Savran: AKP’ye oy verenleri kazanmalıyız

8. Karaburun Bilim Kongresi’nin açılış oturumunda yapılan “Gezi İsyanı Sonrasında, 2014 Türkiye’sinde Ezilenlerin İktidarı İçin Dayanışma” başlıklı panele BDP, HDK, ÖDP, EMEP, ESP, Halkevleri, SDP, SYKP sözcülerinin yanı sıra Devrimci İşçi Partisi’ni temsilen partinin genel başkanı Sungur Savran da katıldı.

DİP sözcüsü Sungur Savran, konuşmasına, halk isyanı şehitlerinin yanı sıra Roboski katliamının kurbanlarını ve Paris suikastı şehitlerini de anarak başladı. Savran, seçimlerde alınacak tavra dair, Devrimci İşçi Partisi'nin içinden geldiği geleneğin işçi sınıfı ile ezilenler arasında ittifaktan yana olduğunu, bir Emek ve Özgürlük Cephesi kurulmasını 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren öneren ilk hareket olmanın haklı gururunu yaşadıklarını, Kürt sorununun yanı sıra emekçilerin de sorunlarını ortak programına yazan ve pratiğinde uygulayan bir cephede var olmaya hazır olduklarını, ama son yıllarda kurulan cephelerin bu özelliği katiyen taşımadığını söyledi.

31 Mayıs'ta Gezi Parkı’nda başlayan sürecin, “Gezi direnişi” olarak adlandırılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Savran, yaşanan sürecin, halkın baskılara karşı gösterdiği bir savunma tepkisi olmadığını, aksine devlet güçlerini köşeye sıkıştıran bir isyan olduğunu, beyaz yakalısından kamu çalışanına tekil olarak çok sayıda işçinin eylemlere katıldığını, buna rağmen bir bütün olarak sınıfın kendi talep ve yöntemleriyle bu isyana katılmadığını, bu yüzden bu sürece bir sınıf isyanı denilemeyeceğini, yaşanan süreci halk isyanı olarak adlandırmanın doğru olduğunu vurguladı. Alternatif bir iktidar projesi yaratamayacağı için bu isyanı bir devrim olarak nitelemenin mümkün olmadığının altını çizen Savran, isyanın AKP'yi hiç olmadığı kadar zayıflattığını, Amerika en başta olmak üzere liberalinden cemaatine bütün güçlerin AKP'yle sorun yaşadığını örnekleriyle ortaya koydu.

90'lı yıllardan beri, “devrimler çağı kapanmıştır artık demokrasi çağı yaşanmaktadır” diyenlerin bu tezlerinin önce Latin Amerika’da ve Arap ülkelerinde, şimdi de Türkiye’de çarpıcı biçimde yanlışlandığına işaret etti.

Savran, 15 Haziran’a doğru Taksim Dayanışması’nın ve birçok sosyalist grubun Taksim’den çekilmek yönünde aldıkları kararın yanlış olduğunu, süren ve yeniden alevlenebilecek isyanın gelecekte bu tür hatalarla yok edilebileceğini söyledi. Konuşmacı, şimdilik AKP'ye oy veren kitleleri AKP'ye teslim etmemek gerektiğini, dolayısıyla AKP'nin hizmetkârı olduğu %1'in karşısına % 99'la çıkmak gerektiğini vurguladı. Halk isyanının kol emekçileriyle buluşmasını sağlamak için ilk adımda gençliğin üniversitelerde sıkışmasının önlenmesi gerektiğini, üniversite gençliğinin ve isyanın bütün unsurlarının önünde işçi sınıfını halk isyanına kazanmak gibi devasa bir görev olduğunu dile getirdi.

Nihayet Savran, panele katılan partilere bir de somut enternasyonalist öneri yaptı. Akdeniz havzasında AKP-İhvan-Ennahda arasında kurulmuş olan ittifak ile karşısındaki güçler arasında bir “uluslararası iç savaş” yaşanmakta olduğunu belirtti ve Erdoğan’ın bu iç savaşta lider olmak için çırpındığını hatırlattı. Halk isyanının kazanmasını sağlamanın bir yolunun da AKP'nin karşısına dikilecek bir karşı kutbun örgütlenmesi olduğunu, bu emek kutbunun, bu devrimci ittifakın en büyük müttefikinin de güney Avrupa proletaryası olduğunu söyledi.  

Konuşmanın videosunu seyretmek için: http://www.capul.tv/karaburun-bilim-kongresinden-sungur-savran-04092013-video_5ea2810f3.html.