Metal Fabrikalarından Haberler

Fabrikalarda örgütlenmek için sabretmek gerekir

Ben Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan bir metal işçisiyim. Çalıştığım fabrikada bazı sorunları çalışan arkadaşlarımızla paylaşıp tartışıyorduk ve çözüm üretmeye çalışıyorduk. Aslında sorunun çözümünü hepimiz biliyoruz: örgütlenmek. Ama takdir edersiniz ki bu herkesle paylaşılmıyor. Aslında bütün fabrikadaki işçiler olarak bir araya gelmeliyiz. Ama örgütlenmek için ilk önce en güvendiğimiz insanlardan başlamalıydık. Tek bir hatamızda patron üstümüze gelmeye sıkıştırmaya çalışıyordu. İçerdeki yalakaları vasıtasıyla ağzımızdan laf almaya çalıştı. Olmadı iş açısından sıkıştırdı. Sonuç alamayınca terbiyesizliği ele aldı. Beraber çalıştığımız işçi arkadaşımıza patron küfretti. Bizde istifa ettik. Ama biz bu komployu daha sonra öğrendik ki daha önce planlanmış bir şeymiş. Maalesef geç oldu ama buradan da bir ders çıkardık; fevri olmamak gerekiyormuş. Daha zeki hamleler gerekli bize. Durmak yok mücadeleye devam. Yaşasın işçi kardeşliği, yaşasın Devrimci İşçi Partisi. Saygılar, sevgiler, selamlar.

Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nden bir metal işçisi

Emeklilik hayali satılacağına emeklilik yaşı düşürülmeli!

Biliyorsunuz ki otomatik BES işyerlerindeki sayıya göre Ocak ve Nisan aylarında devreye girecek. Bununla ilgili işçi arkadaşlarıma bir kaç bir şey yazmak istedim. Etrafımda gördüğüm kadarıyla çoğu kimsenin haberi bilgisi yok, kendimce arkadaşlarıma anlatmaya çalışıyorum. Tek tek anlatmaktansa böyle bir paylaşım yapmak istedim.

Otomatik BES yani bireysel emeklilik. Emeklilik hayali ile bize sunulan bir fırsat gibi gözüküyor ama araştırıldığında dezavantajları oldukça fazla. İlk önce 60 gün içinde cayma hakkınızın olduğunu söylemek isterim. 60 gün geçtikten sonra çıkma hakkınız kalkıyor, daha doğrusu çıkmak isterseniz ceza ödemek zorunda kalıyorsunuz. Asıl amaçları da burada başlıyor. Bir de cayma hakkını kullanmayanlar için 1000 lira ek devlet katkısı var insanları cezbeden. Bir de şu açıdan bakın derim. Öncelikle bu sistemin 10 yılve 56 yaş sınırı var. İlk 3 yılda çıkarsanız, bir aksilik sıkışıklık oldu, ödeyemez hale geldiniz diyelim, bu 1000 lirayı alamıyorsunuz. 3. yılın sonunda %15'ini, 6. yılın sonunda %35'ini, 10. yılın sonunda %60'ını, emekli olduğunda, yani 56 yaşında ancak tamamını alıyorsunuz. Düşünün 56 yaşınıza geldiğinizde devletin verdiği 1000 lira ile neler alabilirsiniz! Bu sadece devletin ekstra verdiği bir para. Şimdi mesela her ay maaşınızdan 100 lira zorunlu kesilecek. 10 yılda 100 lira x 120 ay= 12.000 lira yapıyor. Bir de devlet katkısı var 25 lira x 120 ay= 3000 lira. Toplam 15.000 lira yapıyor. 10 yıl kalmanız durumunda 10 yıl sonraki 15.000 lira ile ne yapılabilir? 10 yıl önceki 15.000 lira ile şu anki 15.000 lirayı karşılaştırın veya şu anki asgari ücrete endeksleyin, asgari ücretin şu anda 11 katı 10 sene sonraki asgari ücretin kaç katı olur bir düşünün derim. Emekli olduğundaise ne kadar maaş bağlanır tahmin etmek zor değil, hiç bahsedilmiyor bile siz düşünün komik bir rakam olur. 10 yıldan erken çıkarsanız zaten belli kesintiler var.

İşçinin emekli olmasını isteselerdi emeklilik yaşını 60'a çıkarmazlardı. Emeklilik hayali üzerinden işçilerin parası kullanılacak, ilerde de ne olacağı meçhul en kötüyü düşünün birşey olur sigorta şirketi batar bir kılıf bulunur eskilerin KEY paralarına döner kaç sene sonra çerez parası verip olayı kapatırlar. İşçi arkadaşlarımın iyi düşünmesini istiyorum. Araştırılmalı ve karar vermek için başlangıçtan itibaren 60 gün süre var. Ocak'ta başlayanlar için Şubat ayı sonuna kadar vakit var. Emeklilik hayali satılacağına emeklilik yaşı düşürülmeli bence! Söyleyeceklerim bu kadar, inşallah kendimi anlatabilmişimdir. İyi düşünün.

Çorlu'dan bir metal işçisi

Zaman geldi

2 yıl önce Reno ve Tofaş fabrikalarında Türk Metal Sendikası'na karşı başlatılan eylemlerin meyvelerini toplama zamanı geldi. Birçok işçinin bu eylemlerde haksız yere atıldığı fakat sendikal tazminat ve işe iade haklarını kazandığı bu sürecin sonuna doğru geliyoruz. Malum sendikayı değiştirmek için hazır kıta pusuda bekleyen işçilerin hazırlıkları sürüyor. Reno fabrikasında Birleşik Metal ve Tofaş'ta Çelik-İş Türk Metal Sendikası'nı devirmek için Mart ayını bekliyor. Nisan ayında toplu iş sözleşmesine hangi sendikanın oturacağı belli olacak. Özellikle Bursa'daki fabrikalarda patronlar işçileri işten atmayla tehdit ederek Türk Metal Sendikası'na desteğini esirgemiyor. Bu durum karşısında çaresiz kalan işçiler istedikleri sendikaya geçişleri son günlere bırakacak gibi gözüküyor. Patronlara her hangi bir hamle fırsatı vermek istemeyen işçilerle sendikalar arasında stratejik akıl oyunları oynanıyor. Bunun yanı sıra sürecin başından beri işçilere desteğini esirgemeyen Devrimci İşçi Partisi, Metal İşçileri Birliği ve Metal İşçisinin Sesi gibi birçok kurum ve sayfa bildirimlerde bulunarak emekçinin sonuna kadar sesi olmaya devam ediyor.

3 yıllık sözleşme, dövülen işçiler, edilen küfürler, atılan kazıklar, düşük ücret, ağır iş ve bunun gibi bir çok zulümden kurtulmak için ilk fırsat 2017. Getirecekleri yeni sendikalarla hak ettikleri haklarını almak isteyen emekçiler için son viraj. İşveren yanlısı bu sendikayı fabrikalarından kovdukları anda büyük bir devrimin olacağının farkındalar. Yalnız şunu görmezden gelirsek yanlış olur. Zorlu bir mücadeleyi kazanmak üzere olan işçiler malum sendikanın yerine getirecekleri sendikalardan da pek memnun gibi durmuyorlar. Türk Metal Sendikası'nı gönderdikten sonraki asıl amaç işçi birliğini sürdürmek olarak gözüküyor. Çünkü bu 2 yıllık süreçte tüm işçiler sendikaların gerçek yüzünü görme ve tanıma fırsatı buldular. Bu yüzden sendikaya sahip çıkarken onu denetlemek ve bunun için tabanda birlikler kurmak şart.

Söylediğimiz gibi mühür elinde olan sendika padişah olacaksa, işçiler buna kayıtsız kalmayıp gerçek bir birlik kuracak ve asıl başarının böyle geleceğini göstereceklerdir. Şu anda önümüzde çok kısa bir süreç var ama ileriki sözleşmelere daha sıkı hazırlanıp bu patron hegemonyasına bir son verilebilir.

Bursa Tofaş'tan bir işçi

Türk Metal'i devirmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz!

İki haftalık izinden sonra 2017 yılına başladık. Herkesin yıllık izni 12 gün düştü yani yazın iki hafta izin yapacak herkes, kışın evde otur yazın çalış. Bir gün düğün, cenaze olsa izin almak istersen ücretsiz izin, yani patron ben ne zaman istersem o zaman çalışacak, istediğim zaman izin yapacaksınız diyor. Kendi hakkını düşünmesi normal peki işçileri kim düşünecek? Sendikası... Tofaş’ta böyle bir sendika var mı? Tabii ki yok, yıllardır bunun kavgasını veriyoruz, işçinin haklarını koruyacak bir oluşum.

Nisan ayında yetki süreci başlayacak. Yavaşça başladık, Mart ayında toplu geçişler olacak, düğmeye basılacak. Renault’taki gibi etkili olur mu bilmiyorum. Altı binden fazla bir iki yıl önce giriş yapmış işçiler var, yeni işçiler. Kaderi onlar belirleyecek. Bu yüzden de işler durgun olduğundan, yeni girenler Türk Metal tarafından Ankara’ya seminere gönderiliyor. Türk Metal üyesi olduğumuz zamanlarda, biz 10-15 yıllık işçilerden bir kez olsun kimseyi göndermemişken, yenilere bu kadar ilgi duymaları kaderin onların elinde olmasından kaynaklı. Yeni işe başlayan bir işçiyle on yıllık işçi arasında saat ücreti farkı 40 kuruş. Şubat, Mart soğuk ve çekişmeli geçecek, arkamızda sendika olarak çok sağlam bir güç yok ama yine de bir oluşum var ve metal eylemlerinde olduğu gibi bir güç yokken bile neler başardığımızı biliyoruz. Türk Metal'den kurtulmak için ne gerekiyorsa yapacağız, kendimiz için, çocuklarımız için, bundan sonra gelecek işçiler için.

Bursa Tofaş'tan bir işçi

Türk Metal'i fabrikamızda görmek istemiyoruz!

Baskı, tehdit ve şantajla Türk Metal’e üye olmak zorunda kalan ya da dayanışmaya geçen arkadaşlarımıza 13 Ocak’ta sendikamız Birleşik Metal'in yaptığı “Toplu geçiş’’ çağrısıyla birçok arkadaşımız geri döndü, bir kez daha mücadele etmekten vazgeçmediğimizi göstermiş olduk. Birleşik Metal'e geçişlerin artmasıyla birlikte Renault yönetimi apar topar UET şeflerini toplantıya çağırdı. Tekrardan geçişleri engellemek için departman müdürü ve UET şefi, geçiş yapan arkadaşlarımızı teker teker odaya çağırıp baskı yapıp, tehdit etmeye başladılar. Birçok arkadaşımız tepkisini göstererek ne olursa olsun sonuna kadar devam edeceklerini, Türk Metal’i fabrikadan kapı dışarı edene kadar mücadele edeceklerini söylediler. Geçen hafta patron sendikası Türk Metal başkanı Pevrul Kavlak fabrikaya geldi. 40 kişilik bir yalaka grubu karşıladı. Daha sonra fabrikayı gezmeye başladı, birçok arkadaşımız görmezlikten geldi, birçoğu tokalaşmak istemedi. Bazıları görmemek için çalıştığı postayı terk ederek tuvalete gitti. Artık Türk Metal’i fabrikamızda görmek istemiyoruz, ne MESS ve Renault yönetiminin desteği ne de Türk Metal’in çabaları hiçbir şeyi değiştiremeyecek!

Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi

Sendika hakkımız engellenemez

Merhaba, ben Bursa Hasan Ağa OSB’den bir işçiyim. Her fabrikada olduğu gibi bizim fabrikada da işler durgunlaştı ve verim düşüklüğü bahanesiyle birçok işçiyi işten çıkardılar. Fabrikada sendika olmadığı için birçok arkadaşımız işçi haklarından haberdar değil, haberdar olanlar da sendika olmadığından dolayı hakkını aramaya çekinir oldular. Bizler fabrikamıza sendika getirmek istiyoruz ancak önümüzde koca bir patron engeli var, patron aynen şu üslupla “bu fabrikanın sendikası da ağası da, Allah'ıda benim, kimsenin gözünün yaşına bakmam” gibi tehditler savuruyor. Bizler buradan patrona ve sınıfımıza ihanet eden işbirlikçilerine sesleniyoruz, tehditlerinize rağmen bir gün bu fabrikaya ya sendika girecek ya girecek başka yolu yok!

Bursa Elsi'den bir işçi

Sendika biziz!

Tuzla’da Valfsan fabrikasında çalışıyorum. Valfsan’daki son durum şu: Kötü yemekler yüzünden gece vardiyası iş bıraktı. Bunun sonucunda patron fabrikaya polis çağırdı. İş bırakan vardiyadan savunmalar istendi. Demek ki, bu ülkede işçiye kötü, rezil, kokan yemek vermenin bir karşılığı yok. Aksine buna ses çıkaranların karşısına polis çıkarılıyor. Bizim işçiler olarak çıkardığımız sonuç bu.

İş bırakmadan sonra baskılar artmış durumda. Fabrikamızda örgütlü olan Birleşik Metal sendikası. İş bırakma da Birleşik Metal temsilcisi arkadaşımızla birlikte gerçekleşti. Ancak bundan sonra temsilci arkadaşımız yönetimin baskısıyla istifa ettirildi. 11 tane yeni arkadaşımız da işten çıkarıldı. Valfsan işçileri olarak ders çıkarmalıyız. Sendikanın fabrika içinde örgütlü olması, toplu sözleşme yapması, işçilerin bilinçli ve örgütlü olduğu anlamına gelmez. Şimdi, daha birlik olup, daha fazla bilinçlenip, sendikal örgütlülüğümüze sahip çıkmalı, sendika bizim diyebilmeliyiz.

Tuzla Valfsan’dan bir işçi

İşçi düşmanlığına hayır!

Merhaba, ben Antalya’da bir metal fabrikasında çalışıyorum. Malumunuz üzere önümüzde referandum süreci var. Haliyle çalıştığım fabrikada da işçilerin arasındaki ana gündem de referandum. Her molada, daha doğrusu her fırsatta “Evet”, “Hayır” tartışmaları yapılıyor. Tartışmalar diktatörlük, şeriat, güçlü Türkiye gibi başlıklar etrafında dönüyor çoğunlukla. Ancak kimse hakikatin farkında değil. Eğer sandıktan “Evet” oyu çıkarsa biz işçileri kötü günler beklediği doğrudur. Fakat bunun sebebi Erdoğan’ın tek adamlık hevesinden ziyade onun ve partisinin işçi düşmanlığı. Bu yönlerini OHAL sürecinde iyice gün yüzüne çıkardılar. OHAL’de işçilerin bütün haklarına saldırıyorlar. Geçtiğimiz haftalarda Birleşik Metal-İş sendikasının, işveren sendikası EMİS’e bağlı fabrikalarda aldığı grev kararını yasaklaması bunun en açık örneğidir. Tabi greve çıkan işçiler hükümete en güzel cevabı verdiler ve grevden geri dönmediler. Böylece patronlar geri adım atmak zorunda kaldı. Grev kazandı! Aslında bu örnek bütün işçilere ders olmalı. İşçi düşmanlarına “Hayır!” demeliyiz. Sandıktan “Evet” oyu dahi çıksa her şey bitti gibi düşünüp geri çekilmemeliyiz. Haklarımızı almalarına izin vermemek için mücadeleye devam etmeliyiz. Ben inanıyorum, o gün geldiğinde bu sefer daha kalabalık bir şekilde yine işçiler haklarına sahip çıkacaktır.

Mensubu olmaktan gurur duyduğum işçi sınıfının bütün fertlerine selamlar...

 

Antalya’dan bir metal işçisi

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Şubat 2017 tarihli 88. sayısında yayınlanmıştır.