Siyonizm ile “normalleşmeye” karşı BDS Türkiye’den eylemler

BDS Türkiye (eski adıyla Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi) 25 Aralık 2015 Cuma günü İstanbul ve Ankara’da düzenlediği eylemlerle AKP Hükümeti’nin gayri meşru İsrail Devleti ile ilişkileri normalleştireceği iddiasına tepki gösterdi ve hükümete “İsrail ile oturduğunuz masadan kalkın!” çağrısında bulundu.

 

Basına sızan haberlerden, Türkiye hükümetinin Siyonist İsrail Devleti ile ilişkilerini önümüzdeki süreçte “normalleştirebileceğinin” anlaşılması, Siyonist Devlet'in çalmaya çalıştığı, Filistinlilere ait doğalgazın Avrupa ülkelerine satılmasında AKP Hükümeti’nin ve Zorlu, Çalık vb. sermaye gruplarının görev almaya talip olduklarının ortaya çıkması, AKP başkan yardımcısı Ömer Çelik’in İsrail Devleti’nin Türkiye’nin dostu olduğunu açıklamasının ardından, BDS Türkiye tarafından Ankara ve İstanbul’da birer basın açıklaması düzenlendi.

İlk açıklama, öğle saatlerinde Ankara’da Dışişleri Bakanlığı önünde yapıldı. Bakanlık önünde saat 14:00’de toplanan kitle burada basın açıklamasını okudu. Ardından akşam 19:00’da İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamalarda Türkiye Hükümeti’ne gayri meşru İsrail Devleti ile oturduğu masadan kalkması ve bu işgalci oluşumla herhangi bir normalleşme olmayacağını deklare etmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca BDS Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bu konunun takipçisi olacağı da deklare edildi.

BDS Türkiye tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde:

“Bir haftadan beri Türkiye hükümeti temsilcileri ile gayri meşru İsrail devletinin temsilcileri arasında, bir normalleşme sürecini getirecek görüşmelerin yapıldığı, bu doğrultuda bir ön anlaşmaya varıldığı ve nihai anlaşmaya doğru yol alındığı yönünde haberler okuyoruz. Her iki tarafın ve her iki ülke basınının teyit ettiği bu haberlere göre yakın zamanda Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler onarılacak, Türkiye Tel Aviv’den doğalgaz satın alacak ve İsrail’in elini rahatlatacak pek çok adım atılacak.

Bu anlaşma ve getirdikleri, hiçbir bakımdan kabul edilmesi mümkün olmayan, vahim bir durumu ifade ediyor. Her şeyden önce, Mavi Marmara katliamından sonra derecesi düşürülen diplomatik ilişkilerin onarılması için ileri sürülen üç şart, yani özür, tazminat ve Gazze ablukasının kaldırılması, zaten işgal rejimiyle normalleşme sağlamaya yetecek, işgal rejimini meşru görmeye olanak verecek şartlar değildi. Gelinen noktada ise bu üç şart bile yerine getirilmeden normalleşme yoluna girilmiş gibi görünüyor. Türkiye’yi yönetenler, hamisi olduklarını iddia ettikleri ve sekiz yılı aşkın zamandır insanlık dışı abluka koşullarında yaşayan, 2014 yazındaki korkunç saldırıların yaralarını hâlâ saramamış olan Gazze halkına bu durumu acaba nasıl izah edecektir? Gazze ablukasının kaldırılması, Filistinli direniş örgütlerinin mücadelesinin yanı sıra, ancak uluslararası basınç ve yaptırımlar yoluyla mümkün olabilecekken, Türkiye yöneticilerinin buna olanak veren bir zeminden vazgeçmesinin ve bu şekilde kendi sönden de dönmesinin izahı var mıdır? Erdoğan bu anlaşmanın bütün bölge için faydalı olacağını” söylese de, Gazze halkı için ortaya çıkacak sonuçlar bellidir.

İkinci olarak bu anlaşma, içeriği itibariyle tepeden tırnağa İsrail lehinedir. 31 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşen Mavi Marmara katliamı, Siyonist rejim tarafından bütün halklara karşı işlenmiş bir suç olduğu halde ve Siyonist komutanlara açılan davalar her şeyden önce şehitlerin ailelerinin bir hesap sorma aracı olduğu halde, nasıl olur da, halklara sormak bir yana, ailelere bile sormadan bu davaların kapatılması gündeme getirilebilir? Taslak anlaşmayla birlikte ayrıca, Türkiye’de yaşayan ve mücadele içinde bulunan bazı Filistinlilerin sınırdışı edilmeleri de öngörüyor. Salih el-Aruri’nin halihazırda Türkiye’yi terk ettiği haberleri dolaşıyor. Bu adımlar belki de, Filistin davasına omuz veren Türkiyeli kişi ve kurumlara yönelik baskı uygulanmasına kadar giden bir sürecin başlangıcı olacaktır. Nitekim yeni Mossad başkanı, dünya çapındaki İsrail karşıtı güçlerin ezilmesi sözünü vererek bu niyeti ortaya koymuştur ve öngörülen anlaşma buna zemin sağlamaktadır.

Üçüncü olarak, bu anlaşmanın gerekçesinin varsayılan doğalgaz krizine çözüm bulma olması, başlı başına bir vehameti ifade ediyor. One minute” sürecinde iptal edilmeyen serbest ticaret anlaşmaları sayesinde zaten Türkiye-İsrail ikili ticaret hacmi yıllık 6 milyar dolar seviyesine kadar ulaşmıştı. Tel Avivden doğalgaz alınması ise Siyonist oluşuma güçlü bir beslenme kanalı açacağı gibi, aynı zamanda Filistin halkına karşı işlenen bir suça da ortak olmak anlamına gelmektedir. Zira “İsrail gazı” denilen şey aslında Filistinlilerin gazıdır. İşgalci İsrail, on yıllardan beri Filistin halkının doğalgazını ve diğer doğal kaynaklarını sistematik olarak yağmalamaktadır. Eğer bu anlaşmaya imza atılırsa biz Türkiye vatandaşları, faturalarımızı yatırırken Filistin gazı için o gazı çalan hırsız İsrail’e para ödeyeceğiz. Soruyoruz: Filistin’e böyle mi dost olunur?

Türkiye’yi yönetenler, vahim bir yanlışa yönelmiştir. Bunun izahı yoktur. Katillerle, işgalcilerle müzakere de, anlaşma da, normalleşme de olmaz.

BDS Türkiye (Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi) olarak bu yöndeki çabaları protesto ediyor, hükümete Siyonistlerle oturduğunuz masadan kalkın, katillerle normalleşme olmaz!” diyoruz. Siyonist oluşumla askeri, siyasi, ekonomik, diplomatik, akademik, kültürel alanlardaki ilişkilerin kesilmesi ve topyekün boykot yönelimimizin arkasında duruyoruz. İçinden geçtiğimiz günlerdeki somut taleplerimiz şunlardır:

            •          Filistin halkının katili Siyonist oluşum ile yapılan tüm görüşmeler sona erdirilsin,

            •          Gayrimeşru İsrail devleti ile herhangi bir normalleşmenin” olmayacağı deklare edilsin,

            •          Türkiye Devleti’nin Filistin halkına ait olan doğalgaz kaynaklarının satışında, satın alımında veya transferinde bir rol almayacağı açıkça deklare edilsin,

            •          Filistinliler değil Siyonist temsilciler sınırdışı edilsin,

            •          Mavi Marmara davası iki ülke arasında pazarlık konusu olmaktan çıkarılsın.

BDS Türkiye (Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi)”