Metal işçisi 2017'ye hazırlan ama bugünün işini de yarına bırakma!

2017 yılı sınıf mücadelesi açısından sadece metal grup sözleşmeleri bakımından önemli değil. Grup sözleşmesi ilk defa 2017'de yapılmayacak. Bu sözleşmeler son da olmayacak. Ancak bir önceki sözleşmelerin ardından 2015 yılında önce MESS'e sonra da sarı sendikaya karşı gerçekleşen grevler Türkiye'yi sarsmıştı. Birleşik Metal'in grevini hükümet yasakladı. Daha sonra sarı Türk Metal'den istifaların fiili grevlere dönüşmesi ise bir takım kısmi kazanımların ardından zaman içinde sönümlendi. Fakat ne mücadeleler bitti ne de bu grev dalgasının gündeme getirdiği sorunlar bir çözüme kavuştu.

Bilek güreşi sürüyor

Metal sektöründe hemen her şey yarım kalmış durumda gözüküyor. Fiili grevlerin merkezinde yer alan Renault ve Tofaş'ta işçiler Türk Metal'e ders verip, kendi sendikalarını seçtiler. Renault işçisi DİSK/Birleşik Metal, Tofaş işçisi Hak-İş/Çelik-İş dedi. Ancak bu fabrikalarda bilek güreşi sürüyor. Adil bir bilek güreşi değil bu. Bir tarafta işçinin eli, diğer tarafta hep birlikte bu eli öbür tarafa çekmeye çalışan sarı sendika, MESS, hükümet üçlüsü...

Her iki fabrikada da işçilerin anayasal hakları olan sendika seçme özgürlüğü, işten çıkartmalarla çiğnendi. Tofaş'ta atılan işçilerden 40 kişi işe iade davalarını kazandı. Kutluyoruz. Ancak mahkeme apaçık sendikal sebeplerle işten çıkartma olduğu hâlde, ek olarak sendikal tazminata hükmetmedi. Çelik-İş sendikası davayı temyiz için Yargıtay'a taşıyacak. Renault'da atılan işçiler için ise hukuki süreç daha başlangıç aşamasında. Sarı Türk Metal sendikası ise patronun saldırılarının ardından saklandığı yerden çıkıp taarruza geçerek kaybettiği mevzileri yeniden kazanma peşinde. İşçiler şimdiye kadar pabuç bırakmadı işbirlikçilere. Sonuçta davalar nasıl bağlanırsa bağlansın bu fabrikalarda yetkinin hangi sendikada olacağı 2017'de belli olacak.

Asgari ücretin hesabı daha görülmedi

Öte yandan asgari ücret zammının ücretlere yansıtılmaması fabrikalardaki gerginliği had safhaya çıkardı. Bursa'da 6 Mart'ta Kent Meydanı'na inen ve hakkını arayan işçiler buzdağının sadece görünen yüzü. Fabrikalar kaynıyor. Cumhurbaşkanı'nın söylediği gibi birileri dışarıdan gelip fabrikaları kaynatmıyor. Fabrikaları ısıtan bizzat patronların ve hükümetin aç gözlülüğü. İşçinin hakkını gasp etmeleri. İşçiler asgari ücret zammının tüm işçilere yansıtılmasını istedi. Sayısı çok olmayan bazı fabrikalar dışında bu talep karşılanmadı. Ancak bu demek değil ki işçinin tepkisi sona erdi. Asgari ücret farkını alamayan fabrikalarda patlamaya hazır gerginlik daha fazla arttı sadece. Asgari ücret artışı yapıp, iğneden ipliğe her şeye zam yaparak bu artışı geri alan, vergilerle işçinin belini büküp, patrona işçi başına 100 lira kıyak yapan hükümetten sorulacak hesap da yarım kaldı.

MESS yetmezmiş gibi bir de EMİS çıktı

2015 yılında hem Birleşik Metal'in grevleri ile hem de Türk Metal'e karşı yükselen isyan ile işveren kulübü MESS büyük bir sarsıntı yaşamıştı. İşçinin MESS'e öfkesi doruğa çıktığı gibi patronlar arasında da çatlaklar ortaya çıkmıştı. 2017 yaklaşırken patron cephesi çatlakları kapatmanın, yeni tahkimatlar yapmanın peşinde. Daha önce MESS'ten ayrılan ya da zaten sendikasız olduğu için ayrı sözleşme yapan metal patronları yeni bir oluşum içine girdi. Yeni bir sendika kurdular. Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) adıyla kurulan bu sendikanın merkezinde ABB, ALSTOM, Himel ve Schneider yer alıyor. Bu yeni sendika Koç Holding'in yönlendirmesi altındaki MESS'ten ayrı durup manevra alanını geniş tutmak istiyor. Koç Holding'in önceliklerine tabi olmak istemeyen bu patron grubu özellikle Birleşik Metal'le baş başa kalmak da istemiyor. İşçinin baskısı arttığında "bizim yapacağımız bir şey yok biz de işveren sendikası ne derse onu yapmak zorundayız" deme lüksünden mahrum kalmak istemiyorlar.

Yarım kalmış hesaplar görülecek, daha bilinçli, kararlı ve örgütlü olan kazanacak!

Sonuçta herkes 2017'ye hazırlanıyor. Yarım kalmış hesapların görüleceği yıla güçlü girmek istiyor. İşçiler de patronlar kadar hazırlıklı ve güçlü şekilde girmeli 2017'ye. Ancak şunu da belirtelim. 2017'ye hazırlanmak, yapılacak her şeyi 2017'ye ertelemek değildir. İşçinin hazırlığı mücadeleyi her fırsatta yükseltmek, hak kayıplarını önlemek, işçi çıkartmalarına göğüs germek ve olabildiği her yerde ve zamanda küçük büyük demeden, örgütlü gücüne dayanarak kazanımlar elde etmektir. Atalet göstermek, bugünün işini yarına ertelemek işçiye diş bileyen MESS'in, yeni yetme EMİS'in ve pusuda bekleyen Türk Metal'in ekmeğine yağ sürmek olur.


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2016 tarihli 78. sayısında yayınlanmıştır.