Erdoğan’ın dış politika manevraları: Rusya ile yakınlaşmaya nasıl bakılmalı?

Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşma 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artarak devam ediyor. Rusya, Dışişleri Bakanı Lavrov’un ağzından 15 Temmuz’da ABD ve NATO’nun sorumluluğunu gündeme getirdi. Erdoğan ve AKP ise darbe girişimi dolayısıyla, düşürülen Rus uçağının tüm suçunu Gülen cemaatinin Hava Kuvvetlerine sızan elemanlarının üzerine ihale etme şansını buldu. Rus uçağını düşüren pilotların tutuklandığına dair haberler ulusal ve uluslararası basına servis edildi.

Ekonomi ve maliye bakanlarının 15 Temmuz öncesinde planlanmış ziyaretleri ertelenmedi. Bu ziyaretlerde ticarette normalleşmenin yanı sıra Rus doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak Türk Akımı ve Akkuyu nükleer santrali gibi stratejik projeler de gündeme geldi. Nihayet Erdoğan, darbe girişiminden sonraki ilk yurtdışı ziyaretini 9 Ağustos’ta Putin’le görüşmek üzere San Petersburg’a yapacak.

Rusya ile yakınlaşma görüntüsünün bir dış siyaset eksenine dönüştüğünü söylemek için henüz erken. Ancak 15 Temmuz gecesi yaşananların Erdoğan’ın sadece içeride değil dışarıda da tam bir yalnızlık içinde olduğunu gösterdiği unutulmamalı. ABD’nin darbe girişimindeki rolü, Darbe girişimi başladığında Rusya’da Lavrov ile görüşme hâlinde olan Kerry’nin, haberi erken saatlerde aldığına dair çıkan söylentiler son derece önemli. CIA ile MİT’in ilişkisi bilinir. Erdoğan’a haber vermeyen MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı’nın CIA ya da Pentogan’la iletişime geçmiş olma ihtimali hiç de az değil. Yalnızlık ABD ve AB ile de sınırlı değil. Arap dünyası da Erdoğan’ı bu olayda büyük ölçüde yalnız bırakmıştır. Tüm bunlar Erdoğan’ı hiç değilse ABD karşısında alternatif bir güce yaslanmaya, pazarlık gücünü arttırmak için Rusya’ya doğru yönelmeye sevk ediyor.

Erdoğan’ın “enişte”sinin Rusya istihbarat örgütü FSB olması ihtimalini gözden kaçırmamalıyız. Darbe haberini Erdoğan’ın MİT’ten ya da Genelkurmaydan alamadığını biliyoruz. Kendisinin “enişte” olarak adlandırdığı kaynağın bir istihbarat örgütü olması çok büyük ihtimaldir. İşte bu yüzden, ortada hiçbir delil olmadığı hâlde, “enişte”nin FSB ya da İran istihbarat örgütü VAJA olup olmadığı sorulmalıdır. Tabii ki bu politika çok riskli. Çünkü Rusya ile ilişkilerin yakınlaşması ticari boyuttan siyasal ve stratejik boyutlara doğru genişlerse bu İran’la da yakınlaşmak anlamına gelir. Rusya ve İran ekseninin Türkiye’nin Suriye’deki politikasıyla taban tabana çelişeceği açık. Türk dış politikasını özellikle Suriye söz konusuysa bu kadar hızlı ve 180 derece çevirmek kolay olmayacaktır. Kaldı ki Erdoğan bu yönelişi fazla ileri götürürse, ABD’ye karşı pazarlık gücünü arttırayım derken ABD’yi ve onunla birlikte Avrupa Birliği’ni tümden karşısına alabilir. Bu da içeride Batıcı-laik burjuvazi ve onun siyasi temsilcileriyle kurmaya çalıştığı milli mutabakat siyasetinin çökmesine, hâlen NATO ordusu olan TSK’nın da bir bütün olarak iktidar karşısında konumlanmasına neden olabilir.

İşçi sınıfının çıkarları açısından baktığımızda Erdoğan’ın ilkesiz manevralara dayanan politikasının hiç de hayırlı sonuçlar doğurmayacağını söyleyebiliriz. ABD emperyalizmi ve NATO ile pazarlık stratejisi kabul edilemez. Türkiye NATO’dan derhal çıkmalı, İncirlik Üssü de kapatılmalıdır. Emperyalizmden net ve kesin bir kopuş politikasına eşlik eden bölgesel işbirlikleri makul ve meşru görülebilir. Ancak Rusya ve İran ekseninin de Ortadoğu açısından bir çözüm sunmadığı bilinmeli. Her iki güç de ABD ve Avrupa emperyalizmi ile ittifak kurmaya hazır burjuva milliyetçisi rejimlere sahiptir. İran kendisi geçen yaz imzalanan nükleer anlaşma temelinde Batı ile hemhal olmayı gündemine almıştır. Bunlara dayanarak yürümeye çalışan halklar her an kendilerini ortada kalmış bulabilirler. Ortadoğu’da emekçi halkların çıkarlarını yansıtan gerçek çözüm, ABD emperyalizminin bölgeden tamamen kovulmasını, Siyonist İsrail’in yıkılmasını içermek ve Ortadoğu Sosyalist Federasyonu’na yönelmek zorundadır. Bunu AKP değil, ancak bir işçi sınıfı iktidarı gerçekleştirebilir.


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2016 tarihli 82. sayısında yayınlanmıştır.