Başyazı: Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz

AKP hükümetinin başı Davutoğlu geçtiğimiz ay partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında "taşerona müjde" diye sözlerine başlayıp taşeron işçilerin haklarını daha da geriye götüren ve devleti bizzat taşeron haline getiren projelerinden bahsetti. Konuşurken kendi attığı yalana kendisi de inanıp, yine kendi kendini öyle bir gaza getirdi ki, "biz bir emek partisiyiz, biz bir emekçi partisiyiz" deyiverdi.

Ziya Paşa'nın dediği gibi "âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." İktidarın taşerona kadro dediği şeyin özünde nasıl bir hak gaspı olduğu Maliye Bakanı'nın açıklamalarıyla ortaya çıktı. Gündeme getirdikleri ne memur ne de işçi olan "özel sözleşmeli personel" kadrosu, hileli şekilde taşeron şirketlerde istihdam edilen kamu işçilerinin açtığı davaların hükümete yüklediği milyarlarca liralık tazminat yükünden kurtulmak için yaptığınız bir kurnazlıktan ibaret. AKP'nin emekçi düşmanı politikaları taşeronla sınırlı değil. Seçim kazanmak için 1.300 liralık açlık sınırının altındaki asgari ücreti lütufmuş gibi sundular. Önce asgari geçim indirimini çıkardılar. Sonra işçiyi vergi dilimine soktular. Nihayet iğneden ipliğe zam yaparak işçiye verdiklerini misliyle geri aldılar. Kıdemli ve asgari ücretten yüksek alan işçiler ise düpedüz yoksullaştı. Ama kendine emekçi partisi diyen AKP'nin emekçi düşmanı işleri bunlarla da sınırlı değil. İşte kiralık işçilik ve özel istihdam büroları ile ilgili yasa meclise getirildi. İşçi simsarlığı yasallaşıyor. Esnek çalışma ile sömürünün dizginlerinden boşanması hedefleniyor. Sırada işçi sınıfının son kalesi kıdem tazminatı var.

Lafta emekçi dostu gibi görünüp özde işçi düşmanlığı yapmak kriz dönemlerinin modası belli ki. Davutoğlu gibi Türkiye tekelci sermayesinin önde gelen ismi Ali Koç da "eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir" dediğinde geniş kesimleri şaşırtmıştı. Ali Koç'a olumlu olumsuz pek çok yakıştırma yapıldı. Ama işte yine "âyinesi iştir lafa bakılmaz." Bu sözleri söyleyen Ali Koç'un holdingine bağlı Tofaş'tan ve Ford Otosan'dan işçiler sırf sendikal tercihleri dolayısıyla işten çıkartılmış, yine Koç Holding'e bağlı Arçelik LG fabrikasında sendikal özgürlüklerini kullanmak isteyen işçiler polis marifetiyle fabrikadan çıkartılıp işten atılmıştı. Gerçek sorunun kapitalizm olduğuna şüphe yok. Ancak nasıl laflar ederlerse etsinler kapitalistlerin de en büyük suçlular olduğunun kanıtı Ali Koç ve ailesinin işçi düşmanı işleri ve icraatları.

İşte o Ali Koç geçtiğimiz günlerde AKP iktidarını öve öve bitiremedi: "sanayiciye hiç bir dönemde AKP dönemindeki gibi imkânlar sunulmadı." İşte AKP iktidarının emek sömürücülerinin dostu emekçinin düşmanı olduğunu en yetkili ağızdan kanıtlayan cümleler bunlar.

Laflara değil de işlere bakıldığında tüm gerçekler açıkça ortada. Bir yanda patronlar ve onların iktidarı diğer yanda işçi sınıfı. İşçiler emekçiler bugüne kadar hep laflara baktı. Farklı farklı sermaye partilerine oy verip onları iktidara taşıdı. Ancak siyaset sadece sandıktan ibaret değil. Grevler, direnişler, mücadeleler hangi partiye oy verirse versin işçileri ve emekçileri birleştiriyor. 1 Mayıs da böyle bir birlik ve mücadele günü. 1 Mayıs'ta ve sonrasında işçiler sermayenin ve onun partilerinin laflarını bir kenara bırakıp sınıfını bilmeli ve safa gelmeli. Sandıkta bölünen işçiler ve emekçiler, grevlerde, direnişlerde, mücadele alanlarında birleşmeli, siyaset masasına yumruğunu vurmalıdır.

Dünya bir Panama şirketinden sızan 11 milyon belgede yer alan bilgilerle sarsılıyor: kapitalist şirketler ve onların “devlet adamı” kılığındaki hizmetkârları, dev kazançları ve servetleri üzerinden vergi ödememek ve hırsızlıklarını gizlemek için milyarları, evet yeni parayla milyarları “vergi cenneti” denen ülkelere kaçırıyor. Halkın ihtiyaçları için para gerektiğinde ilk cevap: “kaynak yok”. Çünkü kaynaklar ek çabukluğuyla “cennet”e gitmiş! Türkiye’nin işçisi emekçisi, başka ülkelerdeki kardeşleriyle el ele vermeli, bu düzene son vermeli. Bütün ülkelerin işçileri, süpürün hepsini!

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2016 tarihli 78. sayısında yayınlanmıştır.