Haklarında soruşturma açılan akademisyenler: Söylediklerimizi ısrarla çok daha kararlı bir biçimde söylemeye devam etmemiz gerekiyor

 

Ankara Üniversitesi’nde 9 Ekim’de Rektör Erkan İbiş’in daveti ile Cebeci Kampüsü’ne saldıran polis, çok sayıda öğrenciyi ve polisin okulda terör estirmesini engellemeye çalışan Eğitim Sen üyesi akademisyenleri darp ederek gözaltına almıştı. Bunun ardından şimdi de altı araştırma görevlisi hakkında Vali’nin talimatı ile Rektörlük soruşturmalar başlatmış durumda. Gerçek Gazetesi olarak konuyla ilgili Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi Yürütme Kurulu üyesi Aysun Gezen ile yaptığımız röportajı okurlarımıza sunuyoruz. Aysun Gezen aynı zamanda gözaltına alınıp hakkında soruşturma açılan akademisyenlerden biri.

GERÇEK: Ankara Üniversitesi’nde açılan soruşturmalar ne ile ilgili, suçlamalar neler, bununla ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?

AYSUN GEZEN: Altısı araştırma görevlisi olmak üzere yedi kişiye soruşturma geldi. Bunlardan altısı daha önce 9 Ekim’de yapılan protestolarda kampus içine polisin saldırmasıyla gözaltına alınan kişilerdi. Cumhurbaşkanına hakaret, terör örgütlerine destek, devletin milletin birliğini bütünlüğünü bölmek, buna yönelik yapılan eylemlere destek vermek, teşvik edici açıklamalarda bulunmak gibi suçlamalarla ve Twitter üzerinden yaptığımız paylaşımlar, yazdığımız iddia edilen paylaşımlarla ilgili bir soruşturma daha geldi. 9 Ekim’de okulumuzun önünde gerçekleştirilen oturma eylemine yapılan polis saldırısında öğrencilerimizin gözaltına alınmasını ve okulun içerisindeki kargaşayı önlemeye yönelik müdahalelerimiz sonucu gözaltına alındık. Birçok arkadaşımız da birbirini gözaltından kurtarabilmek için yaptığı hamleler sonucu gözaltına alındı. Bunlara ilişkin bir soruşturma geldi, soruşturmanın gerekçesi “yol kapatmak ve polise saldıran grup içinde yer almak”. Fakat iddialar tamamen yalan üzerine kurulu çünkü her birimiz iş yerimizden gözaltına alındık ve eyleme katılımımız da söz konusu değildi. İkinci soruşturma ise Twitter üzerinden yapıldığı iddia edilen paylaşımların tek tek dosyaya taşınması, yaklaşık 80 sayfalık bir dosya oluşturulması sonucu geldi.

GERÇEK: Peki polisin okula girmesi nasıl gerçekleşti? Yine basına yansıyan “rektörün daveti” söz konusuydu. Bunu kısaca anlatabilir misiniz?

AYSUN GEZEN: Rektörün, öğrendiğimiz kadarıyla, bütün binalarda arama yapmaya izin verecek derecede geniş bir izni söz konusu ve iznin verildiği saatle polislerin girmesi arasında çok kısa bir zaman var çünkü bu basında uzun bir süre “bu polise verilen rutin bir yazıdır” diye savunuldu, rektörlük de bunu böyle savundu. Fakat bu hem eski rutin yazılarla örtüşmüyor hem de yazının saatine ve aciliyetine baktığımızda, bizzat polisin isteğiyle acilen, apar topar verilmiş bir izin söz konusu. Dolayısıyla rutin bir yazı değil onu görmüş olduk. İki kapıdan ve Hukuk Fakültesi yan girişindeki garajlı kapıdan ki oranın kumandası herkeste yok, haberli bir şekilde gelmişler. Bir tek dekanların haberi yokmuş bu durumdan. Fakülte dekanları böyle bir izinden haberdar değildi, polis okuldan çekilene kadar en azından.

GERÇEK: Peki soruşturma süreci şu anda ne durumda?

AYSUN GEZEN: Soruşturmalarla ilgili ifademizi 30 Haziran’da verdik ve savunma yapamadığımızı belirttik. Savunma yapmadık değil kesinlikle, savunma yapamadık çünkü bize ulaştırılan dosyada hangi tivitin hangi suçu teşkil ettiği ve hangi yönetmelik maddesi uyarınca suç olduğu, hiçbir şey açık bir şekilde belirtilmemişti. İfademizi verdiğimiz gün de bu tarafımıza açık bir şekilde iletilemedi, dolayısıyla bu şekilde bizim savunma hakkımız engellenmiş oldu. Sonuç bekliyoruz, birkaç ihtimal var; ceza vermeden kapatabilirler, ceza vererek kapatabilirler ya da neyin hangi suçu teşkil ettiğini açıkça düzenleyen bir şekilde bizi yeniden ifadeye çağırabilirler. Beklemedeyiz.

GERÇEK: Gerek gözaltı gerek soruşturma sürecinde ne gibi destekler buldunuz? Ya da tersten sorarsak, rektörlüğün valilik emriyle soruşturma açması nasıl tepkiler aldı size göre?

AYSUN GEZEN: Gözaltına alındığımız dönemde de zaten özellikle Siyasal Bilgiler Fakültesi hızlı bir şekilde akademik kurulunu topladı ve oldukça kapsamlı sert bir metin kaleme aldı bizi destekleyen. Rektörün yazılı iznine de çok sert tepki verildi. Bunun aynı zamanda üniversite özerkliğini de ezdirmek olduğunu söyleyen, bunu kınayan, rektörü istifaya davet eden çeşitli açıklamalar oldu. Hem Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Şube bu konuda çok iyi arkamızda durdu hem de Siyasal Bilgiler Fakültesi Akademik Kurulu karar aldı. Soruşturma sürecinde de aynı şekilde, bu sefer İLEF de katıldı bu kitleye. Bu da bize güven veriyor.

GERÇEK: Eğitim Sen’in desteğinden bahsettiniz, konuyla ilgili Genel Merkez bir açıklama yayınlamıştı. Bu açıklamada soruşturmaların “kara bir leke olarak tarihe geçecek nitelikte” olduğu belirtiliyor. Hakikaten siyasi anlamı nedir bu soruşturmaların? Bir olaydan, onunla ilgili rutin bir soruşturmadan ibaret görülebilir mi?

AYSUN GEZEN: Tabii ki görülemez. Bunun birkaç boyutu var. Bir tanesi buranın işleyişine dair. Kampüse polisi yerleştirmek için bir adım olarak görülebilir. Sonuçta polis istediği gibi girip çıkamıyor, diğer birçok okulda olduğu gibi buraya. Arada hocalar var, sendika var. Bu mekanizmaları ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu aynı zamanda buraya verilen bir gözdağı. Üniversitenin yönetiminin tamamen polisin, valiliğin inisiyatifine göre şekillendiğini görüyoruz. Soruşturmaların açılma yürütülme biçimi, bu ülkedeki hukuksuzluğun, hukukun askıya alınmasının bir uzantısı olarak görülebilir. Olağanüstü halin sıradanlaşmasının üniversitelere de taştığının, üniversitelerde özgür bilimsel, eleştirel düşünce vs. her şeyin engellenmeye çalışıldığının çok açık bir göstergesi. Türkiye’de ki siyasi konjonktür ile de çok yakından ilgili. Bugün geldiğimiz noktada, geçtiğimiz hafta Eğitim Sen Genel Merkezi’ne düzenlenen baskın, Kürt siyasi hareketine düzenlenen operasyonlardan ayrı görülemez çünkü burası zaten çok uzun bir süredir yandaş medya tarafından hedef gösteriliyordu. Hocamızın sınavında sorduğu soru bile soruşturma konusu edilebiliyor. Özgürlük ortamının elimizden alınmasının istenmesi de söz konusu. Kürt siyasi hareketine yönelik operasyonların geldiği noktayla okula yönelik böyle bir teröre destek nedeniyle açılan soruşturmalar aslında birbirini tamamlıyor ve bu soruşturmalar daha anlamlı kılınıyor bence şu an ki konjonktür ile birlikte.

GERÇEK:  Üniversitelerde ki benzer baskılar ile ilgili ne söylemek istersiniz?

AYSUN GEZEN: Bu olay özelinde Ankara Üniversitesi’nin kendine özgü bir durumu var ama dediğimiz gibi bu aslında çok kapsamlı bir saldırı. Aynı durum ODTÜ’de yaşandı. İki emekçi arkadaşımız atılmak istendi, bu aynı zamanda sendikaların aktif, etkili çalıştığı yerlerde bir saldırı da var ki bu sadece Ankara ile sınırlı değil. Daha küçük yerlerdeki üniversiteleri tahayyül etmek bile zaten çok zor. Orada Eğitim Senli olmak başlı başına kendisi soruşturulacak bir şey haline gelmiş durumda. Söylediklerimizi söylemekten vazgeçerek bu iş olmayacak. Söylediklerimizi ısrarla, çok daha kararlı bir biçimde söylemeye devam etmemiz gerekiyor. Ancak direnerek, ancak mücadele ederek kurtulabiliriz. Gerek sendikalar, gerek siyasi partiler, gerek sivil toplum kuruluşları hem savaşa hayır demek için hem de emek gücü üzerindeki bu baskıları bertaraf etmek için direnmeye ve hep birlikte hareket etmeye mecburuz.