İstanbul'da taşerona karşı mücadele çağrısı

Devrimci İşçi Partisi, örgütlü olduğu tüm alanlarda yaygın olarak gerçekleştirdiği "Taşeron yasaklansın, herkese güvenceli kadro" şiarlı çalışmasının İstanbul ayağının ilk toplantısını, Okmeydanı bürosunda gerçekleştirdi. Ağırlıklı olarak telekom, metal, enerji, finans, otelcilik, eğitim, bilişim, sağlık vb. sektörlerden işçilerin de katıldığı toplantıda, taşerona ve güvencesizliğe karşı mücadele ve işçi sınıfının siyasileşmesi vurgusu öne çıktı.

Toplantı, bir yoldaşımızın sunumuyla başladı. Taşeronun AKP hükümeti döneminde nasıl yaygınlaştığını rakamlarla telaffuz eden yoldaşımız, taşeronlaştırmanın işçi sınıfını böldüğünü vurguladı. İşyerlerinde aynı işi yapan kadrolu ve taşeron işçinin arasına nifakları sokulduğunu, sendikal örgütlenmenin taşeron işçilerin iş kollarını farklılaştırarak engellendiği belirtildi. Yeni Somalar yaşanmasın diye taşeronun kaldırılması talebinin yükseltilmesi vurgulandı. Bu talebin gerisinde bir talebin asla savunulmaması gerektiği ifade edildi. AKP'nin müjde olarak sunduğu "taşeron sömürü anlayışını bitireceğiz" ifadelerinin düpedüz iki yüzlülük olduğunu, hükümetin torba yasayla birlikte kadrolu işçilerin haklarını taşerona çekmek istediğini belirtti. Bu yasayla birlikte, asıl işin taşerona verilmesinin önündeki engellerin kaldırıldığını, tüm alanlarlarda taşeronun yaygınlaşacağı vurgulandı.

Yoldaşımızın sunumundan sonra taşerona karşı hazırlanan video izlendi.

Ardından sözü DİP Genel Başkanı Sungur Savran aldı. Savran, Türkiye'de son iki ay içerisinde sınıflar mücadelesinde üç önemli meselenin altını çizdi. Şişecam grevinin milli meselelerle yasaklanmasının akla izana sığmayacağını belirtti. AKP hükümetinin bakanlar kurulu kararıyla Şişecam'da grevi ertelemesinin, yasaklama olduğunu dile getirdi. Bu yasağın 12 Eylül’ün ürünü olduğuna ve 12 Eylül’ü yargılıyormuş gibi görünürken fikirlerinin ve yasaklarının iktidarda olduğuna dikkat çeti. Soma'da 300'den fazla işçinin katledilmesinden sonra gelişen eylemlerde Tayyip Erdoğan'ın bir markete sığınmasını hatırlattı. Somalı işçilerin, madenlerin kamulaştırılması talebinin yükseltmesinin önemine dikkat çekti. Son olarak torba yasanın içine sokuşturulan işçi sınıfına yönelik taarruzu vurguladı.

Verilen tüm örneklerde, esas mücadelenin işçi sınıfıyla burjuvazi arasında olduğunu, burjuvazinin tüm kurumları ve siyasi temsilcileriyle birlikte işçi sınıfına karşı sınıf mücadelesi verdiğini söyledi. Şişecam grevinin ertelenmesinden sonra Kılıçdaroğlu'nun tek bir kelime söylemediğini, zaten söyleyemeyeceğini, çünkü Şişecam'ın İş Bankası aracığılıyla CHP'yle bağlantılı olduğunu söyledi. Mücadele açıktır diyen Savran, iş güvencesi ve taşerona karşı mücadelenin, sınıflar mücadelesinin bir parçası olduğunu söyledi. 

Esas mesele işçi sınıfının burjuvaziye karşı siyasi mücadele vermesidir” diyen Savran, “bunun için sosyalizmin programıyla Devrimci Marksist bir rehberlikle mücadele eden bir sınıf partisi gereklidir”, dedi. İşçi sınıfının siyasi olarak iktidar için mücadele etmesinin önemini vurgulayan yoldaşımız konuşmasına şöyle devam etti: "DİP, taşeron kampanyasını işçi sınıfını siyasallaştırmak için bir araç olarak ortaya koymaktadır. Bizim için iş güvencesi ve taşeronun yasaklanması mücadelesi ekonomik ve sendikal kalıplara sıkıştırılamaz, bu kavga en nihayetinde siyasi bir iktidar talebiyle bağlanmaldır".

Savran'ın konuşmasından sonra tartışma kısmına geçildi. Birçok sektörden işçi ve emekçiler, geleceğin diplomalı, diplomasız işçi ve işsizleri söz alarak taşerona karşı mücadelede fikirlerini ve deneyimlerini paylaştılar. Canlı bir tartışmadan sonra, yeni sınıf mücadelelerinde buluşmak, torba yasaya karşı sınıf mücadelesi bayrağını yükseltmek vurgusuyla toplantı sona erdi.