IV. Enternasyonal’in 75. Yılı Yaz Kampı: Yazın, mücadelenin ve yoldaşlığın sıcaklığıyla sonbahara!

Devrimci İşçi Partisi tarafından düzenlenen ve IV. Enternasyonal’in 75. kuruluş yılına adanan yaz kampı 28 Ağustos – 1 Eylül tarihleri arasında başarıyla gerçekleştirildi. Kampın ana başlığı “Halk isyanından işçi devrimine” olarak belirlenmişti. Kampın katılımcıları, işçilerden, büro çalışanlarından, kamu emekçilerinden, öğrencilerden oluşurken, kadınların katılımı yüksek, yaş ortalaması ise düşüktü. Aynen Gezi Parkı direnişi ile başlayan halk isyanı gibi.

DİP’in tüm yaz kamplarında olduğu gibi çalışmalar yoğundu. Her gün yaptığımız ana oturumlarda kendiliğinden hareket ve örgüt ilişkisi, büyük halk hareketlerinin yapısal nitelikleri, 21. yüzyıl devrimlerinin ayırıcı özellikleri, Akdeniz devrimci havzasının siyasi dinamikleri ve tabii ki halk isyanı enine boyuna tartışıldı. Bu tartışmalar  Kıbrıs’tan Yeni İnsan – Neos Anthropos ( Devrimci Marksit Fraksiyon) ile IV. Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK-CRFI) üyesi Yunanistan (EEK-Devrimci İşçi Partisi) ve İtalya (PCL-Komünist İşçi Partisi) temsilcilerinin katılımı ve katkılarıyla gerçekleştirildi.

Yunanistan’da faşist Altın Şafak’ın hedef tahtasına koyduğu ve geçtiğimiz yıl kampımızda bizlerle olan ve sadece EEK’in değil enternasyonal mücadelemizin de liderlerinden olan Savas Mihail yoldaşımıza dayanışma duygularımızı ve devrimci selamlarımızı yolladık.

“Halk isyanından işçi devrimine” başlığını taşıyan kampımızda, halk isyanından gelen katılımcılarımızı gelecek mücadelelere hazırlamak ve partinin öncü rolünü pekiştirmek üzere çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. İşçi direnişlerinde nasıl bir tutum sergilemeliyiz, eylemlerde yapılan doğrular ve yanlışlar, ajitasyon ve propagandanın ilkeleri, işyerlerinde sendikal örgütlenmenin sorunları, öğrenci gençliğin örgütlenmesi, atölye çalışmalarında etkin bir katılımla ele aldığımız konulardı.

Ancak DİP’in belirlediği kamp programı eğitim faaliyetlerinin ve tartışmaların sadece bir bölümünü oluşturuyordu. Paolo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi kitabında anlattığı öğretmen ve öğrencinin arasındaki ayrımın kalktığı bir pratik yaşandı kampın her köşesinde. Atölyelerde herkes hem öğrenci hem öğretmendi. Münir Özkul’un Hababam Sınıfı’ndaki unutulmaz repliğindeki gibi, okul dört duvar arasındaki yer değildi, her yerdi. Bazen, kafetaryadaki bir masa bazen denize girilen iskelenin üstü hatta denizin içi siyasi ve teorik tartışmalara mekân oldu.

Aramızda sinema, tiyatro, müzik ve resim alanındaki yetenekler, bu yeteneklerini sergilemekle kalmadılar. Kendini yeteneksiz görenleri, hatta düpedüz yeteneksiz olanlarımızı kolektif bir çalışmanın içerisinde ortak yaratılan eserlerin sanatkârları haline getirdiler.

İşçi sınfı ile gençliğin buluştuğu kampta öğrencilerin işçi direnişleri ve örgütlenme deneyimleri ile ilgili toplantılara gösterdiği ilgi çok anlamlıydı. Kampın halk isyanının içinden gelen genç katılımcıları isyanın en büyük zaafını çoktan bilince çıkartmıştı. 

Yaz kampımızın son gününde Marx aramıza geri döndü. Antalya’dan tiyatrocu Alican arkadaşımız Hasan Hoca’yla birlikte hazırlamış oldukları Howard Zinn’in Marx’ın Dönüşü başlıklı harika oyunu ile ilk günden itibaren bolca kulaklarını çınlattığımız Marx’ı kampımıza getirdi. Komünist Nâzım ise ölümünün 50. yılında hep aramızdaydı. Önce siyasi mücadelesiyle, Stalinist yozlaşmaya uğramış Komintern’e karşı “muhalif TKP”nin başında sınıf devrimciliğini ve sosyalizmi savunan çizgisiyle katıldı kampımıza. Daha sonra düzenlediğimiz Nazım Hikmet gecesinde sayısız dile çevrilerek halkların kalplerini fetheden şiirleriyle...

Halk isyanı DİP’in yaz kampındaydı. Öncelikle isyanın barikatlarında yer almış gençlerle ve o gençlerle gurur duyan ve biz de varız mücadelede diyen annelerle... Daha önceki tüm isyanlarda olduğu gibi, son halk isyanımızda olduğu gibi ve bundan sonra da hep olacağı gibi ön safları kimseye bırakmayacak olan kadınlarla... Sıcak sonbahar olacaksa onu demiri hamur haline getirecek kadar ısıtacak olan işçilerle... Halk isyanının mizahı da kamp gazetesi Hakikat’le bizle birlikteydi. İsyancıların gözlerinden eksik olmayan barikatların ateşi de... Ve arkamızda isyan şehitlerimiz vardı. Abdullah, Mehmet, Ethem, Medeni, Ali İsmail’in resimlerinin altında halk isyanını nasıl işçi devrimine dönüştüreceğimizi tartıştık. Sıcak sonbahara hazırlandık.

Kampımıza halk isyanından geldik, şimdi fabrikalarımıza, kampüslerimize ve mahallelerimize dönüyoruz. Sadece yazın değil mücadelenin ve yoldaşlığın sıcaklığını da sonbahara taşıyoruz!