İstanbul'da Gerçek Gazetesi okur toplantısı yapıldı

Gerçek gazetesinin artık gelenekselleşmiş hale gelen okur kahvaltısı 22 Şubat Pazar günü sınıf devrimcileri ve dostlarıyla beraber Devrimci İşçi Partisi’nin Okmeydanı bürosunda gerçekleştirildi. Saat 11.00’da başlayan kahvaltının ardından gazete sunumundan önce emekçi bir kadın yoldaş, gündemde büyük yankı uyandıran Özgecan cinayetinde cisimleşen kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlere değinen bir konuşma yaptı. Konuşmasında Özgecan cinayetinin tek başına ele alınmaması gerektiğini Özgecan’dan önce de bir çok kadının şiddete, tacize, tecavüze uğradığını, cinayetlere kurban gittiğini özellikle son 12 yıl boyunca bu vakaların oranlarının %1400 arttığını ve bunun sorumlusunun da kadınlara karşı yaklaşımı sebebiyle AKP hükümeti olduğunu ancak sadece bununla yetinmemekle beraber esasen erkek egemenliğini yücelten ve besleyen erkek egemen kapitalist sistem olduğuna değinerek kadınların bu sorunların çözümü etrafında örgütlenmeleri gerektiğini ifade etti. Gazete sunumuna geçildiğinde ise geçtiğimiz ayın en önemli olaylarından birine değinilerek başladı; metal grevi! Türkiye işçi sınıfının en önemli bölüklerinden birinin greve çıkacak kesiminin mücadelesinden korkan hükümetin grevi 2. gününde yasaklamasına vurgu yapılarak hükümetin işçi sınıfının gözünde patronların hükümeti olduğu, MESS hükümeti olduğuna dikkat çekildi. Grev boyunca Devrimci İşçi Partisi militanlarının Metal İşçisinin Sesi faaliyetiyle grevin sesi olmaya çalıştığını ve bunda büyük oranda başarılı olduğuna değinildi. Diğer bir yandan gerek gazetenin “Öncü İşçi” ekiyle gerek de aydan aya genişleyen fabrikalardan haberler bölümüyle gazetenin git gide daha fazla işçi gazetesi olma yolunda da kayda değer bir aşama kaydettiği belirtildi. Yazılan yazılarla gerek Türkiye sınıf mücadelelerinin tarihinden gerek de güncel yaşananlardan hareketle grev yasaklarına karşı izlenmesi gereken politik hat işlendi. Gazetenin gençlik bölümünde yer alan yazılarla öğrenci gençliğin mücadelelerine değinilirken kadın bölümünde ise hükümetin kadın programı “kadının yeri evi, işi annelik” olarak ifade edildi ve köşede yer alan bir mektupla emekçi bir kadının yakınında yaşanan kadın cinayeti ele alındı. Ölümünün 50. yıldönümünde gazetemizin sayfalarında yerini alan Malcolm X’in hayatının son aşamasında izlediği siyasi perspektifiyle günü geldiğinde ayağa kalkacak olan siyahi gençliğe ve proletere yön göstereceğine değinilerekten son olarak Syriza zaferiyle AB yanlısı burjuva partilerini yenilgiye uğratan Yunan işçi sınıfının zaferine değinildi. Devrimci İşçi Partisi’nin kardeş örgütü olan ve DEYK’in Yunanistan seksiyonu olan EEK’in (Devrimci İşçi Partisi) politikası kısaca ifade edilerek mücadelenin bitmediğini, devam ettiği vurgulandı. Gazete sunumu ardından alınan sözlerle, katkılarla renklenen toplantıda tartışma yasaklanan metal grevinden hareketle sınıf mücadelelerinin durumuna, iç güvenlik paketine, yaklaşan seçimlere ve Özgecan cinayetine odaklandı. Bir yoldaş aldığı sözle hükümetin zaten çıkarttığı yasaklama kararıyla MESS’in, dolayısıyla patronların yanında olduğu ortada iken güya grevin yasaklanmasına karşı olan beyanlarda bulunan CHP temsilcilerinin de ne kadar ikiyüzlü olduğunu ortaya koydu. Parti teşkilatlarında, meclis kürsülerindeki temsilcilerinin arasında alabildiğine patronların olduğunu ve son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ziyarete gelen MESS heyetiyle beraber verdikleri dosthane pozun CHP’nin de bir patron partisi olduğunu, burjuvazinin yanında yer aldığını ortaya koydu. Yaklaşan seçimlerde de CHP ile işbirliği yapma eğiliminde olan sosyalistlerin ne kadar yanlış yolda olduğu, burjuvaziyle işbirliği peşinde olduğu ortaya koyuldu. Yapılması gerekenin CHP’den koparak işçi sınıfı politikası temelinde HDP ve BHH’nin seçime birlikte girmesi ve tüm sosyalistlerin de buna destek vermesi gerektiği ifade edildi. Diğer yandan işçi sınıfı çalışmalarının daha da arttırılması gerektiği, işçi sınıfı içerisinde uzun süreli sabırlı ve militan bir çalışmayla uyuyan devin ayağa kaldırılması gerektiği ifade edildi. İç güvenlik paketinin de sokakların mücadeleyi yükseltmesinden hükümetin oldukça korktuğunu ve bunu gerektiğinde kanla dahi bastırmak istediğini açıkça ifade ettiğinden, sokaklarda olası bir hareketlenmeye işçi sınıfının örgütlü gücünün katılması ihtimalinin de sürekli yasaklarla önünün kesildiğinden bahsedildi. Söz alan İTÜ’lü bir kadın yoldaş öğrencilerin yaşadığı problemlerin de aslında Özgecan’ın yaşadıklarıyla paralel olduğunu ve aynı korkuyu kendilerinin de hissettiğini, Özgecan’ın katillerinin davalarının olacağı adliyeleri mücadele alanlarına çevirerek alacakları en ağır cezayı almalarının sağlanması gerektiğini, alanları boş bırakmamaları gerektiğini ve diğer bir yandan özellikle de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınları günü yaklaşırken o günün anlamının doğrultusunda kadınların mücadeleyi yükseltmesi ve sorunlarının çözümü etrafında örgütlenmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Alınan sözlerin ardından toplantı sona erdi.