağlama örgütüdür. Bugün bir sendika olarak taşıması gereken özelliklere sendikamız Eğitim-Sen’i kavuşturma günüdür, bugün “Sendika Gibi Sendika” deme günüdür!

Şimdi, eğitim emekçileri, iş yerlerinden kaynaklanan en küçük sorunlardan tutun da, eğitim emekçilerini ilgilendiren en büyük sorunlara kadar yılmaz mücadele verecek bir Eğitim-Sen yaratmalı. Bu Eğitim-Sen kısa vadede eğitim emekçilerine;

  • Ücretsiz ulaşım hakkı
  • Günlük yemek ücreti
  • Yıllık birden fazla kıyafet ücreti ve ya serbest kıyafet hakkı kazandıracak
  • Nöbet günlerinde çift ek ders ücreti almalarını sağlayacak
  • Sosyal kulüp ve rehberlik çalışmalarında hakkaniyetli bir ücret getirecek
  • İş yeri, ilçe, İl ve Hükümet düzeyinde itibar kazandıracak, onları yönetenlerin keyfi uygulamalarına karşı koruyacak
  • Yoksulluk sınırının üzerinde maaşı garantileyecek
  • Ücretli, sözleşmeli ve işsiz öğretmenler ile hizmetlilere kadro sağlayacak, onları her düzeyde diğer eğitim emekçileri ile eşit hale getirecek, özelde ve kamuda çalışan eğitim emekçilerini birlikte örgütleyecek
  • Grev ve Toplu sözleşme hakkı kazandıracak
  • Eğitim emekçilerini ulusal ve dini temellerde kutuplaştıracak politikalara karşı, emekçilerin birliğini, her düzeyde eşitliği ile halkların kardeşliğini ve devletin tüm inançlara eşit mesafede kalmasını savunacak

bir sendika olmalıdır.

Kısacası Eğitim-Sen, Sendika Gibi Sendika olmalıdır. Böyle bir sendikal hat doğrultusunda mücadele edelim, Eğitim-Sen Genel Kurullarına hazırlanalım. Kazanırsak Eğitim-Sen ve dolayısıyla eğitim emekçileri kazanacak! Kaybedersek köleliğe hali hazırda aralanmış olan kapı, artık ardına kadar açılacak! Seçim bizim…