Ülker işçisi ile röportaj:Biz kazanırsak Türkiye’deki işçiler de kazanacak!

Gerçek:Maddi durumunuz nasıl, sendikanın size maddi anlamda desteği nasıl?

Ülker işçisi:Pek iyi değil açıkçası, sıkıntılı yani sendikadan düzenli bir destek almıyoruz. En azından asgari bir ücret alamayınca geçinmek gerçekten zor. Yine de yardımları oluyor, çeşitli sendika ve emek dostları bizlere maddi anlamda yardımcı oluyor ve sendikamız da maddi sıkıntıyı çözmek için uğraşıyor.

Gerçek:Şu an fabrikada çalışan arkadaşlarınızın direnişe bakışı nasıl, onlar da sendika değiştirmeyi düşünüyor mu?

Ülker işçisi:İçerde 4 sendikalı arkadaşımız var zaten, direnişin gücünü görünce onları çıkartamadılar. Diğer arkadaşlardan da direnişe manevi destek var, fakat sendika değiştirmeye çekiniyorlar. Ama ben korku duvarını yıktıklarını düşünüyorum, ciddi anlamda sendika değiştirmeyi düşünen işçiler var. Birkaç kişi geçmeye başlayınca hızlı bir değişim olacağını düşünüyorum. Şu anda içerde huzursuzluk var. Ülker’de yaşananların bu kadar duyulmasından sonra müfettiş geldi. Fazla mesai sınırının aşılmaması için yeni 200-300 civarında işçi alımı yapıldı. Mesai ücreti alamamak, maddi anlamda işçileri daha çok sıkıştırıyor. Bizim burada onlara geçinmek için fazla mesai değil yaşanabilir bir ücret talebini anlatmamız lazım. Bunların yanında içerde işçi örgütlerine ve emek dostlarına bakış düzeldi. Bu insanları bizlerin yanında gördükçe kendilerine daha yakın hissediyorlar.

Gerçek:Ailenizin direnişe karşı tutumu nedir?

Ülker işçisi:Havalar biraz soğuk, çocuklar hasta olmamdan çekiniyorlar.  Aslında sıkıntı edecek bir şey yok, direniş ateşi çok sıcak, hepimizi ısıtıyor. Tabii onlar da haklı olduğumu düşünüyor, mücadeleyi sonuna kadar destekliyorlar. Hatta direnişin Facebook sayfasını büyük oğlum kurdu. Biz biraz daha muhafazakâr bir aile yapısına sahibiz. Bu nedenle akrabalarımız ve çevremiz genelde sağ görüşlü, şaşırıyorlar, bizi anlamıyorlar. Anlatıyoruz, yine de desteğe gelmiyorlar.  Biz insanlığı sol kesimden gördük, sağ kesimden arkadaşlarımızdan bir destek göremedik. Biz burada anladık ki zafer sokakta kazanılır. Mesele sadece para kazanmak da değil, sömürüyü durdurmak. Şu anki hükümet bazı konularda iyi olabilir, fakat işçiye zerre kadar destek vermedi, biz onları işçinin yanında görmedik. Biz oy verdik, bu sefer bir şeyler düzelir diye bekledik, ama sonucunu görüyoruz. Ben işçiyim, işçi olarak düşünmeliyim. Ben bugün burayı bırakırsam yarın çocuklarım da aynı duruma düşecek. Biz kazanırsak Türkiye’deki işçiler de kazanacak. Biz kazanırsak çocuklarımız da kazanacak.

Gerçek:Çevrenin desteği nasıl?

Ülker işçisi:Güzel. Sabahat ablamız var mesela, sürekli yemek getiriyor. Yine bir ablamız kurabiye getirdi. Matbaacılar sitesinde çalışan işçiler geliyor. Yoldan geçen arabalar destek veriyor. Postaneden, ilaç fabrikalarından işçiler geliyor. Hocası, doktoru, mühendisi, öğrencisi her kesimden gayet fazla ve güzel bir destek var.

Gerçek:Ülker grubunun United Biscuits’i alması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ülker işçisi:United’ı da alırlar dünyayı da alırlar. Ülker şu an “Mutlu et mutlu ol” sloganıyla 70. yılını kutluyor ama işçisini mutlu etmiyor. Özellikle son 14 senede işçiyi bitirdiler. Acaba işçinin hakkını verse onlarca şirketi olabilir miydi? Bu emeğe saygısızlıktır, bunun hesabının sorulması gerekir, hem dünyada hem ahirette. United Biscuits’e de taşeron sokmak istemişler, işçiler greve çıkmış. Çok değil helalinden kazanmak önemli. 70 şirketin değil 7 şirketin olsun, işçinin hakkını ver. 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2014 tarihli 62. sayısında yayınlanmıştır.