Metal fabrikalarından haberler

Asıl sorun sermaye düzeni

Fabrikamızın kaporta bölümündeki UET şefinin, işçi arkadaşımızın sakallarını uzun olduğu için kesmesi yönündeki uyarısı ölümle sonuçlandı. Yaşanan sakal tartışması yüzünden meydana gelen bu kavgada bir kişinin hayatını kaybetmesi diğer arkadaşın hayatının kararması bizi derinden üzdü. Biz işçileri bu duruma düşüren asıl sorun kaynağı bu düzenin ta kendisi. Uzayan çalışma saatleri ve gece vardiyaları bizlerin fiziksel ve ruhsal sağlığını bozuyor. Fazla çalışmak, insanın kendini dış dünyadan soyutlayıp içine kapanmasına yani asosyal hâle gelmesine yol açıyor. Dolayısıyla diğer insanlarla iletişime geçemiyor ve kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. Sosyal çevreden kopuk, yorgun, mutsuz, bunalımlı, geçim derdi bitmeyen, işyeri ve ev arasına sıkışmış tekdüze bir hayat yaşıyoruz. Tüm bunlar saldırganlık, öfke, uykusuzluk, dikkat eksikliği gibi çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Üzerine bir de fabrikalarda uygulanan çeşitli baskılar eklenince öfke kontrolünü sağlamak çok daha güç oluyor. Elbette yaşanan olay çok üzücüdür ve doğru değildir. Ancak bu şartlar altında çalışmaya devam edersek daha birçok üzücü olay da diğerlerine eklenecektir. Günlük hayatımızda dahi stres sebebiyle eşimizle, sevdiklerimizle, çevremizdeki insanlarla tartışmıyor muyuz? Bu düzen her yönüyle hayatımızı, sağlığımızı, psikolojimizi, bizi biz yapan değerlerimizi çürütüyor. Bizleri yok eden bu kokuşmuş düzene karşı birlik olup mücadele etmekten başka çaremiz yok.

Bursa Renault'dan bir işçi

Kurtuluşa giden yol işçi denetimi!

Tofaş'ta şikâyetler üzerine gelen Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin raporu yayınlandı. İşyerinde sendikal faaliyetlere, çalışanlara, yetkisi bulunan sendikanın ve yöneticilerinin baskı uyguladığına dair bir delil olmadığı, her şeyin anayasal çerçevede devam ettiği ve bunun gibi bir takım komik cümleler içeren bir rapor hazırlamışlar. Böyle bir kararı bekliyorduk. İt iti ısırmaz. Ankara'da ne zaman işçi lehine kanun ya da iyi bir karar çıksın, sonuç genelde hep aynı. Anayasal olarak verilen bu kanun neden takip edilmez? Neden işçi istediği sendikayı seçemez? Siyasi olduğu aşikâr. Çünkü Koç Holding gibi büyük sermaye sahipleri devletle el ele, kol kola hareket ediyorlar. Devlet gerçekten özgürlükçü olsa, sandıklar kurulur. Çalışan işçiler seçse istediği sendikayı 81 ihtilâlinden önce olduğu gibi, yarın kurulsa Tofaş'a sandık, %90 Türk Metal kaybeder. Üstelik sadece Tofaş'ta değil çoğu yetkili olduğu fabrikalarda da. Ama iş böyle olmayınca, anayasal hakkı da olsa işçilerin, kâğıt üzerinde kalıyor. Baskı, işini kaybetme korkusu, özgür düşüncenin önüne geçiyor. Baskıların nelere mâl olduğunu gördük. Renault'daki olay, sadece sakal yüzünden yaşanan bir elim durum değil, oraya gelene kadar bu işçiler neler çekti, neler gördü. İnsan hayatı bile önemli değil. Koltuk sevdasının yanında, o kadar işinden olan işçiler ve bunları bilen hükümet. Devlet yöneticilerinin bu durumlardan haberdar olmadıklarını söylemek ahmaklık olur, aptallık olur. İşçinin tek dostu yine işçidir. Bizler sendikalarımızı da, fabrikalarımızı da işçiler olarak denetlemeliyiz. Kurtuluşumuza giden yol ancak ve ancak bu yollardan geçer.

Bursa Tofaş'tan bir işçi

Tor Demir işçilerinin mücadelesi dalga dalga yayılacak

Tor Demir işçileri anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldular. Patron ise işçilerin birleşmesini önlemek için önce 13 işçiyi işten attı sonra da içeride bulunan işçiler üzerinde baskı kurmaya başladı. Tüm baskılara rağmen Tor Demir işçileri hakları için direniyor.

Bizler Tor Demir'de yaşanan süreci dışarıdan takip ediyoruz. Zira direnişçi işçilerin yanına gitsek patronların yalakaları bizleri ispiyonlayacak ve işimizden olacağız. Özellikle Tor Demir çevresindeki fabrikaların patronları işçi servislerini Tor Demir önünden geçirmemeye çalışıyor. Tor Demir'e yakın olan ve sendikasız fabrikalarda işçilerin mola yerleri bile değiştiriliyor. Bu tarz yöntemlerle Tor Demir direnişinden işçileri uzak tutacaklarını sanıyorlar. Her ne kadar Tor Demir işçilerinin yanında fiziken olamasak da süreci çok yakından izliyoruz. Ve şunu çok iyi biliyoruz ki Tor Demir işçilerinin mücadelesi Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde dalga dalga yayılacak...

Manisa'dan bir metal işçisi

Umutlarımızla yola çıktık, kararlılığımızla sürdüreceğiz!

Bozüyük'te Midal Kablo'da başlayan sendikalaşma mücadelesi karşısında tüm organize sanayi patronları birleşti. Bunlara Bozüyük Belediyesi de dâhil. Kendi aralarında toplantılar yapıp, Birleşik Metal'i Bozüyük'e sokmayacağız diye kararlar alıyorlar. Yine organize sanayide bulunan bazı patronlar Türk Metal'le irtibata geçti. Patron ve belediyeye sarı sendika da eklendi. Her şey Birleşik Metal'i engellemek için. Ama biz de yolumuzdan dönmeyeceğiz. Davamız mahkemede sürüyor. Fabrika içinde işçilerin hepsi sendika istiyor. Onlar bizi ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın inadına daha fazla fabrikaya Birleşik Metal'i sokacağız. Sonuçta anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Umut her şeyin üstündedir, umudunu yitiren hiç kimse başarıya ulaşamaz. Bizler umutlarımızla bu yola çıktık, kararlılığımızla sürdüreceğiz.

Bilecik Bozüyük'ten bir metal işçisi

İkili ilişkilerin masaya yatırılması şart

Şuanda fabrikada 350 lira Ramazan erzak yardımı, ayakkabı çeki, sonrasında banka promosyonu ile yeni projenin hediyesi olarak cumhuriyet altını bekleniyor. Bunlar rutin gelişmeler. Para puldan önemli şeyler var her zaman için. En önemli konu sakal meselesi yüzünden çıkan kavgada şefin hayatını kaybetmesi. Bu olay zaten şeflerle işçiler arasındaki ilişkilerin ne kadar seviyesiz noktalara gelebildiğinin bir ispatı. Şeflerin kendilerini çok yukarıda görmeleri ve işçiye gereken saygıyı göstermemeleri en büyük sorun. Elbette kişiden kişiye farklar var. Şefler arasında da işçiler arasında da iyiler kötüler çıkabilir. Ama bu ikili ilişkilerin muhakkak masaya yatırılması şart. Birçok kişi benzer tartışmaları daha önceden yaşamıştır. Herkes kendine hâkim olmalı. İş büyümemeli. Ama fabrikadaki baskı ve stres ortamının da bu olayları tetiklediği bir gerçek. Biz geçtiğimiz yıl bu aylarda hep birlikte verdiğimiz büyük bir mücadele ile anılıyorduk. Tüm Türkiye'nin gündemine oturmuştuk. Türk Metal'in adamlarının dışarıda saldırdığı gün dışında, fabrika içinde o kadar zor ve gergin günlerde bir kişinin bile burnu kanamadı. İşçinin iradesi tanınır. Seçtiğimiz sendika Birleşik Metal yetkili ve etkili olursa fabrika içindeki ilişkiler de çok daha iyi olacak ve bir düzene girecektir.

 

Bursa Oyak Renault'dan bir işçi

HEDEF 2017

Tüm işçilerin dilinde bu kelime var. Tofaş fabrikasında da böyle. Esaretten, kölelikten kurtulmak için büyük bir fırsat 2017 bizim için. İşçiler için ne kadar önemli olsa da sendikalar ve işveren için de büyük bir tehlike 2017. Çünkü işçi artık kafa kaldırabiliyor ve yasayı kanunu daha iyi bilip araştırıp istediği sendikaya geçme özgürlüğünün bulunduğunun farkındalar. İşçilerin seçecekleri yeni sendikalar da pek rahat edemeyecek artık. Dediğim gibi işçi uyandı. Yeni sendika gecenin bir yarısı kafasına göre kimseye sormadan sözleşme imzalayamayacak artık. İşçiye sormadan haber vermeden patronların istediği çok düşük yüzdelik dilimleri kabul edemeyecek artık sendikalar.

Denetlenecekler artık işçiler tarafından çünkü. Hesap soracak işçiler çünkü. Benim hakkımı nasıl savundun anlat, belgele, göster diyecek işçiler çünkü. Sana ödediğim aidatlar nereye gidiyor diyecekler çünkü. İşçiler artık uyandı... Bursa'nın en büyük fabrikalarından biri olan Tofaş'ta da bu durum hakim. İşveren tedirgin. Hakimiyetin ve kontrolün işçinin eline geçeceğinin farkındalar ama şu an sular durgun. Mutlak işverenin de bir planı olacak ama artık söz gerçek patronların yani üreten, çalışan, ter döken emekçilerin eline geçecek. Bugün ayakta olan işçiler yarın getirdikleri sendikanın da işveren yanlısı olduğunu, grev dahi yapamayan bir sendika olduğunu gördüğü anda asıl gerçek işçi hakimiyeti o zaman başlamış olacak ve büyük işçi birliği kurulup, kötüye giden bu çarkı düzelteceklerdir. Şimdilik Tofaş'ta ve her yerde tek bir söz... HEDEF 2017

 

Bursa Tofaş'tan bir işçi

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Haziran 2016 tarihli 80. sayısında yayınlanmıştır.