AKP: Beyaz sayfa açalım, DİP: Defteri kapatalım

AKP iktidarı içeri ayrı dışarı ayrı konuşuyor. İçeride zaman zaman keskinleşen bir batı karşıtı söylem var. İktidarın temsilcileri, muhatapları ile karşılaştığında ise bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Erdoğan, Zarrab davası öncesinde kulis yapmak için Binali Yıldırım’ı ABD’ye gönderdiğinde de böyle oldu. Binali Yıldırım, ABD Başkan Yardımcı Michael Pence ile görüşmesinde adeta kapıda bekletildi. Pence ile görüşmeyi beklerken New York sokaklarını ve parklarını arşınlayan Binali Yıldırım görüşmeden hiçbir somut sonuç elde edemedi.

Beyaz sayfa diplomasisi

Buna karşılık Pence’in “beyaz sayfa açma” sözü Türkiye tarafında pek teveccüh gördü. Pek bir iyimserlikle karşılandı. Başbakanlıktan yapılan açıklamada bu iyimserlik şöyle ifade edildi: “Taraflar iki ülke arasındaki köklü müttefiklik ilişkilerinin ve stratejik ortaklığın önemini vurgulamışlar ve bu görüşmenin ikili ilişkilerde, iki dost ve müttefik ülke olan Türkiye ve ABD arasında yapıcı diyalog temelinde yeni bir sayfa açması temennisinde bulunmuşlardır.”

Soluğu Siyonistlerin yanında aldılar

Binali Yıldırım’ın Pence’ten sonra soluğu aldığı yer ise ABD’nin Siyonist cemaat liderleri oldu. Türkiye’de kendilerine İsrail karşıtı süsü verenler, Siyonist liderlerle yapılan lobi faaliyeti karşısında yine sus pus oldular.

NATO generali NATO’yu övdü

NATO’nun Norveç’teki tatbikatında Atatürk ve Erdoğan’ın düşman safta gösterilmesiyle patlak veren skandalda da durum farklı olmadı. Önce esip gürlediler. Ardından Amerikan liyakat madalyası sahibi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar çıktı. Kanada’daki toplantısında NATO’yu “tarih boyunca var olmuş en başarılı ve en etkili askeri organizasyon” olarak övdü, sonra da ekledi: “NATO idarecileri, zamanında ve gereğine uygun bir şekilde tepki gösterdi. Kimsenin müttefikliğimizi ve dayanışmamızı baltalamasına izin vermemeliyiz.”

Laf olsun diye NATO’ya veryansın eden, vatandaş karşısında NATO karşıtı pozlarına bürünen iktidar sahipleri yine sus pus…

Bitmeyen Avrupa sevdası

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Almanya’ya “siz bize bir adım gelin biz size koşarız” dedi. Almanya’nın isteğiyle, Avrupa Birliği, Türkiye’ye verilen fonlarda 108 milyon Avro kesintiye gitti. AB ve Gümrük Birliği, tarımı hayvancılığı çökertmiş, köylü kan ağlıyor, AKP iktidarı AB vizyonundan vazgeçmiyor. İktidarın tepkisi AB Bakanı Çelik’in AB’yi vizyonsuzlukla eleştirmesinden ibaret.

Orta yol yok!

AKP’nin vatandaşa söylediği ile emperyalizme karşı aldığı tutumlar bu şekilde birbirine taban tabana zıtlık içinde. Oysa Türkiye’nin gerçek bir anti-emperyalist programa ihtiyacı var. Somut ve net adımlar gerek. NATO’dan ve Gümrük Birliği’nden çıkmayı, İncirlik’i kapatmayı savunmayan bir anti-emperyalizm olamaz. En önemlisi de bu program halkların kardeşliği savunulmadan, ezilen halklar emperyalizme karşı bir mücadele cephesinde birleştirilmeden başarıya ulaşamaz.

Ya AKP’yle çöküşe ya emperyalist zincirleri kırmaya

Bu yüzden bir yanda emperyalizmle ne olursa olsun yeni ve beyaz bir sayfa açmaya çalışan AKP, diğer yanda Türkiye’nin emperyalizmle defterini kapatmayı önüne koyan Devrimci İşçi Partisi var. AKP’nin programı bataklığa ve çöküşe götürüyor. DİP’in programı ise zincirleri kıran halkların hürriyete varan yolunu aydınlatıyor.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2017 tarihli 99. sayısında yayınlanmıştır.