Kamp bitti, enternasyonalist mücadele büyüyerek devam ediyor!

Devrimci İşçi Partisi’nin düzenlediği Uluslararası Rosa Luxemburg Eğitim Kampı 5. gününün sabahında gerçekleştirilen kapanış oturumu ile tamamlandı. Oturumda yoldaşlar kamp hakkında görüş ve düşüncelerini paylaştıktan sonra kapanış konuşması Sungur Savran tarafından yapıldı.

Bu yıl beşincisi düzenlenen kampımız, bir işçi enternasyonalizmi şöleniydi. Arjantin’den (PO),Yunanistan’dan (EEK), İtalya’dan (PCL), Ukrayna’dan (Akıntıya Karşı) kampa katılan yoldaşlar bizlere emeğin ortak dili olduğunu bir kez daha gösterdi. Oturumda görüşlerini bildirmek için söz alan Çorlu’dan yoldaşımız sözlerine “Çorlu’da günde 2 saat uykuyla fedakârca çalışan kadın yoldaşlarımıza selam olsun” sözleriyle başladı. Konuşmasının devamında “DEYK’in bütün militanlarının gerekirse gözünü kırpmadan aynı fedakârlığı gösterebileceğini, bu doğrultuda dünyanın bütün fabrikalarına kızıl bayrak dikip devrimi hep beraber selamlayacağımızı” dile getirdi. Oturumun devamında söz alan Düzce’den bir başka yoldaşın “parti sosyalizme karşı olan fikirlerimi değiştirdi. Bana işçilerin din, dil, ırk farkı gözetmeden tek bir bayrak altında toplanabileceğini gösterdi. Bilmeliyiz ki, bizim en büyük düşmanlarımızdan biri de umutsuzluktur. Bizim saflarımızda umutsuzluğa yer yok. Bizim kazanacağımıza inancımız tamdır” sözleri katılımcılar tarafından büyük alkış aldı.

Oturumun devamında uluslararası örgütümüz DEYK’ten kampımıza katılan yoldaşlar söz aldı. İlk sözü Yunanistan’dan gelen EEK’li yoldaş aldı: ”Devrimci İşçi Partisi’nin bu kadar aktif olması sadece Türkiye için değil tüm dünya için umut vericidir”. Sonraki sözü Arjantin’den gelen PO’lu yoldaşımız aldı ve Dünya’nın her yerinde çeşitli grevlere, Türkiye ve Yunanistan’daki isyana değinerek dünya partisini oluşturmanın tam zamanı olduğunu söyledi.  İtalya’dan gelen PCL’li yoldaşımız söz alarak kampın enternasyonalizmin önemini bir kez daha gösterdiğini söyleyerek, DİP’in kampının ders olarak öğretilmesi gerektiğini dile getirdi. Yabancı katılımcılardan Kıbrıslı Aziz Şah Rosa Luxemburg’un kendisine ana olduğunu, bu yüzden enternasyonalizmi yaşatmak istediğini belirtti. Ukraynalı yoldaşımız DİP’in kampının örnek olduğunu ifade etti.

Katılımcılardan sözü alan bir başkası ise Gezi ile başlayan halk isyanı sonrası burjuvazinin tutsak ettiği yoldaşımız Mustafa Cihan Yılmaz oldu. Sözlerine tutsaklık süreci boyunca kendisini ve partimizi yalnız bırakmayan DEYK’e partimiz adına teşekkür ederek başladı. Yoldaşımız sözlerine şöyle son verdi: ”Tutsaklığım süresince kendi ülkelerinin Türkiye konsoloslukları önünde basın açıklaması yapan Arjantinli, İtalyan yoldaşlarımız, bizim için Yunanistan’da Toma’nın üzerine yürüyen yoldaşlarım, bana birkez daha öğretti: iyi ki devrimciyim, iyi ki Devrimci İşçi Partili’yim, iyi ki DEYK’liyim!”

Kampımızın son konuşmasını yapan Sungur Savran ise konuşmasına teşekkürlerle başladı. Öncelikle kampımıza uluslararası örgütümüz DEYK’ten katılan yoldaşlara, daha sonra kamp görevlilerine ve kamp alanında bizden yardımlarını esirgemeyen işletme çalışanlarına teşekkür etti. Savran konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sene Rosa Luxemburg’u tartışarak bir kadın önderimizi andık. Herkes bilsin ki kadın yoldaşlarımızın ardından yürümek bizim için onurdur. Bizim kadınlarımız onları, yani Bülent Arınç gibilerini alt edecek. Geçen sene kampımızda işçi havzalarına gireceğimizi söyledik, işçi havzalarına girdik. Bu partinin güçleniyor oluşunu gösterir. DEYK olarak da gelişiyoruz. Bu sene devrimci Akdeniz havzasına hitap eden RedMed sitesinde birçok dile çevrilen bildiriler yayınlandı, yayınlanıyor. Bunun yanında, DEYK’in sesi Avrupa işçi sınıfı tarafından da işitiliyor. Bu gösteriyor ki Avrupa emperyalizminin kalbine kadar gireceğiz. Avrupa’da da, tüm Dünya‘da da örgütleneceğiz. Dördüncü Enternasyonal’in yeniden kuruluşu için DEYK bayrağı altında mücadele edeceğiz.”

Sungur Savran’ın konuşması ardından Enternasyonal marşı yumruklar havada hep bir ağızdan söylendi.

Tüm dünyanın işçi sınıfına söz veriyoruz, mücadelemizi dünya devrimine ulaşana kadar sürekli devrim dinamikleri içerisinde sürdüreceğiz.

Yaşasın sosyalist dünya devrimi!

Yaşasın Dördüncü Enternasyonal!