ODTÜ’de direniş nöbeti başladı

2014 yılında üç gün süren ve ODTÜ tarihinde yaşanan en büyük grevlerden biri olan promosyon grevinin ve ardından yükselen emekçi örgütlenmelerinin önüne geçmek için ODTÜ yönetimi sendikacıları cezalandırmaya devam ediyor. Tayyip Erdoğan’ın ikinci sıradan atadığı rektör ve yönetiminin açtığı soruşturmalar sebebiyle yoldaşımız Araştırma Görevlisi Mert Kükrer hakkında devlet memurluğundan ihraç, üç sendika üyesi için de kınama cezası isteniyor. Bir diğer sendika üyesine ise kademe ilerlemesini durdurma cezası verildi. Bunun yanında Eğitim-Sen temsilcisi bir asistanı darp eden, işten attıran öğretim üyelerine rektörlük sahip çıkmaya devam ediyor.

Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi yaşanan hukuksuzluklar ve sendikal baskılara karşı direniş nöbetine başladı. Direniş nöbeti üç ana talep içeriyor: birincisi, açılan soruşturmaların ve cezaların geri çekilmesi, ikincisi ODTÜ’de sendikal faaliyeti ve örgütlenme hakkını engellemeye yönelik baskıların son bulması ve üçüncüsü ise ODTÜ’de yaşanan ve sistematik hale gelen mobbing ve hak ihlallerinin önüne geçmek için somut ve kurumsal önlemler alınması.

Direniş nöbetinin ilk günü, bu üç talebin acilen yerine getirilmesi için sürecin takipçisi olma iradesiyle direniş alanında toplanan ODTÜ ve diğer üniversitelerden, İstanbul’dan Eğitim-Sen’li bilim ve eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrenci toplulukları ve işçilerin katılımlarıyla başladı. ODTÜ öğrencilerinin ve çalışanlarının yoğun olarak yaşadığı 100. Yıl mahallesi sakinlerinin de katılımı direniş alanını güçlendirdi. Kazanana kadar direniş nöbetine devam edeceğini belirten Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi “Sendikamız Eğitim-Sen, bu saldırıyı ODTÜ’nün on yıllara dayanan demokrasi ve mücadele kültüründen de beslenerek püskürtecek güç, azim ve olgunluğa sahiptir. Üyelerimizi, sendikamızı, yasal haklarımızı, üniversitemizi koruyacağız!” diyor.

OHAL’e rağmen gün boyu direniş alanını boş bırakmayan emekçiler, işten atmalarla ve soruşturmalarla sinmeyeceklerini söylüyor ve rektörlüğün OHAL fırsatçılığından acilen vazgeçmesini söyleyerek, ODTÜ emekçilerinin işten atılmalarının ODTÜ’ye hiçbir şey kazandırmayacağını ekliyor. “Kısa bir süre sonra zamanaşımına girecek olan bu soruşturmaların, büyük bir gayretkeşlikle yeniden canlandırılması ve bir üyemiz hakkında meslekten çıkarma cezası talep edecek kadar ileri götürülmesi büyük bir siyasi akılsızlıktır. Amaç Eğitim-Sen emekçilerine ceza vererek ‘yüksek mevkilere’ sempatik görünmekse, yönetim siyasal iktidara karşı böyle bir tavrın olumlu netice vermeyeceğini kısa sürede öğrenecektir. Eğer amaç, fırsat bu fırsat diyerek ODTÜ’de sendikamız üyelerini hizaya getirmekse, üniversite yönetimi bu amacına da ulaşmayacağını görecektir!” diyen Eğitim-Sen’liler  cezalandırılan ve işten atılmakla tehdit edilen sendika üyelerine kesilen faturanın sadece beş kişiye kesilmediğini söylüyor.

Faturayı Eğitim-Sen’in 100 bini aşkın üyesine, hakkını arayan kadrolu işçilere, sendikal mücadeleye yeni yeni katılan yüzlerce taşeron işçiye, geleceksizliğe mahkum edilen öğrencilere, ODTÜ yol eylemlerine, Gezi direnişine ve Soma boykotuna katılan binlere, ODTÜ’nün kesilen ağaçlarına, ODTÜ tarihini yazan kitaplara kesmeye çalışıyorlar. Ancak ne ODTÜ emekçileri ne de öğrencileri buna izin verecek.