Büyükşehir Belediye Kanunu yeniden değişiyor

Büyükşehir Belediye Kanunu’nda yapılacak olan değişiklik, orta ve uzun vadede Erdoğan'ın başkanlık hevesleri ile de uyumlu olacak bir eyalet sistemine geçilmesinin ilk adımı olabilir.

AKP hükümeti, yerel yönetimler alanında önemli bir takım düzenlemelere girişmiş bulunuyor. Aslında, AKP iktidarının ilk yıllarında bu alanda önemli düzenlemeler yapılmış, yerel yönetimlerin sunmakta oldukları kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının önü, bu düzenlemelerle büyük oranda açılmıştı. 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu 2005 yılında, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ise 2004 yılında çıkarılmıştı. Bu kanunlarda özellikle yerel yönetimlerin yerel hizmetlerle ilişkisinin “yapar veya yaptırır” ifadesi ile belirtilmesi, piyasalaşmanın önünü açan düzenlemenin en önemli göstergesi sayılmış ve eleştirilmişti.

 

Şimdi ise hükümet, 13 ilin daha büyükşehir yapılmasını ve nüfusu iki binin altındaki belde belediyelerinin kapatılmasını içeren düzenlemeyi meclisten geçirme telaşında. Bu düzenleme ile beraber, büyükşehir belediyelerinin sınırı, ilin sınırları ile örtüşür hale geliyor. Bu sınırlar içerisindeki köyler mahalle haline geliyor. Büyükşehir belediyesi haline gelen 29 ilde il özel idareleri kaldırılıyor. Bunların yerine Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi adı altında yeni yapılar kuruluyor. Bu yapıların personelinin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı, görevlerinin de yerel hizmetlere yönelik yatırımlara sermaye sağlamak, dolayısıyla bu alanlara özel kesimi çekmek olacağı belirtiliyor.

İl özel idareleri, bulundukları illerde belediye sınırları dışındaki yerleşim birimlerinin ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü idiler. 29 il dışındaki illerde durum yine böyle olacak. Ancak, kanun kapsamına alınan 29 ilde bu organ ortadan kalkacak. Büyükşehir belediyeleri, tüm il sınırlarına hizmet götürmeye çalışacak, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri ise bu alanlarda açılacak ihalelerde parsayı toplayacak müteahhitlerle ilişkileri kuracak. Üstelik valiye bağlı olacak bu organ, doğal olarak (vali, merkezi yönetimin taşradaki temsilcisi olduğundan) merkezi yönetim tarafından doğrudan yönlendirilecek. Bunun önemi ise şu ki, eskiden belediyeler kimin elinde ise ihaleler o partiye yakın olan müteahhitlere veriliyordu, şimdi ise, belediyeler kimde olursa olsun, merkezi olarak yatırımların-ihalelerin yönlendirilmesi mümkün olabilir. Elbette işleyiş tam olarak bunu ortaya çıkarır mı bilinmez. Ancak kanunun arka planında 2023'e (ve hatta hızını alamayarak 2071'e) kadar iktidarı hedefleyen bir hükümetin bazı planlarının bulunduğu anlaşılabilir. Nihayetinde, sadece hangi sermaye grubunun buralardan nemalanacağının belirlenmesi anlamında bir fark oluşacağı açık.

Yeni kanun ile beraber, bu 29 ilde mahalleye çevrilecek olan köylerde yaşayanlar açısından vergi muafiyetleri ve bedava su kullanımı gibi haklarının kaybedilmesi söz konusu olacak. Basında da sıklıkla dile getirilen bir durum, İstanbul gibi kentlerde burjuvazinin, çevredeki orman köylerinin topraklarına rezidanslar yapma hayali de gerçek olacak. Hele bir de köyler kentsel dönüşüm kapsamında olurlarsa, o zaman vay haline köylülerin!

Yeni düzenlemenin bir diğer sonucu, BDP elindeki belediyelerin 40 kadarının, bu düzenleme ile kapatılıyor olması. Elbette bunlar ayrı bir maddeye göre kapatılmıyor, nüfus kriterinden dolayı kapatılıyorlar. Ancak, nüfus kriterinin belirlenmesinde BDP'li belediyelerin sayısının hesaba katılmamış olduğunu düşünmek saflık olacaktır. Zaten yasanın ana amaçlarından birisinin, kente karşı kıra oynayarak Diyarbakır başta olmak üzere BDP'nin belediyelerinin düşürülmesi olduğu görülüyor.

Yine kanunun bir diğer sonucu da, 29 il dışındaki diğer illerdeki belediyelerin kaynaklarının azalması olacak. Çünkü, merkezi idareden alınan belediye paylarının miktarında, sıkı bütçe politikaları yüzünden çok fazla bir yükselme olması beklenemez. Düzeyi aynı kalacak olan bu havuzdan, artık daha fazla büyükşehir belediyesi pay alıyor olacak. Büyükşehir belediyelerine, normal belediyelerden daha fazla kaynak verildiğinden, 29 il dışındaki illerin aldıkları payda bir azalma olacak. Nihayetinde, bu düzenleme açıkça hükümetin yerellere daha doğrudan müdahale edebilmesinin yolunu açacak. Ancak elbette ezilen ve sömürülenlerin değil, sermayenin çıkarları doğrultusunda.

Büyükşehir Belediye Kanunu’nda yapılacak olan değişiklik, orta ve uzun vadede Erdoğan'ın başkanlık hevesleri ile de uyumlu olacak bir proje. Bu kanun değişikliği, başkanlık sistemi ile uyumlu olarak bir eyalet sistemine geçilmesinin ilk adımı olabilir. Elbette burada eyalet sisteminin gerektireceği ademi merkeziyetçilik, yatırım kararlarının doğrudan merkeze tabi kılınması ile çelişiyor görülse de, yetki sınırları il sınırları ile bütünleşen büyükşehir belediyelerinin, daha güçlü yerel örgütler olacakları tahmin edilebilir. Diğer yandan, tarihsel anlamda birer kent olgusu olarak var olmuş belediyelerin birer idari bölümleme haline getirilmeleri sonucunda, anlamını yitireceği de savunulabilir. Görünen o ki, AKP kendi planlarını uygulamak pahasına belediye kavramının da içini boşaltmaya niyetlenmiş bulunuyor.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2012 tarihli 37. sayısında yayınlanmıştır.