Aleviler dikkat! Devlet “Alevi açılımı” yapıyor!

 

Erdoğan’ın her fırsatta andığı (esasen katlettiği!) malûm şarkının nakarat kısmı şöyledir: “Beraber yürüdük biz bu yollarda”. Zatın kendisi genellikle yoksul kitleleri aldatmak için onlara hitaben, onları kastederek tekrarlar bu kısmı, ama biz gerçekten kimlerle “beraber yürüdük”lerini bir hatırlayalım isterseniz. İşçi düşmanı patronlarla, karşı devrimcilerle, anti-komünistlerle, ABD’yle ve emperyalistlerle, İsrail’le ve Siyonistlerle, Kürt düşmanlarıyla, ırkçılarla/faşistlerle, Suudi-Katar sermayesiyle, Pensilvanya müftüsüyle ve cümle gericilerle…Liste uzayıp gider ama bir tanesi daha var ki en az diğerleri kadar önemlidir: Türk-İslam Sentezcileriyle. Evet, Erdoğan ve AKP, burjuvazinin ve onun devleti T.C.’nin vazgeçemediği resmi tezi Türk-İslâm Sentezi ile başından beri beraber yürümektedir.

Erdoğan/AKP ve onların öncülleri olan hocası Erbakan ve şürekâsı. O yüzden başından beri burjuva devletinin ve son olarak 12 Eylül rejiminin sadece işçi, Ermeni, Kürt (Bu arada Rum, Yahudi ve her türlü farklı ulus) düşmanı değil, aynı zamanda Alevi düşmanı çizgisinin şu anda en kararlı ve tutarlı mirasçısı onlardır. O yüzden bütün Alevilere meydan okurcasına 3. köprü için “Yavuz Sultan Selim” ismini düşünebilmektedirler. O yüzden Erdoğan Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından – Redhack sağ olsun, kendilerinin de ihmallerinin bulunduğu kanıtlanmış olan – Reyhanlı katliamında utanmadan “53 Sünni vatandaşımız şehit oldu” diyebilmiştir. O yüzden, henüz geçen sene varlığı dahi Alevileri yok saymak ve laikliğin ihlâli anlamına gelen Diyanet İşleri Başkanlığı’na “televizyon ve radyo açabilme, internet sitelerini denetleyip kapattırabilme, basılı yayınları toplatabilme” gibi sınırsız yetkiler vermiştir. O yüzden Erdoğan, belediye başkanı iken yıkmaya kalkıştığı, ama tepkilerden dolayı vazgeçtiği Karacaahmet cemevi için “ucube”,  “cümbüş evi” diyebilmiştir. O yüzden 2011 Çorum mitinginde Alevilerin katli için verdiği fetvalarla meşhur şeyhülislam Ebussuud için övgüler düzebilmiştir. O yüzden Dersim’de Alevilerin kutsal saydığı Gola Çetu Parkı’nı “mahkeme kararıyla” yıkabilmektedirler.

Ve nihayet o yüzden ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi’nin “eşbaşkanı” Erdoğan Şiilere/Alevilere karşı saldırı planlarında Vahhabi savaşçısı rolüne soyunabilmekte, mezhep savaşı kışkırtıcılığının, psikolojik savaşın her yöntemini deneyebilmekte, El Faruk, El Nusret gibitecavüzcü, katliamcı, ırkçı tarikat çetelerine her türlü yardımı yapabilmektedir. O yüzden, çok kimlikli/dilli/inançlı yapısıyla dünyanın nadir yerlerinden Hatay’ı, Sünni kitlelerle doldurup, oranın demografik yapısını değiştirmek, kültürünü yozlaştırmak için çeşitli operasyonlar yapabilmektedir. Geçerken hatırlatalım; Gezi Parkı eylemlerinde polisin ilk kurbanını (Abdullah Cömert) Hatay’dan seçmesi bile manidardır.

İşte bu ikiyüzlü utanmazlar ne tesadüf seçime 10 ay kala, yeni bir “Alevi Açılımı” yapacakmış!  Neymiş efendim bu açılım: Hacı Bektaş-ı Veli ve Pir Sultan adında üniversite kurulacakmış, İnanç ve Kültür Vakıfları yasası hazırlanacak, cemevleri bu vakıflara bağlı olarak inanç ve kültür merkezi olarak hizmet verecekmiş, devlet bütçesinden cemevlerine yardım yapılacakmış, belediyeler cemevleri için ücretsiz arsa tahsis edecekmiş. Bu arada bu “açılımı” Pensilvanya müftüsü ile Alevi haini İzzetin Doğan destekliyormuş.  Miş miş de muş muş!

“Kürt Açılımı” ile binlerce Kürdü hapse tıkan zihniyetin, bu kez Alevileri “avlama” girişimine en güzel cevap Gezi Serhıldanlarına başından beri en ciddi katılımları yapan Hatay’dan, İstanbul’da Gazi Mahallesi’nden. Adana’da (Akkapı/Mıdık/Havuzlubahçe), Tarsus’ta ve Mersin’de Nusayrilerin (Arap-Aleviler) çoğunlukta olduğu mahallelerden ve Kürdistan’da hemen hemen tek sistematik ve kitlesel katılımın olduğu Dersim’den, Kürt, Arap ya da Türk, bütün Alevi dostlarımızca, yoldaşlarımızca çoktan verilmiştir. “Mesajı” almasını bilene!