Rojava’dan Rakka’ya uzanan yol

Çoğunluğunu Kürt güçlerinin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri (DSG), Amerikan askerlerinin danışmanlığı ve hava desteğiyle Rakka’nın kuzeyine operasyon yapıyor. Bu yetmedi, son günlerde bir de güya Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan Mınbiç’te de operasyona başladılar. Sala benzeyen hareketli köprülerle Fırat’ı geçmeye yöneldiler. DAİŞ’e karşı kurulan bu birleşik cephede Amerikan askerleriyle YPG arasındaki ilişkiyi iki taraf da saklamıyor. Rojava’nın savunulması adına bölgeye güç ve kaynak aktaran Türkiyeli devrimci örgütlerin operasyona ne derece katıldıklarını ise bilemiyoruz. YPG ile ABD arasındaki askeri ittifakın bir gereği olarak Rakka operasyonu öncesi son hazırlıkları konuşmak için ABD Merkez Kuvvetler Komutanı, Kobani’ye gelerek Kürt güçlerini ziyaret etti. Bu ziyaret şu zamana kadar Rojava’ya yapılan en üst düzeydeki askeri ziyaretti. Komutan ardından Ankara’ya uçarak NATO müttefiki TSK’yı ziyaret etti. Sonuç şu: Rakka operasyonunda ana güç DSG/YPG, Türkiye yedek oyuncu.

Esas siz ikiyüzlüsünüz!

Tayyip Erdoğan’ın ABD askerlerinin YPG arması taşıması üzerine “ikiyüzlü” demesi hafızalarda. Erdoğan, Rakka’yı bombalayan uçakların Adana’dan kalktığını bir kenara bırakıyor. Operasyonda kenarda oturduğunu itiraf etmektense, kendine puan topluyor. Her kim ikiyüzlülük arıyorsa, önce kendi ikiyüzlülüğüne baksın. Hükümetin operasyon aleyhine YPG arması taşıyan ABD askerleri için çıkardığı tantanadan ibarettir. Türkiye de işin içindedir, sadece yedek oyuncu olmayı hazmedememektedir.

Erdoğan ve AKP aynı zamanda operasyonun Rusya ve Suriye Ordusu yönünü hesaba katıyor. Er ya da geç çemberin Rakka için daralacağını herkes biliyor. Suriye Ordusu geçtiğimiz ay, Deyr-Zor ve Rakka’ya operasyon hazırlığı içinde olduğunu bildirmişti. Şimdi, ABD destekli Rakka operasyonunun, Suriye ve Rusya güçlerinin alanını daraltmak için yapıldığını, operasyonda hedeflenenin DAİŞ mevzilerini temizlemekle birlikte Suriye-Rusya güçlerini baskı altına almak olduğu söylenebilir. Hükümetin hesaplarından biri de budur.

YPG-ABD

Ancak bizim üzerinde durmamız ve lafı dolaştırmadan ifade etmemiz gereken, YPG ile emperyalizm arasındaki ilişkidir. Türkiye solunun, hem yıllar önce Kürt hareketine iltihak etmesinden hem de emperyalizm tahlilini sulandırmasından dolayı bu irdelemede kısır kalması normaldir. Bu yüzden Kürt ve Ortadoğu emekçi halkları ile emperyalizm arasındaki çelişkiyi pratik ve somut gündemler üzerinden ele almaktan kaçınıyorlar. Açıkça hem Kürt güçlerinin hem de ABD’nin ortaya koyduğu askeri ilişkinin siyasi boyutlarını ele almayı, bunun tüm Ortadoğu ölçeğine etkilerini ifade etmeyi bir kenara bırakıyorlar. İlkeler, doğru ve zorunlu olduğu ifade edilen taktiklere heba edilmektedir. Gerçek gazetesi sayfalarında bu ilişkinin sadece Kürt halkının değil, bütün Ortadoğu halklarının aleyhine olacağı çokça ifade edildi. Bu sayfalarda, Kuzey’de ABD’nin onayıyla Kürt halkına karşı geliştirilen savaş konsepti defalarca vurgulandı. Şimdi YPG ile ABD arasındaki ilişki, ileri bir biçimde askeri olarak ortaya konmaktadır.

Rakka operasyonunda, basına yansıyan bilgilere göre 250 ABD askeri, DSG’yle birlikte operasyonun bir parçasıdır. Burada önemli olan, sahadaki Amerikan askerlerinin sayısı değil, neredeyse emperyalizmin kara gücü olarak hareket eden bir ordunun var olmasıdır.

ABD’ye yüklenen misyon, emperyalizmin kara gücü olmak pahasına verilen karşılıklar, Rojava bölgesi için gelecek vaad edemez. ABD’ye dayanan, uyum içinde olan, ona referans veren hiçbir çizgi Ortadoğu’daki krizden çıkış yolunu bulamaz. Ortadoğu’da tüm askeri alanların özü siyasidir, siyasi olan her şey birleşiktir. YPG ile ABD arasında gelişen askeri-siyasi ittifak, Arap halkını tekfirciliğe itecek, Erdoğan’a politik manevra imkânları tesis edecektir.


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Haziran 2016 tarihli 80. sayısında yayınlanmıştır.