Aliağa'da direniş ve kararlılık

İzmir Aliağa’da 30 Mart’ta belediye başkanlığı koltuğuna oturan MHP’li Serkan Acar, 7 Mayıs’ta farklı belediye birimlerinden seçtiği 104 taşeron işçiyi kapının önüne koymuştu. Birçok mücadele dostu kurum gibi Devrimci İşçi Partisi de işçileri mücadelelerinde yalnız bırakmamak için sıklıkla alanda bulunuyor.

10 Mayıs Cumartesi günü de belediyenin karşısında bulunan Demokrasi Meydanı’nda direniş çadırları bulunan işçilere bir ziyaret gerçekleştirildi. Büyük çoğunluğu Kürt ve Alevi olduğundan işten çıkarılmış olan işçilerle taşeron sistemi ve güvencesiz çalışma odaklı sohbetler yapılırken işçilerin kararlı ve yüksek moralli oldukları görüldü. Desteklerini belediye önüne hergün yürüyüş yaparak gösteren işçi aileleri de “Emeğinle çalışmanın yasak olduğu şehir-Aliağa” pankartıyla ziyarete geldiler. “Faşizme karşı omuz omuza”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganlarıyla bina önüne gelindiğinde Halis Güzeler, işçiler adına konuşma yaptı ve belediye başkanı Serkan Acar’ı samimi olmaya ve işçilerin sesini duymaya çağırdı. Ziyaret esnasında aynı zamanda Aliağa Belediyesi Mücadele ve Dayanışma Derneği başkanı da olan ve mücadele alanında önde yer alan isimlerden Halis Güzeler’le direnişi başlatan süreç, gelişmeler ve gelecek planlarına dair bir röportaj yaptık. Bunu da aşağıda sunuyoruz:

- Gerçek: Direniş nasıl başladı ve bugüne dek yaşadığınız gelişmeler nelerdir?

- Halis Güzeler: Belediye başkanı Temizlik, Fen İşleri, Park Bahçeler Müdürlüklerinde çalışan taşeron işçilerden liste çıkardı. Bu listeye yazdığı, 10-15 senedir çalışan insanların da arasında bulunduğu 104 işçi işten çıkarıldı. Neden çıkarıldığımızı sorduğumuzda tasarrufa gideceği için bizi çıkardığını söyledi ama diğer yandan da kimleri çıkaracağımın istihbarat yaptım öyle belirledim dedi. Üstüne Şakran’da biz çıkarıldıktan 3 gün sonra da 17 işçi işbaşı yaptırıldı. Söylendiğine göre 70-80 kişilik ek bir liste de var başkanın elinde. Tasarruf diyor ama belediye meclisinden 30 trilyonluk borçlanma yetkisi istiyor.

- Gerçek: Sendika üyesi misiniz?

- Halis Güzeler: 1 Ocak 2014’te işbaşı yapanlar dışında hepimiz DİSK Genel-İş üyesiyiz, sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisi yok ama üyeyiz. Çoğunluğumuz Liften taşeron şirketinde işçiyiz. Çıkarılma gerekçesi olarak başkan istihbarat yaptığını söylüyor ama buradaki hiçbir işçi bankamatikçi değil, hergün sokakta, şantiyede çalışıyorlar, yani karar siyasi ve istihbarat çalışıp çalışmama üzerinden değil başka şeylerle ilgili yapılmış.

- Gerçek: Halen belediyede çalışmaya devam eden işçi, emekçilerin desteği var mı, varsa ne düzeyde?

- Halis Güzeler: İlk gün yarım gün iş bırakıldı. 11’de belediye başkanı tüm birimlere öğleden sonra işlerinin başına dönmezlerse haklarında soruşturma açılacağı ve gereği neyse yapılacağı yazan bir genelge gönderdi. Ekmeğini kaybetmemek için personel işe geri döndü, iş çıkışı hep desteğe geliyorlar. Başkan direnişi tecrit etmek istiyor.

- Gerçek: Aliağa halkının, partilerin, sendikaların desteği ne durumda?

-Halis Güzeler: Birinci gün acil toplantı alındı kurumlarla beraber. Eylemlilik süreci ilk günden itibaren Aliağa Emek ve Demokrasi platformuyla birlikte yürütülüyor, hiçbiri desteğini esirgemiyor. Genel-İş sendikası ise 9 Mayıs Cuma günü geldi ve işçilerle toplantı yaptı, sendika 2 yöneticiyi eylem sürecine ilişkin görevlendirdi, temsilciler seçildi ve 5 kişilik komite kuruldu.

- Gerçek: Önümüzdeki süreçte ne tür eylemler planlıyorsunuz?

- Halis Güzeler: Süreç içinde netleşecek, hafta içinde büyük bir miting planımız var. Bu, tüm demokratik kitle örgütlerini gezerek, katarak yapılacak. Halkı bilgilendirme ve kendimizi anlatma, sesimizi en uzağa duyurma amaçlı hem Aliağa yereli hem de İzmir’de radyo konuşması yapma gibi bir plan da var.

- Gerçek: Genel olarak taşeron sistemiyle ilgili düşünceleriniz nedir, taşeronun kaldırılması talebini burada ön plana çıkaracak mısınız?

- Halis Güzeler: Önümüzdeki günlerde bu talebi daha fazla vurgulayacağız. Seçilenler sandıkta oyunu alıyor, sonra keyfi şekilde iş güvencesi olmayanları işten atıyor. Meclise getirilen yeni yasa da çoğu yerde söylenenlerin tersine taşeronu yaygınlaştırmayı hedefliyor. Bu sorunların çözümü için 2 maddenin yasalaşması lazım; birincisi işyeri barajının kaldırılması, ki örgütlenmenin önündeki asıl engeldir, ikincisi ise sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki bütün kısıtların kaldırılması. 2003’te 4857 sayılı iş yasasında taşeronluk ilk defa gelirken özel istihdam büroları da ilk kez yasallığa kavuştu, yeni yasayla ikisinin de önü iyice açılıyor ve sağlam bir zemine oturtuluyor. Taşeron çalışmanın kökten bitirilmesi gerekiyor, bunu sağlayabilmenin yolu da genel grevden geçiyor, bunun hazırlığı yapılmalı. Sendikalar da yalnızca TİS yetkisi olduğu zaman eylem yapmamalı, olmadığı taktirde de işçilere öncü olmalı. Aslında Genel-İş te bugünleri beklememeli Aliağa’da taşeron ilk başladığında tavrını koymalı, belediyeye girmemesi için mücadele vermeliydi.