Antalya DİP bürosunda geri dönüşüm işçilerinin mücadelesi tartışıldı

Gazetemizin internet sitesinden de duyurulan ve "Geri Dönüşümde Örgütlenme ve Mücadele" başlığını taşıyan söyleşi, 17 Nisan Pazar günü saat 14.00'de partimizin Antalya bürosunda, geri dönüşüm işçilerinin de katılımıyla gerçekleştirildi.

Panelde ilk sözü, Antalya Geri Dönüşüm İşçileri Derneği yönetim kurulu üyesi genç bir işçi arkadaşımız aldı. Konuşmasında geri dönüşüm alanından Antalya'da 4000-5000 kişinin, tüm Türkiye'de ise 300.000 kadar insanın ekmek yediğini belirten işçi arkadaşımız, Antalya'da arabalarının polis tarafından zorla ellerinden alınmaya başlandığı 7 Şubat 2011 gününden bu yana mücadelelerini sürdürdüklerini, bir yandan da derneklerini örgütlemeye çalıştıklarını belirtti. Konuşmasında, yaptıkları işin öneminden bahseden işçi arkadaşımız, buna karşılık belediye, valilik, emniyet gibi makamlarla yaptıkları görüşmeler sonucunda çok fazla mesafe kat edilmediğini, tüm makamların olayı sürüncemede bırakma eğiliminde olduğunu belirtti. Konuşması sırasında Devrimci İşçi Partisi'ne mücadelelerinin başından beri kendilerine destek verdiği için teşekkür eden işçi arkadaşımız, ne yasaklamaları ne de bir şirkete tabi kılınmayı kabul edeceklerini, buna karşılık mücadelelerini sürdüreceklerini ve var olmaya devam edeceklerini belirtti.

İşçi arkadaşımızın ardından sözü Devrimci İşçi Partisi temsilcisi aldı. Konuşması sırasında, geri dönüşüm alanında tüm dünyada  tekelleşme yönlü eğilim bulunduğunu hatırlatan DİP temsilcisi, bu işçilerin birer kamu işçisi olarak atıkları toplamaktan sorumlu yerel yönetimlerde istihdam edilmelerinin, sağlık ve sosyal güvenlik haklarına eksiksiz bir biçimde sahip olmalarının talep edilmesi gerektiğini, ancak şu anda öncelikle bu insanların çalışma ve dolayısıyla yaşamlarını sürdürme hakkının savunulması gerektiğini belirtti.

İkinci bölümde tartışma ve soru-yanıt kısmına geçildi. Bu bölümde özellikle, geri dönüşüm işçilerinin faaliyetlerini “görüntü kirliliği” yarattıkları gerekçesi ile engellemek isteyenlerin aslında doğayı gelecek nesillerin elinden çalan, akarsuları borulara hapseden, nükleer santrallere kapı aralayan burjuva politikacıları olduğu, çöpün bir mülkiyetinin olmadığı ve bu yüzden de toplanmasının önünde herhangi bir engel olmadığı belirtildi. Söyleşi, tartışmaların ardından kısa bir müzik dinletisiyle sona erdi.