Koç Üniversitesi’nde işten çıkarmalara ve hak gasplarına karşı güçlü eylem

Bundan tam iki yıl önce, 2 Nisan 2013’te Koç Üniversitesi’nde yönetimin taşeron şirket bünyesinde çalışan işçileri işten çıkarma girişimine karşı güçlü bir direniş başladı. İşçilerin, (öğretim görevlisi, okutman ve asistanlardan oluşan) eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin el ele vererek sürdürdüğü güçlü direniş zafer kazandı ve işçiler işe geri alındı. Bu direnişin somut ürünlerinden biri olan Taşeron İzleme Kurulu, işçilerin sorunları hakkında güçlü bir duyarlılığın ve sınıf dayanışmasının kampüste bugüne kadar sürdürülmesini sağladı. 

Üniversite yönetimi, son aylarda emekçilerin tümüne karşı yeni bir saldırı başlattı. Şeffaf olmayan performans kriterleri bahane edilerek üniversiteye yıllarını veren bazı öğretim üyelerine sözleşmelerinin yenilenmeyeceği bildirildi. Bu karar, akademisyenlerin iş güvencesini fiilen ortadan kaldırmayı hedefliyor. Yönetim, eğitim yükünün önemli bir bölümünü sırtlayan okutmanların maaşlarını bir oldubittiye getirerek düşürmeye yelteniyor. Asistanlara hem sigortasız çalışma dayatılıyor hem de onların yol ve yemek ödenekleri kesiliyor. İki yıl önceki başarılı direniş sayesinde işe geri alınan taşeron işçileri ise son dönemde sessiz sedasız, birer ikişer işten atılıyor. Geri kalan işçilerin iş yükü giderek artıyor. Kısacası, Koç Üniversitesi’ndeki tüm emekçiler iş güvencelerine ve sosyal haklarına yönelik yeni bir saldırı ile karşı karşıya. Ayrıca, üniversite yönetimi öğrencilerin kayıt ücretlerini sürekli biçimde artırıyor. Bu uygulama, kısmi burslu öğrencileri ve ailelerini ciddi bir maddi yükün altına sokuyor. Akademik kadronun sayısının azaltılması nedeniyle pek çok dersin öğrenci sayısı artıyor. Öğrenciler kalabalık sınıflarda derse girmek zorunda kalıyor. Son aylarda öğretim görevlileri, okutmanlar ve asistanlar üniversite yönetimine ayrı ayrı toplu dilekçeler vererek sorunlarını dile getirdiler ve yönetimden bu sorunların çözülmesi için kendileri ile diyalog kurmasını talep ettiler. Bu talepler bugüne kadar görmezden gelindi.      

Üniversiteyi azgın bir sömürünün hâkim olduğu bir şirkete çevirmeyi hedefleyen ve son dönemde giderek yoğunlaşan bu sınıf saldırısını püskürtmek için birleşen üniversite emekçileri ve öğrenciler, muzaffer direnişin ikinci yıldönümünde coşkulu ve güçlü bir eylem gerçekleştirdiler. Yaklaşık 400 kişilik kitle, “Yaşasın 2 Nisan direnişimiz”, “Yaşasın işçi-öğrenci dayanışması”, “Köle değil asistanız”, “Müşteri değil öğrenciyiz”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Direne direne kazanacağız”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganlarını atarak Spor Salonu’ndan üniversitenin giriş kapısına kadar yürüyüş yaptı. Yürüyüşün ardından yapılan (ve tam metnini aşağıda yayımladığımız) basın açıklamasında emekçilerin ve öğrencilerin üniversite yönetiminden somut talepleri ortaya kondu. Basın açıklamasının ardından, aralarında Eğitim Sen 6 Nolu Şube, Vakıf Üniversiteleri Emekçi Dayanışma Ağı, HDP, Halkevleri, İDP, Köz vb. kurumların ve örgütlerin temsilcileri de destek konuşmaları yaptılar. Bir süre önce yine Koç Holding tarafından sendikalaştıkları için işten atılan Divan Turizm işçileri de eyleme katılarak anlamlı bir sınıf dayanışması örneği verdiler. Devrimci İşçi Partisi adına söz alan Levent Dölek yoldaşımız, emekçilerin ve öğrencilerin olmadığı bir üniversitenin (dış görünüşü ne kadar güzel olursa olsun) ruhsuz taş binalardan ibaret olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, üniversitelerin de ülkenin de bir anonim şirket gibi yönetilmesine karşı çıktığımızı vurguladı. Özel mülkiyet altındaki tüm işletmelerin yanı sıra Koç Üniversitesi gibi özel üniversiteleri de kamulaştırma hedefimizi ortaya koydu. Çekilen halayların ardından eylem sona erdi.      

Basın açıklaması metni:

BASINA ve KAMUOYUNA;

Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri bugün 2 Nisan direnişimizin yıldönümünü kutluyoruz. Aradan geçen iki yılda dayanışmamızı büyüttük, güçlendirdik. Ama yaşadığımız sorunlar ve maruz kaldığımız haksızlıklar da bu süre içinde çoğaldı, büyüdü.

Koç Üniversitesi yönetimi birçok öğretim üyesinin sözleşmesinin performans kriterlerine dayanarak yenilenmeyeceğini duyurdu. Ancak, söz konusu kriterleri açıklamadı. Hocalarımız şeffaf olmayan, tepeden inme kararlarla işten çıkarılıyor.

Koç Üniversitesi yönetimi, okutmanların üzerinde baskı kuruyor. Üniversitenin ders yükünün büyük kısmını üstlenen okutmanlarımıza hem statülerini hem de maaşlarını değiştiren sözleşmeler dayatılıyor.

Koç Üniversitesi yönetimi yüksek lisans ve doktora öğrencilerini sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan eğitimlerine devam ederken, diğer yandan da tanımsız akademik ve idari işler yapmakla yükümlü tutulan asistanların son birkaç yıldır maaşlarında artış yapılmıyor. Yüksek lisans öğrencilerine verilen maaşların ise tamamen ortadan kaldırılması planlanıyor. Daha önceden verilen yol ödeneği kesilirken, yüksek lisans öğrencileri ise hem yol hem de yemek ödeneğinden mahrum bırakılıyor.

Koç Üniversitesi iki yıl önce rektörün altına imzasını attığı Taşeron İzleme Kurulu’nu tanımamakta ısrar ediyor. İşten atılmalar devam ediyor. Yeni işçi istihdam edilmediği için işçi başına düşen iş yükü artıyor.

Bütün bu sorunlar en çok Koç Üniversitesi öğrencilerini etkiliyor. Öğretim üyelerinin, okutmanların ve asistanların içinde bulunduğu güvencesiz çalışma ortamı üniversitede verilen eğitimin niteliğini etkiliyor. Sınıflar her dönem biraz daha kalabalıklaşıyor ve öğrenciler istedikleri derslere kayıt olmakta güçlük çekiyorlar. İşçi sayısının sürekli azalması kampüste verilen temizlik hizmetlerini kesintiye uğratıyor. Yurtların barınma kapasitesi koşullar dikkate alınmadan sürekli artırılıyor. Eğitim, yurt, yemek ve ulaşım ücretleri katlanarak artıyor.

Bu sorunlarımızla ilgili üniversite yönetimine defalarca sunduğumuz toplu dilekçelere ciddi bir yanıt verilmiyor, yaşadığımız sorunlar görmezden geliniyor.

Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri olarak diyoruz ki: sizin tepeden inme kararlarınız varsa bizim de gittikçe büyüyen ve güçlenen bir dayanışmamız var. Koç Üniversitesi şirket değil, kamu hizmeti veren bir eğitim kurumudur. Bütün kararlar buna uygun olarak alınmalıdır. Bu temelde, üniversite yönetimini taleplerimizi yerine getirmeye davet ediyoruz.

Tüm üniversite çalışanlarına iş güvencesi sağlansın.

Akademik personelin maaş dahil olmak üzere kazanılmış haklarının gasp edilmesine son verilsin.

Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine sigortalı ve güvenceli çalışma hakkı verilsin.

Taşeron işçilerinin işten çıkarılmasına son verilsin. Daha fazla sayıda işçi istihdam edilsin. İşçilerin iş yükü ağırlaştırılmasın.

Taşeron İzleme Kurulu üniversite yönetimi tarafından resmen tanınsın.

Üniversitemizdeki karar alma süreçleri, tüm bileşenlerin katılımıyla şeffaf ve demokratik bir hale getirilsin.

Sorunlarımız ortak, çözümümüz tek: Üniversite şirket gibi yönetilemez.

Türkiye’deki diğer vakıf üniversitelerinde de benzer sorunların yaşandığını biliyoruz. Sorunlarımız ortak, mücadelemiz ortak, ilk dersimiz dayanışma!

Üniversitelerinde demokratik seçim mücadelesi veren tüm İstanbul Üniversitesi öğrencilerine selam olsun!

Bizle benzer sorunlar yaşayan, mücadeleyi Toronto, Londra ve Amsterdam’da sürdüren arkadaşlarımızın da desteğini aldık. Onlara da selam olsun!

Hocalarımızı işten çıkartamazsınız!

Okutmanlarımızın çalışma koşullarını ağırlaştıramazsınız!

Asistanlarımızı sigortasız çalıştıramazsınız!

İşçi arkadaşlarımızı işten çıkartamazsınız!

KOÇ ÜNİVERSİTESİ BİLEŞENLERİ