Enternasyonalizm'in kıvılcımıyla yine yaktık kamp ateşimizi!

Enternasyonalizm'in kıvılcımıyla yine yaktık kamp ateşimizi!

Devrimci İşçi Parti'sinin bu yıl Alman devrimci hareketinin kadın önderi ve teorisyeni Rosa Luxemburg'a hasredilen uluslararası Rosa Luxemburg Eğitim Kampı 27 Ağustos çarşamba günü saat 16:00'da yapılan ilk oturumla başladı. Kampımıza uluslararası partimiz DEYK'in (Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluş Koordinasyonu-CRFI) bileşenlerinden PO (Arjantin), EEK (Yunanistan) ve PCL’nin (İtalya) yanı sıra Akıntıya Karşı (Ukrayna) ve Neos Anthropos (Kıbrıs), örgütlerini temsilen yoldaşlarımız da katıldı.

İlk oturumun başkanı yoldaşımız, açılış konuşmasında I. Dünya Savaşı'nın 100. yıldönümünü yaşamakta olduğumuzu ve Ortadoğu'da yaşanmakta olan savaşları vurgulayarak, Rosa Luxemburg'un savaşa dair tespitlerine ve tutumuna değindi. Ardından Ortadoğu'da halen yaşanmakta olan savaşlarda (Rojava, Şengal, Gazze) ve şimdiye dek dünyada ve Türkiye’de devrimci mücadelede yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

“Devrimci Marksizm açısından I. Dünya Savaşı” konulu oturum Atlen Yıldırım'ın “I. Dünya Savaşı ve Bolşeviklerin Tutumu” başlıklı konuşmasıyla başladı. Savaşın nedenlerine ilişkin yüzeysel değerlendirmelerine karşı savaşın ardındaki esas nedenin kapitalist emperyalizmin dünyayı yeniden paylaşması olduğunu vurgulayan yoldaşımız, savaş ve devrimin birbirine çok yakın kavramlar olduğunu, birinin ötekini doğurduğunu belirtti. I. Dünya Savaşı’nda devrimci Marksistlerin kendi burjuvazisinin zaferini savunmak yerine, savaşın kaynağını yani emperyalizmin kendisini hedef aldığını vurguladı. II. Enternasyonal'deki ihanete değinen yoldaşımız, Rosa Luxemburg'un bu ihanetin köklerini erken fark ettiğini, Lenin'in ise savaş başlar başlamaz ihanet ortaya çıktığında III. Enternasyonal'i kurmaya giriştiğini anlattı. Sunumun ardından yapılan soru ve katkı kısmında devrimcilerin haklı ve haksız savaşlar karşısında ayrım yaptığına ve buna göre tutum aldığına değinildi. Uluslararası katılımcılarımız da bu konuda kendi ülkelerinden örnekler vererek katkıda bulundular. Arjantinli yoldaşımız, Arjantin yakınlarında bulunan Malvinas (Falklands) adaları üzerine İngiltere ile Arjantin arasındaki savaşta Arjantin’de iktidarda çok baskıcı bir askeri diktatörlük olduğunu, ama bu iktidara rağmen partilerinin emperyalizme karşı ezilen ülkeyi savunduğunu anlattı.

İkinci konuşma “Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı’na girişi” başlığıyla Kutlu Dane tarafından yapıldı. Dane konuşmasında kapitalizmle karşı karşıya kalan Osmanlı devletinin 19. yüzyıl boyunca buna cevap vermeye çalıştığını, yapılan yenilikleri ve 1908 devrimini anlattı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluşunu ve yapısını anlatan yoldaşımız, bu cemiyetin sermayeyi Türkleştirme ve yayılma politikalarına değindi. İttihat ve Terakki yönetimindeki Osmanlı'nın başta savaşa İngilizlerle girmek istediğini ancak İngilizlerin kabul etmemesiyle Almanya'ya yakınlaştığını ve bunu bölgede güçlenme fırsatı olarak gördüğünü belirtti. Sonuç olarak yoldaşımız Osmanlı'nın zorla savaşa sürüklenmediğini, fayda elde etmek için, müttefiklerinin yani emperyalist paylaşım savaşından pay almak için savaşa girdiğini ve bütün emperyalistler kadar gerici olduğunu vurguladı.

Oturumdan sonra, müzik ve tiyatro atölyeleri kamp sonunda sunacakları performansları için çalışmalarına başladı.

Akşam yemeğinin ardından gençlerin tam katılımıyla “90'lılar sınıf siyasetine” konulu atölye çalışması yapıldı. Atölyede Kavel'den Tekel'e kadar Türkiye işçi sınıfının tarihinde iz bırakmış mücadelelere değinildi. Son olarak Soma katliamının ardından, İTÜ'lü öğrencilerin bu katliama ve taşeron sistemine tepkisi olan İTÜ işgali üzerine konuşuldu.

Kampımızın dolu dolu geçen ilk gününün ardından, kamp katılımcıları daha da yoğun geçecek ikinci gün için çalışmalarını tamamladılar.