Metal Fabrikalarından Haberler

Metal fabrikalarından haberler köşesinde, metal sektöründe çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam devam ediyoruz.

Türk Metal'de ayak oyunları bitmez

Geçen hafta Türk Metal Renault yönetimi, UET sözcüleri ve delegeler aracılığıyla UETler arası vatsap grubunda 2017-2018 sözleşmesi adı altında bir taslak paylaştılar. Sözcüler ve delegeler, taslağın Türk Metal Renault yönetimi tarafından hazırladığını, bizim katkılarımızla düzenleneceğini söylediler. Taslakta sendika yönetiminin daha önce söz verdiği taleplerden daha az saat ücreti talep etmesi, en önemlisi grev zamanında söz verdikleri, "başlangıç olarak Bosch sözleşmesi artı sözleşme yapacağız" dedikleri halde Bosch sözleşmesinden bahsetmediklerinden dolayı bütün herkes sendikaya tepki gösterdi. Bunun üzerine Türk Metal Renault Facebook sayfası üzerinden yazı paylaştı, "son zamanlarda fabrikada taslak adı altında bir kağıt dolaşıyor, bu kağıt çalışan bir arkadaşımızın kendi şahsi fikri olup gerçeklik payı yoktur" diyerek her zamanki gibi ayak oyunu yapıp meselenin üstünü kapatmaya çalıştılar. Türk Metal'in güvenilir bir sendika olmadığını bir kez daha anlamış olduk.

Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi

 

İşçi düşmanlarına karşı birlik olmalıyız!

Üretim sayısı arttıktan sonra iş kazaları da artmaya başladı. Kaporta bölümünde çalışan bir arkadaşımızın burnunun üzerine keskin sac parçası düşünce burnu kesildi. Diğer bir arkadaşımızın kaynaktan sıçrayan çapak gözünün içine kaçtı. Diğer bir arkadaşımız da fabrika içindeki sıcak hava ve havalandırmanın yetersizliği yüzünden nefes darlığından bayıldı. Üretimin çok yoğun ve ağır olmasının üstüne bir de sıcak hava eklenince çalışma şartlarının zorluğu ikiye katlandı. Üretim sayısı arttığı halde çalışma koşullarında hiçbir iyileştirme yapılmadı. İyileştirme yapılmadığı için her geçen zaman çalışma koşulları daha da ağırlaşmaya başladı. Fabrikanın içinin sıcak ve havasız olması, havalandırmanın yetersizliği ile ilgili sürekli bahaneleri sıralayıp duruyorlar. Sendikayı yani Türk Metal'i sorarsanız onların kendine hayrı yok! Üretim sayısının devamlı arttığını gördükleri halde, havalandırmanın yetersizliğini, molaların az olmasını ve fabrika içinde iş kazalarının artmasını bildikleri halde yönetime karşı hiç bir tepki göstermediler. Yönetimle birlikte işçiyi suçlayıp durdular. İş kazalarının gerçek sorumlusu patron sınıfı ve iş yerlerinin denetimini sağlamayan hükümet ve buna karşı sessiz kalan Türk Metal Sendikası'dır.

Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi

 

İşçinin kaybedeceği bir şey yok! Önümüzde ne sarı sendika, ne patron ne de OHAL durabilir!

Türk Metal sözleşmeden beklentilerimizi incelemek için sözleşmeye aylar kala bir anket yaptı.  Yalnız anketin şıkları öyle ilginç, öyle yanıltıcı ki şeffaf cevap veremeyeceğiniz ve anlamakta zorluk çekeceğiniz türden.

Bundan altı ay önce Bosch sözleşmesi baz alınıp üzerine sözleşme imzalanacaktır deyip namus sözü verenler, şimdi ağızlarına Bosch sözleşmesini dahi almıyorlar. Ancak Türk Metal hâlâ tarihinin en iyi sözleşmesini imzalayacağını, son 20 yılın sözleşmesi olacağını söylüyor. Aslında buna inanırız, doğrudur. Çünkü şimdiye kadar yüzde 5 ile yüzde 7 arasında sözleşme imzaladılar. Yüzde 8 dahi alsalar onlar için tarihi başarı.

Peki ya işçi emekçi için? Hep hüsran, hep baskı, hep mutsuzluk. Robot gibi çalış, üretim rekorları kır, meslek hastalıklarıyla uğraş, monoton yaşa, köleler gibi çalış, tuvalete gidecek zamanın olmasın, yıllık iznini dahi istediğin zaman kullanama ve bunlara rağmen seni savunacak bir sendikan olmasın. Yıllardır aleyhimizde çıkan kanunlar, yasalar da yine işçinin üstüne binsin, vergiler de.

İşçi mutsuz, umutsuz, yorgun, borçlu ve bilgisiz bırakılıyor. Böyle nereye kadar? Ekonomik nedenlerle daha çok geçim sıkıntısına düşersek, bunun bir kırılma noktası olacaktır. O zaman ne sendika yönetimi, ne patron, ne de OHAL engel olamayacak. Çünkü işçinin kaybedecek bir şeyi kalmadı.

Bursa Tofaş'tan bir işçi

 

Sözleşme döneminde dişimizi göstermeliyiz

Ramazan boyunca yemekler çok kötü çıktı. Tüm gün yoğun bir çalışma temposunun ardından iftara oturduktan sonra hepimizin midesi kaynıyor. Kutu kutu Talcid içiyor herkes. Normal zamanlardan bile daha kötü çıkıyor yemek. Demek ki diş göstermek gerekiyor.

Sözleşme döneminde birbirimize sahip çıkmalıyız. 5 Mayıs sürecinde metal grevlerinde gücümüzü gösterdik. Bu mücadeleler sayesinde grev yapmayan yerlerde bile işçilerin sofrasındaki ekmek arttı. Bunları unutamayız. Daha önce yaptıklarımızı yine yapabiliriz. Önümüz sözleşme. Grev yasağı bizi korkutmamalı. EMİS'de olduğu gibi MESS'e karşı da grev yasağını tanımadan mücadeleyi sürdürmeli, üretimi ne yapıp edip durdurmalıyız.

Enseyi karartmayalım. Birlik olur, iyi örgütlenir, sendikamıza sahip çıkıp onu ileriye taşıyabilirsek başarırız. İyi bir sözleşme imzalarız.

Bursa Prysmian'dan bir işçi

 

Baskıları kırmak için el ele vermek şart!

Merhaba arkadaşlar, iş kazaları gün geçtikçe artarken yönetim çare bulmak yerine geçiştirmekte. Her hafta sadece bir bölümde bile en az bir defa iş kazası meydana gelirken revirde bir sargı bezi bile bulundurulmuyor. Kanamalı iş kazası meydana geldiğinde arkadaşımıza kendi imkanlarımızla (peçete üzerine bant sararak) müdahale ediyoruz. Yönetime sağlık malzemelerinin neden olmadığını dile getirdiğimiz vakit bizleri geçiştirmekten başka bir cevap veremediğini görüyoruz. Oysaki biz biliyoruz ki her işyerinde tam tedarikli bir revir ve doktor bulunması gerekiyor. Ama bizim fabrikamızda haftada bir kez doktor geliyor onu da görebilirsek ne ala memleket zaten.

Bir diğer konusu ise hamilelik izninden erken dönen arkadaşlarımız süt izinleri olduğu için mesaiye kalmaması gerekiyor. Lakin mesaiye kalmaları için ellerinden geleni yapan yönetime yasal haklarını kullandıklarını söylediklerinde işten çıkartılmakla tehdit ediliyorlar. Yeni doğum yaptığı içinde işten çıkartılmayı göze alamadıkları için mecburen mesaiye kalmak zorunda kalıyorlar. Fabrikaya sendika sokmadığımız müddetçe bu baskılara maruz kalacağız. Gelin birlik olup el ele fabrikamıza sendika sokalım, hep beraber daha iyi koşullarda çalışalım.

Bursa Elsi'den bir metal işçisi

 

Korumalarla yürüyenlerin değil, Kavel işçilerinin takipçisiyiz!

Merhaba dostlar, yoldaşlar,

Burjuva siyasetinin gündemi oyaladığı adalet yürüyüşleri bir yerde dursun işçi sınıfının gündeminde yine sermayenin insanlık dışı saldırıları. Sermaye sistemi referandumda aldığı siyasi yenilgiden sonra vakit kaybetmeden sınıfın son kalelerini güvenlik tedbirleri, reformlar vs söylemleriyle yıkmaya çalışıyor. Kıdem tazminatımız son kalemiz, kırmızı çizgimiz, fona devredilmeye çalışılıyor. İşçi sınıfının büyük direnişlerle bedeller ödeyerek kazandığı hakları ellerimizden bir çırpıda almaya çalışanlara bir çift sözümüz var: bizler, yasakladığınız grev hakkımızı yasakları tanımadan kazanan Kavel işçilerinin geleneğinden geliyoruz. Bizler burjuva söylemlerle ve yüksek korumalarla yürüyenlerin değil, Zonguldak’tan Ankara'ya yürüyen maden işçilerinin geleneğinden geliyoruz.

Dünyayı yaratan ellerimizden tanıyoruz birbirimizi ve örgütlü mücadelemizin önünde hiçbir engel tanımıyoruz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın partimiz Devrimci İşçi Partisi!

Manisa’dan bir metal işçisi

Bozuk düzene karşı bütün fabrikalar mücadeleye

Merhaba yoldaşlarım,

Ben Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan bir metal işçisiyim. Bugünlerde var olan ekonomik krizin ve işçilerin mücadelelerine yapılan saldırıların bizleri umutsuzluğa sürüklememesi için her işçinin kendisine sorumluluk alması ve direnişlerimizin sürekli hale gelmesi için yapılan grevlere desteklerin artması ve devamlı hale gelmesi gerekiyor. Bütün işçiler bir arada kıdem tazminatımıza saldıran hükümete karşı birleşip “kıdem tazminatı bizim iş güvencemizdir, vermeyiz” demeliyiz. Bulunduğumuz bütün fabrikalarda örgütlenip bu bozuk düzene karşı birlikte Tekel direnişinde verilen mücadele gibi bir mücadele vermeliyiz. Orak çekici kaldırıp burjuva sınıfını yenip, bir daha kafalarını kaldırmamayı sağlamak için birlikte harekete geçmeliyiz.

Manisa’dan bir metal işçisi

Eylül ayında ipler kopabilir

2017 biz metal işçileri için önemli bir yıl çünkü sözleşme yılımız. Taleplerimiz net. Neler mi? Sözleşmenin 3 değil 2 yılda bir olması. Bayram harçlığının 260 lira değil 1000 lira olması. Maaş zam oranının kıdem+yüzde olması ve bunun da en az 600 TL olması. Yıllık izin ücretinin en az 1 maaş olması. Bizim taleplerimiz bu kadar net olduğu halde fabrikada yetkili sendika Türk Metal sözleşmeden beklentilerimizle ilgili bir anket yaptı fabrikada. Ne zaman konuşsak, sözleşme dönemi için çok iyi çalıştıklarını, taleplerimizi yerine getirmek için sonuna kadar mücadele edeceklerini söylüyorlar. Tabii şimdi böyle söyleyip sonra "biz çok uğraştık fakat işletme vermeyince olmuyor, yapacak bir şey yok" diyecekleri aşikâr. Onlar her zamanki gibi yapabilirler ama bu defa karşılarında her zamanki gibi işçiler bulamayacaklar. Taleplerimiz konusunda sendika mücadele etmese de bizler almak konusunda kararlıyız. Eylül ayında ipler kopabilir. Hepimiz heyecanla bekliyoruz.

İstanbul Hadımköy Mercedes'ten bir işçi

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2017 tarihli 94. sayısında yayınlanmıştır.