Başyazı: Yalanın düzenine HAYIR!

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “HAYIR dediği için gözaltına alınan varsa istifa ederim” dedi. Onlarca örneğini açıkladık, bu sözler söylendikten sonra onlarcası da yaşandı, ses seda yok! Cumhurbaşkanı, "Cumhurbaşkanı'na meclisi feshetme yetkisi verildiğini ispat edin istifa ederim" dedi. İspat, AKP'nin "evet 20 soruda Anayasa" başlıklı broşürünün 15. maddesinde: "Fesih yetkisi yeni sistemde seçimlerin karşılıklı olarak yenilenmesi yoluyla gerçekleşebilecektir. TBMM 3/5 çoğunlukla, Cumhurbaşkanı da dilediği zaman bu yetkiyi tek başına kullanabilir." Başdanışman ve AKP milletvekili Burhan Kuzu'nun "bizim getirdiğimiz sistemde hem başkanın fesih yetkisi hem de meclisin başkanı seçime götürme yetkisi var" diye attığı tivitler kayıtlarda duruyor. Seçimlerin yenilenmesi yetkisinin bizzat AKP'nin resmi belgelerinde ve AKP'nin en yetkili isimleri tarafından fesih yetkisi olarak tanımlandığı ayan beyan ortada. İstifa?

Artık kimse istifa etmelerini beklemiyor. Kendi bilecekleri iş. Ama sözünün arkasında durup istifa etmeyenler artık kimseden sözlerine inanmasını da bekleyemezler.

Anayasa paketi Cumhurbaşkanına oğlunu, kızını, damadını hatta 18 yaşına gelirse torununu yardımcı olarak atama hakkı veriyor. Cumhurbaşkanı hastalanırsa iyileşinceye kadar bu yardımcılar tek elde toplanmış tüm yetkiyi kullanacak. AKP'liler "yetkinin olması kullanılacağı anlamına gelmez" diyor. Erdoğan "ben böyle şey yapmam" diyor. Nasıl inanalım?

Meclisi tamamen etkisizleştirecek ve meclisin yasa yapma yetkisini kararname çıkarma yetkisi olan Cumhurbaşkanına verecek olan bir madde var. Diyorlar ki Cumhurbaşkanı kararnamesi temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, siyasi haklarla ilgili çıkartılamaz. Doğrudur. OHAL'de çıkarılan KHK'lar için de aynı şey geçerli. Ama işçi ve emekçilerin grev hakkını yani en temel haklardan birini yasaklayan kararnameyi daha yeni çıkartmadılar mı? Bu kararnameye dayanarak Akbank grevi yasaklanmadı mı? Cumhurbaşkanı kararnameleri ile meclisin tamamen taca çıkartılmayacağına nasıl inanalım?

Yargı bağımsız olmalı deniyor. Ancak yeni paketle Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun üye sayısı 13 oluyor. Adalet Bakanı ve Müsteşarı dışındaki 4 üye Cumhurbaşkanı tarafından, geri kalan 7 üye de partili Cumhurbaşkanının başında olduğu ve o partinin çoğunluğu oluşturduğu meclis tarafından seçilecek. Böyle bağımsız yargı olur mu? Tarafsızlık yemini ettiği halde meydan meydan dolaşıp HAYIR diyenleri terörist ilan eden, hakaret yağdıran biri yargıya atama yaparken tarafsız davranır mı? Bu yargı kendisini atayanı yargılayabilir mi? Bu yargının adaleti sağlayacağına nasıl inanalım?

Anayasa değişikliği ile getirmek istedikleri istibdad rejimine ne makyaj yaptılarsa tutmadı. Geçen zaman zarfında gerçek tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Güvenecek tek şey kalmıştır. O da emekçi halkın gücüdür. Açlık sınırının altındaki asgari ücretli, kadro vaadiyle kandırılan taşeron işçi, tefecinin eline düşmüş çiftçi, ikinci sınıf insan muamelesi gören kadın, geleceğini göremeyen genç, işçi simsarlarının eline düşmüş işsiz, siftah yapamayan küçük esnaf, atanamayan öğretmen referandum sandığına da sonrasına da ağırlığını koyacak ve istibdada HAYIR diyecektir. Yalanın düzenini kaldıracak, gerçeğin hâkimiyetini kuracaktır. Ve o zaman dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet!

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2017 tarihli 90. sayısında yayınlanmıştır.