Levent Dölek'in soruşturmasında sanık sandalyesine AKP iktidarı ve İstanbul Üniversitesi rektörlüğü oturdu

İstanbul Üniversitesi Eğitim-Sen Baş Temsilcisi ve gazetemiz yazarlarından Levent Dölek, 10 Ekim katliamının ardından gerçekleştirilen grev ve boykot eylemleri ile ilgili hakkında açılan soruşturmayla ilişkin savunmasını yaptı. Eğitim-Sen'in çağrısıyla çok sayıda öğretim elemanı, üniversite çalışanı ve öğrenci Levent Dölek'e destek vermek için soruşturma yerinin önünde toplandı.

Levent Dölek, soruşturmadan çıktığında alkışlarla ve "rektör soruştur hepimizi soruştur" sloganlarıyla karşılandı. Destek için toplananlara bir konuşma yapan Dölek, soruşturma vesilesiyle üniversitedeki özgürlükler mücadelesini savunduğunu belirttikten sonra savunmasını okudu. Öğrencilere boykot çağrısı yapmakla suçlanan Levent Dölek savunmasında şu ifadelere yer verdi: "Sendika temsilcisi olarak grev çağrısı yapmam söz konusudur ki bu hem bir kamu çalışanı olarak demokratik hakkımdır hem de Baş Temsilcilik sıfatım dolayısıyla görevimdir. Ayrıca her ne kadar öğrencilere bir boykot çağrısı yapmamış olsam da bu, boykot eylemini desteklemediğimden değil bu çağrının öğrencilerin kendileri tarafından yapılmış olmasındandır. Böyle bir katliamın ardından öğrencilerin boykot düzenleyerek gösterdikleri tepki son derece meşru ve haklı bir tepkidir. Özellikle henüz birkaç ay önce İstanbul Üniversitesi öğrencileri Büşra Mete ve Polen Ünlü ile bu sene LYS sınavını geçerek İstanbul Üniversitesi’ni kazanan Ece Dinç ve Okan Pirinç öğrencilerimizin Suruç’ta benzer bir terör saldırısında katledildikleri hatırlanırsa, öğrencilerimizin duyarlı tepkisinin anlayışla karşılanması ve haklılığının teslim edilmesi gerektiği açıktır."

Levent Dölek: "Konuşmamda kullandığım ifadeleri sonuna kadar savunuyorum"

Savunmasını yaparken, İstanbul Üniversitesi'nin seçilmemiş rektörü Mahmut Ak idaresinin temel hak ve özgürlüklerle, sendikal çalışmaları baskı altına almaya çalışan tutumunu eleştiren Dölek "Bu tür baskıları hoş görmemiz ve bu baskılar karşısında boyun eğmemiz düşünülemez.Nitekim bu çerçevede ekte dökümü yapılan konuşmamda kullandığım ifadeleri sonuna kadar savunuyorum" dedi.

Levent Dölek, savunmasında 10 Ekim katliamında devletin sorumluluğunu da gündeme getirdi ve şunları söyledi: "Patlatılan bombaların ardından bizzat devletin güvenlik güçleri tarafından son nefesini vermekte olan yaralılarımızın üzerine atılan gaz bombalarını unutmuş değiliz. Ardından tüm Türkiye’de sendika ve meslek örgütlerimiz tarafından düzenlenen toplantı ve gösterilere yapılan polis saldırılarını unutmuş değiliz. Saldırıyı yapan teröristlerin aranan kişiler olduğunu, aileleri tarafından dahi ihbar edildikleri halde serbestçe miting alanına gelip katliamı yaptığı, anayasal güvence altındaki temel haklarımızın ve sendikal özgürlüklerimizin her gün ayaklar altına alındığı, her gün sendikacıların ve gazetecilerin tutuklandığı ülkemizde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun canlı bombalarla ilgili olarak: “Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız” dediğini de unutmuş değiliz. Tüm bu gerçekler zihinlerimize mıh gibi çakılı kaldığı sürece de tabii ki unutmayacağız; tabii ki direneceğiz; tabii ki hesap soracağız. Bu doğrultuda kullanacağımız araç ve yöntemler de emekçilerin meşru mücadele yöntemleri olacaktır. Bu yöntemlerin başında da toplantı ve gösteri yürüyüşleri ve tabii ki grev ve iş bırakma eylemleri gelmektedir."

Levent Dölek savunmasını şu cümlelerle bitirdi: "Üniversiteler, özgürlüklerin savunulduğu, topluma da özgürlüklerin genişletilmesi yönünde yol gösteren ve hizmet eden kurumlar olmalıdır. Bu anlamda üniversiteler tabii ki haksızlıkların, hukuksuzlukların, insanlığa karşı işlenen suçların hesabının sorulmasında da öne çıkacaktır. Özellikle de İstanbul Üniversitesi, bu anlamda geçmişten bugüne taşıdığı mücadeleci ve özgürlükçü geleneğe sahip çıkmalıdır. Bizim yaptığımız ve bundan sonra da yapacağımız budur."

Raşit Tükel: "Bizlerin de soruşturulmasını talep ediyoruz"

Levent Dölek'in savunmasını okumasının ardından İstanbul Üniversitesi'nin büyük oy farklıyla seçildiği halde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmayan Rektörü Prof. Dr. Raşit Tükel söz aldı. İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi adına konuşan Profesör Raşit Tükel, tüm eylemleri birlikte gerçekleştirdiklerini ve altına imza attıkları bu eylemler için kendilerinin de soruşturulması gerektiğini söyledi. Raşit Tükel, sürekli baskı uygulanan, polis saldırılarının yaşandığı bir üniversitenin üniversite olarak adlandırılamayacağını söyledi ve tüm baskılara rağmen asla yılmayacaklarını vurguladı.

Eğitim-Sen Ankara 5 No.lu Üniversiteler Şubesi'nden destek mesajı

Raşit Tükel'in konuşmasının ardından Eğitim-Sen Ankara 5 No.lu Üniversiteler Şubesi'nin gönderdiği destek mesajı okundu. "İstanbul Üniversitesi İşyeri Temsilcimiz Levent Dölek’in Yanındayız! İfade ve Örgütlenme Özgürlüğüne, Greve ve Boykota Sahip Çıkıyoruz!" başlıklı mesajda bu soruşturmanın 10 Ekim katliamının ardından sendikaların grev kararını hayata geçiren emekçilere bir gözdağı verme girişimi olduğu vurgulanarak şu sözlere yer verildi: "İstanbul Üniversitesi’nin seçilmemiş Rektörü ve yönetimine çağrımız Levent Dölek ve öğrencilere açılmış bulunan soruşturmaları derhal geri çekmesidir. Grevimiz de öğrencilerin gerçekleştirdikleri boykot da Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin olaydaki sorumluluğu nedeniyle meşrudur. İfade ve örgütlenme özgürlüğümüzün ayaklar altına alınmasına izin vermeyeceğiz."

Mustafa Görkem Doğan: "Bombalardan korkmayanlar soruşturmalardan hiç korkmazlar"

Eğitim-Sen 6 No.lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Mustafa Görkem Doğan da bir konuşma yaparak, üniversiteyi ve ülkeyi yönetenlerin aynı zihniyeti temsil ettiğini ve bu zihniyetin acılarımızı paylaşmamakta ısrar ettiği gibi baskı, soruşturma ve tutuklamalarla 10 Ekim saldırısını devam ettirdiğini vurguladı. Mustafa Görkem Doğan, soruşturmalardan yılmayacaklarını ifade ederek "Boşuna uğraşıyorlar arkadaşlar, biz susmayız. Eğer hiç bir arkadaşımız soruşturmalardan korkup bu işleri bırakacak olsaydı zaten burada bu kadar insan olmazdı. Bombalardan korkmayanlar soruşturmalardan hiç korkmazlar" dedi.

"Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganlarıyla açıklamalar sona erdi. Levent Dölek'in soruşturması, dayanışma ruhu ve örgütlülük bilinciyle AKP iktidarının ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün icraatlarının sorgulandığı ve soruşturulduğu bir ortama dönüştürüldü.