Devrimci İşçi Partisi Girişimi açıklaması (DİP Girişimi - 05-04-2009)

Türkiye'nin hakim sınıfları, Obama ve yeni yönetiminin bu tavrı karşısında neredeyse zil takıp oynayacak! Türkiye'nin kaderini elinde tutan patronlar sınıfı, onun bütün siyasi temsilcileri ve Türk Silahlı Kuvvetleri için ABD ile yakın ilişkiler, her zaman bir numaralı öncelik olmuştur. Şimdi hakim sınıf sözcüleri, gösterilen bu yakınlığa dayanarak Kürt sorununu Kürt hareketini tasfiye ederek çözebilecekleri, Avrupa Birliği üyeliği için ABD yönetimi şahsında güçlü bir lobici kazanacakları, Kıbrıs sorununda Yunanistan'a karşı avantaj elde edecekleri, Ermeni sorununda ellerinin güçleneceği umuduna kapılmışlardır. Daha genel olarak, başta ABD olmak üzere emperyalizmin "küreselleşme" ve neoliberalizm doğrultusundaki stratejisi, işçi sınıfı ve emekçilerin mevzilerini, kazanımlarını, haklarını tırpanlayarak, kamunun elindeki işletmeleri ve sektörleri birer yeni sermaye birikimi alanı haline getirerek, emperyalist sermaye ile kârlı ortaklık alanları ve dış pazarlar sağlayarak Türkiye burjuvazisinin çıkarlarına da bire bir hizmet emektedir. Hakim sınıflar bütün bunlardan dolayı Obama'yı büyük bir tantana ile karşılamaya, bu toprakların halkları için büyük bir umut gibi sunmaya hazırlanmaktadırlar.

Devrimci İşçi Partisi Girişimi, işçi sınıfını, emekçileri, ezilenleri, hakim sınıfların Obama konusunda yaymaya çalıştığı bu hayallere karşı uyarmayı bir görev bilir. Hakim sınıfların Türkiye'nin "milli çıkarları" olarak sundukları politika demeti, onların kendi çıkarlarının bir ifadesidir. ABD ile yakın ilişkiler, Türkiye işçi sınıfına ve emekçilerine hiçbir hayır getirmez; tam tersine, emekçilerin ve ezilenlerinin çıkarlarının bütünüyle aleyhinedir.

Obama, ABD emperyalizminin George W. Bush döneminde dünya çapında yaşadığı prestij kaybını onarmak için başa getirdiği bir hakim sınıf temsilcisidir. Siyahi bir başkan seçilmiş olması, bütün ezilen dünyaya uzatılmış bir elma şekeridir. Obama'nın normal olarak kullanmadığı orta adı "Hussein"i yeri gelince kullanması ise Müslüman bir çoğunluğun yaşadığı toplumlarda son yıllarda ABD devletine karşı gelişmiş olan haklı nefreti yumuşatmak için bir hiledir. Bush'un emperyalist politikalarından uzak duracağı yolunda yayılmaya çalışılan söylentiler bütünüyle uydurmadır. Obama başa gelmeden önce de ABD Irak'tan çekilmek üzere bir anlaşma yapmıştı. Zaten ABD askeri güçlerinin bir bölümü Irak'ta gerektiğinde kullanılmak üzere çok daha uzun bir süre kalacaktır. İran ve Filistin konularında görünürde daha yumuşak bir politika izlemesi, Bush'un Ortadoğu'da herkesi ABD'nin düşmanı haline getiren politikasının yarattığı hasarı onarmak içindir. Ama Obama'nın kabinesi Siyonizm yanlılarıyla doludur ve bıçak kemiğe dayandığında Obama yönetimi başka ABD yönetimlerinden farklı davranmayacaktır. En önemlisi, Obama Afganistan'daki savaşı tırmandırmak için oradaki ABD güçlerini bir buçuk katına çıkarma kararı vermiştir ve Pakistan'ın kuzeyine yapılan ABD bombardımanlarını da resmileştirmektedir.

Obama yönetiminin Türkiye'ye bu kadar önem vermesinin altında onu bu emperyalist planlarında bir koz olarak kullanma niyeti yatıyor. ABD Türkiye'yi Afganistan savaşının içine daha fazla çekme çabası içindedir. Kırgızistan'da daha yeni bir üs yitirmiştir, dolayısıyla İncirlik Afganistan savaşı için de ek bir destek alanı haline getirilebilir. Ayrıca, Irak'taki işgal gücünü de İncirli üzerinden tahliye etme planları yapmaktadır. Filistin meselesinde Hamas'ı evcilleştirme işini Türkiye'ye havale etme niyetindedir. Daha genel olarak, Ortadoğu'da ABD emperyalizmi yanlısı hangi ülke ve güç varsa, Türkiye'nin kaderini onunla bağlamak istemektedir.

Bunun karşılığında Türkiye'nin şovenist hakim sınıflarına Kürt hareketini tasfiye etmede yardımcı olmayı vaad ediyor. Bu zaten Bush'un da politikasıdır. Bush yönetimi yıllar boyunca Türkiye'yi Kürt sorunuyla sıkıştırarak Barzani'yi ve Talabani'yi himayesi altına almasını sağlamaya ve Türkiye'nin Kürt hareketini birlikte tasfiye etmeye ikna için çaba gösteriyordu. 5 Kasım 2007'de Beyaz Saray'daki Bush-Erdoğan görüşmesiyle girilen yol, tam da budur. Obama'nın bugün Türkiye'ye önerdiği yol işte Bush'un bu yoludur.

Türkiye kendi Kürtleriyle barışmalı, onların bütün haklarını kendisi siyasi yollardan teslim ederek Kürt sorununu kendisi çözüme kavuşturmalıdır. ABD'nin Ortadoğu planlarının içinde yer almak, Türkiye halklarına emperyalizmin Ortadoğu ve Orta Asya maceralarında ağır bedeller getirecektir. Türkiye'nin gençlerini Afganistan ve İran'da kırdırmak, Türkiye'nin İsrail'in amaçlarına hizmet edecek politikaları izlemesini kabul etmek, hakim sınıfların tanımladığı "milli çıkarlar"a uyabilir, ama Türkiye'nin işçilerinin, emekçilerinin, başta Kürtler olmak üzere ezilenlerinin çıkarına uymaz.

Devrimci İşçi Partisi Girişimi Türkiye işçi sınıfını ezilen yoksul Kürt kardeşleriyle el ele emperyalizme karşı kendi çıkarları için mücadeleye çağırıyor.

Kürtlerle barış, ABD'yle savaş!

Kürtlerin örgütleri muhatap alınarak bütün hakları teslim edilsin! Kürt sorununa siyasi çözüm!

Afganistan ve Lübnan'daki TSK birlikleri geri çekilsin!

Bir milyondan fazla Iraklı'nın katili işgalci ABD güçlerinin İncirlik'ten sevkine hayır! Nasıl geldilerse öyle gitsinler!

Yıkılsın Siyonist İsrail! Tarihi Filistin topraklarında Arap ve Yahudi halklarının ortak demokratik, laik, sosyalist Filistin devleti için ileri!

Yaşasın Ortadoğu Sosyalist Federasyonu!

4 Nisan 2009

Devrimci İşçi Partisi Girişimi