2012’den 2013’e kalan miras: daha fazla mücadele!

2012 yılı, işçi sınıfı ve ezilenler ekseninde mücadele dolu bir yıl olarak kayıtlara geçti. 2011'in son günlerinde katil devletin bombardımanı sonucu 34 Roboskili hayatını kaybetmişti. 2012, bu katliamın hemen ertesinde Kürt halkının kalkışmasıyla başladı. Tarihin en kanlı katliamlarından biriyle başlayan 2012, ODTÜ'den başlayan öğrenci eylemleriyle sona eriyor. İşçi sınıfı cephesinden bütün bir yılı masaya yatıranlar şunu fark edecektir: 2012, dünyayı sarsacak büyük depresyonun hemen arifesinde, emekçilerin ve onun devrimci partisinin kitlesel mücadelelere hazırlık yaptığı bir yıl olmuştur. 2013'e yüklediği miras şimdiden işçi sınıfı ve devrimcilerin omuzlarındadır.

Dünya ekonomik krizi

Türkiye’de ve dünyada sınıf mücadelelerinin arka planında dünya ekonomisinin tarihinde yaşadığı üçüncü büyük depresyon yer alıyor. Kapitalizmin yaşadığı dönemsel krizlerden farklı olarak büyük depresyon sadece ekonomik değil siyasi çalkantılara da neden olmaktadır. Yıl boyunca bir yandan burjuvazi kemer sıkma politikalarıyla, milliyetçilikle ve Yunanistan’da olduğu gibi faşist çetelerle işçi sınıfına saldırırken, Arap dünyasında yükselen devrim ve mücadelenin değişik düzey ve biçimlerde Akdeniz havzasına yayılması burjuvazinin korkusunun yersiz olmadığını kanıtladı.

Arap Devrimi

2011'in ilk aylarında Tunus ve hemen ardından Mısır, büyük bir patlamayla sarsıldı. Milyonlarca Arap yoksulu, Üçüncü Dünya Devriminin başlangıcını ilan ettiler. Arap devrimini “ABD'nin bölgedeki dizaynı” olarak sunanlara cevabı, 2012 yılında sokakları “Halk rejimin yıkılmasını istiyor” sloganlarıyla dolduran kitleler verdi. Devrimin başülkesi Mısır'da, Mübarek'i alaşağı eden devrimci kitleler, Mursi'nin diktatörlüğünün önünü açan anayasa taslağını yırtıp attılar. Tahrir komününü yaratan yüz binler bu sefer, diktatörün karargâhını devrimci bir eylem alanına çevirdiler. Başkanlık sarayının önünde yeni Tahrir'ler yaratan devrimci Mısır halkı, işçi kenti Mahalla'da yönetimi tanımadığını ilan etti. Referanduma sunulan ve Mursi'ye olağanüstü yetkiler veren anayasa, her beş Mısırlı'dan sadece birinin onayını alabildi.

Akdeniz devrimci havzası

Arap devriminin mücadele bayrağı dünya ekonomik krizinin etkisiyle tüm dünyanın emekçi halkları ve gençliği için etkileyici bir örnek olmuştur. Özellikle Akdeniz’in kuzeyinde dünya ekonomik krizinin en yıkıcı şekilde kendisini gösterdiği Yunanistan’da, işsizliğin yüzde 25’e ulaştığı İspanya’da, yine ekonomik çöküşün eşiğindeki İtalya ve Portekiz’de işçi sınıfı ve gençlik 2012 yılını ayakta geçirmiştir. Ekonomik krizin siyasi krizlerle üst üste gelmesi Akdeniz’in kuzeyinde 2013 yılında yeni devrimci sarsıntılar yaratabilir.

Suriye'de kriz

2012'de Türkiye, Suriye devrimini boğmak ve emperyalistlerin güdümüne sokmak adına gerici cephenin liderliğine soyundu. Gerçek gazetesi okuyucularının Sıfırcı Ahmet Paşa diye tanıdığı Ahmet Davutoğlu ve ekibi, Suriye'de bataklığa düştü. Düşünün ki bir ülke, askerini, parasını, siyasetini emperyalistlerin hizmetine sunuyor, ancak emperyalistler izin vermeyince tek adım bile atamıyor. Suriye'de emperyalizm yanlısı muhalif kampın önderliğini, onun jandarmalığını dahi yapamıyor. Meclisten savaş tezkeresi çıkartıyor ama işe yaramıyor. Tüm bunların üstüne, Temmuz ayında Batı Kürdistan'da (Rojava) başlayan dalga AKP hükümetinin Suriye politikasına bir gedik daha açtı. İçeride baş edemediği, katlettiği, köylerini yaktığı, tutukladığı Kürt halkı, teker teker şehirlerde yönetimi ele geçirdi. AKP hükümeti Rojava Kürtlerinin bu hamlesine karşılık ilk önce soğuk bir su içti. Kasımpaşalı ardından buyur etti: “Eyvallah demeyiz.” Ama ok yaydan bir kere fırladı. Rojava Kürtleri, Kuzeyli kardeşlerinin şimdi bir adım önünde, 2012'nin tam ortasında özgürlük ateşini çoktan yaktı.

Vahhabiliğin fedaisi Erdoğan

Egemenler, Arap devrimi yükseldikçe mevzilerini sıklaştırdılar, gardlarını birer birer aldılar. 2012'de Ortadoğu halklarını mezhepçi temelde bölmek ve Arap devrimini kendi yörüngelerine almak amacıyla kanlı tezgâhlar ortaya sundular. ABD ve İsrail'in hizmetinde, Katar-S.Arabistan-Türkiye üçlü çetesi, başta Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu'yu Sünni-Şii ekseninde ikiye bölmeyi planlıyor. Bu kanlı emperyalist oyunun oyun kuruculuğunu ise Erdoğan üsleniyor. “One minute” gazı çabuk söne dursun, Mavi Marmara katliamından sonra öne sürülen taleplerden eser kalmadı. 2012'nin son aylarında, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıya karşı aktif bir tutum alamadı. Satranç tahtasından diskalifiye olan Erdoğan, karizmasını Mursi'den geri alma derdine düştü.

Roboski, açlık grevleri, Kürt sorunu

2012'nin ezilenler cephesinin ayakta duranı mücadeleci Kürt halkı oldu. Roboski'de ortaya konan Sri Lanka modeline karşı Kürt halkı yaşam mücadelesine atılmaya devam etti. Aynı halkın evlatları, daha fazla Kürt ölmesin diye kendi yaşamlarını birer birer ölüme yatırdılar. Açlığı değil, yaşamı hak eden Kürt halkının cezaevlerindeki açlık grevleri, kısmi kazanımlarla sonuçlandı. Aralık ayında AKP, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak istedi. Ama başaramadı. 2012 yılı, Türkiye hâkim sınıflarının Kürt sorununu silahlı yöntemlerle çözme ve Kürt halkının seçilmiş yöneticilerini KCK davası aracılığıyla mapuslara tıkma politikasının uygulandığı bir yıl oldu.

AKP yokuş aşağı

Ekonomik kriz, Türkiye topraklarına doğru yaklaşırken, AKP'nin Genelkurmay'ı hazır değil. Hakan Fidan ve MİT kriziyle başlayan Gülen-Erdoğan çatışması yeni bir boyut kazandı. Abdullah Gül, koltuğundan olmamak adına Erdoğan'ı dinlemeyeceğinin sinyallerini verdi. 2012'de AKP kamuoyunu anayasal hayallerle oyalarken Erdoğan'ın başkanlığını öngören bir tartışma birden patlak verdi. Başkanlık sisteminin iyi ve kötü yanları tartışılırken, demokratik ve sivil anayasa rüyasını gören dekor malzemesi oldu. Gerçek Gazetesi, Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulduğundan itibaren, bunun bir oyalama taktiği olduğunu, asıl meselenin Erdoğan'ın başkan olmasına giden yolda taşları yeniden döşemek olduğunu defalarca vurguladı.

2012'de Türkiye'nin geliştiği ve bölgede lider olduğu haberleri işlendi. Kazın ayı öyle değil! Büyüme hızı yüzde 10'ndan yüzde 3'e geriledi. Yatırımlar azaldı. Bütçe açığı ve cari açık Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamlarında. Avrupa'yı sarsan ekonomik kriz daha Türkiye'ye gelmeden işten atmalar, sıfır zamlı sözleşmeler, hak gaspları gündeme geldi. 2013 daha çetin geçecek, şimdiden hazırlanalım.

Türkiye’de işçi sınıfı mücadeleleri

2012 baharında tüm Türkiye işçi sınıfına umut veren mücadeleler dizisi başladı. Bosch işçileri, 12 Eylül artığı Türk-Metal sendikasından Birleşik Metal'e geçtiler. Binlerce metal işçisi patron yanlısı sendika barikatını yıktılar. Metal'de ikinci perde, Kasım'da açıldı. Arçelik ve Renault işçileri de Bosch'un izinden gittiler.

İzmir'de Savranoğlu, Hugo Boss, Billur Tuz, Ankara'da Togo, Antalya'da taşeron işçileri, Mersin'de liman işçileri ve Soda Sanayii, İstanbul'da Güven Elektrik, Texim, BEDAŞ, Hey Tekstil, THY işçileri direniş çadırlarını kurdular mücadeleye atıldılar. Antep'te binlerce tekstil işçisi greve gitti. İnşaat işçileri yeni yeni 2012'nin sonuna doğru kıpırdandılar. Çorlu'da Daiyang metal işçileri, 40 günü aşkın süredir grevdeler. Yeni yıla direniş çadırında girdiler.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi’nin Ocak 2013 tarihli 39. Sayısında yayınlamıştır.