Beylikdüzü Belediyesi'nin işten attığı işçilerle röportaj yaptık

Beylikdüzü Belediyesi'nde yerel seçimlerden sonra işten çıkarılan işçiler 24 Şubat 2014 tarihinde saat 11:00'de bir basın açıklaması yaparak haksız gerekçelerle işten çıkarıldıklarını ve mücadele edeceklerini duyurdu.Bizler de işçilerin haklı mücadelelerine destek vermek için Gerçek Gazetesi olarak işçilerden Dilek Başaran ve Güven Mümin Altınbay ile röportaj yaptık.

Gerçek: Öncelikle işten çıkarılma süreci nasıl başladı?
Dilek Başaran: Ekrem İmamoğlu seçimi kazandıktan sonra sürekli CHP İlçe Örgütü Gençlik Kollarından sürekli bir baskı başladı. "Hepinizi kovacağız, bizler gelip oturacağız, bizlere söz verildi, bizler çalışacağız" diye bizlere psikolojik bir baskı ile başladı bu süreç.

Gerçek: Belediye Başkanının ilk seçim vaadi Belediye'den işçi çıkarma olmayacağı yönündeydi değil mi?
Dilek Başaran: Sayın İmamoğlu başa geçtiğinde, bizi Kültür Merkezi Çok Amaçlı Salonda toplayıp, kendisinin bizlerin patronu olmadığını, bizlerin büyük bir aile olduğumuzu söyleyerek bir söyleşi yaptı. Hepimizin yüreğine su serpti. "Hiç kimseyi işten çıkartmayacağım, hiç kimse işinden olmayacak, hepinizin gözlerinde bir korku görüyorum, gözlerinizde korku olmasın" dedi. Seçim zamanında da hepimizin cep telefonlarına mesaj göndererek "bana güvenin kimseyi işten çıkartmayacağım dedi.


Gerçek: Hangi birimlerden çıkarma yapılıyor?
Dilek Başaran: Önce büyük bir furya ile Halkla İlişkilerdeki arkadaşlarımız çıkarıldı. Nedensiz ve sebepsiz yere çıkarıldılar. Onlar haklarını aramaya çalıştı, tazminat hakları verilmedi. Mahkeme süreçleri devam ediyor. İkinci furya daha ağır psikolojik bir baskıyla başladı. Her gün herkes bir korkuyla, bugün kim çıkarılacak diye geliyorduk. Bu korkuyu yaşayanlardan biri de benim. Benim de mahkeme sürecim devam ediyor ama benim 8 ay sonra alacağım tazminat ne işime yarayacak?


Gerçek: Siz hangi gerekçe ile işten çıkarıldınız?
Dilek Başaran: Ben 35 yaşındayım ve yalnız yaşıyorum. Geçim sıkıntımı İmamoğlu'na, meclis üyelerine bir bir dile getirmeme rağmen bunların hiçbiri dikkate alınmadı. Deseler ki "ben bunları duymadım bu kadından", ben hepsiyle yüzleşmeye hazırım. "Bu işten başka bir işte çalışma şansım yok, aynı zamanda pazarda çalışıyorum. Ayaklarımın üzerinde durmak zorundayım. Lütfen bunu göz önünde bulundurun" dedim. Bunları defalarca konuştum. Bana "Sen içini ferah tut, biz senin yanındayız" dediler. Bu sözlerden sonra 6 Ocak 2015 tarihinde işten çıkarılma haberimizi yüzünde bir gülümsemeyle yöneticimizden aldık. "Yolumuz buraya kadarmış, yeni ihale sürecinde siz yoksunuz arkadaşlar" dedi. 15 gün önceden tebliğ edilmeden işten çıkarıldık. Karda kışta hiçbir şekilde haber vermeksizin...


Gerçek: İşten çıkarılma gerekçeniz ne idi?
Dilek Başaran: Psikolojik baskı sürecinde hiçbir iş verilmedi. Özellikle gidip kendi yöneticime "benim yapacak işim yok ben burada ne iş yapıyorum" diye sorduğumda, bana pislik dolu depoyu temizlettirdi. Gecesine rahatsızlandım, zabıtadaki arkadaşlarım hastaneye götürdü. Performans düşüklüğünden işten çıkarıldım. İmamoğlu'na sesleniyorum. Sözü pazara kadar değil mezara kadar olsun. Benim canım yandı bir başkasının canı yanmasın. Ben buraya sadece kendi haklarım için değil, bundan sonra çıkarılacak arkadaşlarımın hakları için geliyorum. Ben bu Şubat ayını bitirdim. Pazarda da çalışıyordum. Bir kara bulut gibi neden üzerime geliyor. Hem işimden oldum, şimdi de pazarı yıktılar pazardan oldum.


Gerçek: Kaç kişi işten çıkarıldı bugüne kadar?
Dilek Başaran: Tam sayı bilmiyorum ama kendi müdürlüğümden 17 kişiye yakın kişi işten çıkarıldı. Sebepsiz yere çıkarıldık. Performansınız yok dedi ama benim performansımı görmüş müydü? Hiçbir şekilde iş verilmedi bana. Bunu bütün mesai arkadaşlarıma da sorabilir. Dışlandık biz.


Gerçek: Sendikalaşma var mı belediyede?
Dilek Başaran: Yok bir sendikamız yok ama yeni alınan arkadaşlarda bir gruplaşma var. Özellikle şunu söylüyorlar: "eski arkadaşlara kesinlikle görev vermeyin." Belediyede bir aileden dört kişi çalışıyor. Hak mıdır bu? Beylikdüzü'nde oturmayan vatandaşlar Beylikdüzü Belediyesinde çalışıyor. Hak mıdır bu? Yeni alınan arkadaşların ne kadar ihtiyacı var bilmiyorum. Ama kültür merkezinin otoparkına bir baksınlar. İhtiyacı olan mı yoksa söz verdikleri insanlar mı çalışıyor.


Gerçek: Tazminat verildi mi işten çıkarmalarda?
Dilek Başaran: Değil tazminat, bizi insan yerine koyup bir şey bile söylemediler. Mendili kullanıp atar gibi kullandılar bizi. Yeni alınan personel için "arkadaşlara çalışma şeklimizi öğretin, işi öğretin" denildi, sonra da "size güle güle.." Böyle bir hak hukuk var mıdır? ben kendi idarecime yaşam şartlarımı anlattığımda sadece dinledi ve gülümsedi. Madem insan çıkartıyorsunuz, altında o kadar arabası olan insanları neden alıyorsunuz? İşe alırken ihtiyacı olan insan alınır. Aldığı personellerin hepsi kuliste uyuyor. Arabayla huzur turuna çıkıyorlar. Hep böyle gezmelerdeler. Bana Eylül ayından sonra herhangi bir görev vermedi, sonra da sizin performansınız yok dediler. "Bu arkadaşı işten çıkartıyoruz ama bunu geçim kaynağı nedir? Ne iş yapar? Hayatını nasıl devam ettirir?" Yöneticilik, başkanlık budur, sahiplenmektir. Bunu yapacak, ben bunu istiyorum. 3 yılımı verdim ben belediye'ye. İçim yanıyor..

 

Gerçek: Sizin süreciniz nasıl başladı?
Güven Mümin Altınbay: Benim işten çıkarılma sürecim gerçekten çok komik. Ben Beylikdüzü Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkilerde çalıştım. Açık alanlardaki reklam alanlarıyla ilgileniyordum. Belediyemizin reklama ihtiyacı olduğunu fark ettik ve reklam billboardlarını yapmak istedik. 200 billboardın yarısını seçim öncesi yaptık yarısı seçim sonrasına kaldı. Büyükşehir'in reklam alanlarını da kullanmıştır. Bu yüzden sürekli Büyükşehir Belediyesi'ne izin işlemleri için gidip gelirken evime bir evrak gönderilmiş. Annemden öğrendim işten çıkarıldığımı. Gerekçe olarak da 15 gündür işe gitmemem gösterilmiş. O sırada ben Büyükşehir Belediyesi'nde Beylikdüzü Belediyesinin reklam ihalesi işlerini devam ettiriyordum. Eve gelip evrağı aldım. Belediye Başkan Yardımcımızla görüştüm. "15 gündür işe gelmiyormuşum, benim niye bundan haberim yok?, Madem işe gelmiyorum söylesenize bana bee adam kalk gel işe desenize" dedim. Yani, böyle gülünç sebeplerle burada hiç kimseyi mağdur edemezler. O oturduğu koltuk, mağdur ettiği insanlar sayesinde oturduğu koltuktur.
Dilek Başaran: Çıkardıkları yerine aldıkları insan sayısına bir bakın. Bir kişi çıkarıyorlar yerine 5 kişi alıyorlar. Ben bugün içimdeki herşeyi söyledim bu gece vicdanım rahat uyuyacağım. Şimdi onlar düşünsün gece rahat uyuyabilecekler mi?