Ulaş Akın’ı işsizlik öldürdü!

 

Ulaş Akın’la ilgili yazmaya başladığım anda, ölüm haberi haber sitelerinde çoktan yayınlanmıştı. Peki, Ulaş Akın kim? Duymamış olanlar için tanıtalım kısaca: Ulaş Akın 32 yaşında bir inşaat işçisi, evli, bir çocuğun babası.

Ulaş Akın’ın neden kendini yaktığı ile ilgili bilgiler hala netleşmiş değil. Yerel bir haber sitesinin yaptığı habere göre, Ulaş Akın bir süre önce işsiz kalmış bir inşaat işçisi. Ulaş Akın’ın bir süre önce evi de yanmış. Evi yandıktan sonra Muratpaşa Belediyesi’nden yardım yapılacağı sözü verilmiş. Ancak Ulaş Akın’a herhangi bir yardım ulaşmamış. Bu arada Ulaş Akın çalıştığı inşaatta işten çıkarılmış. İşten çıkarılan Ulaş Akın belediye başkanı ile görüşmek için Muratpaşa Belediyesi’ne gitmiş. Ancak belediyede başkanla görüştürülmemiş. Sonrasında Ulaş Akın 8 Şubat günü Muratpaşa Belediyesi önünde kendini yaktı ve 9 Şubat’ta tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Belirtmeden geçemeyeceğim, Muratpaşa Belediyesi önünde birinin kendisini yaktığı haberi düşer düşmez, Muratpaşa Belediyesi açıklama yaptı, “Ulaş Akın bizim işçimiz değil” diye. Ne kadar acı değil mi? Ulaş Akın’ın yardım istemeye gittiği “kurum” un ilk yaptığı açıklama “bizle alakalı değil”  oluyor.

Durumun tamamı ne kadar acı değil mi? İçimizden bir ses ne kadar şanssız bir insanmış diyor. Şanssızlık değerlendirmesi yanlış! Hem de sonuna kadar yanlış. Antalya’da turizm sektöründe çalışan işçilerin bir çoğunun durumu Ulaş Akın’a fazlaca yakın. Tek fark evlerinin yanmamış olması belki de!

Antalya’nın turizme açılmasından beri kuralsızlık Antalya turizm patronlarının ana sloganı oldu. Geçmiş yıllarda turizm alanında bulunan örgütlü sendikaların mücadelesi sayesinde işçiler açısından kazanımlı oteller bulunmaktaydı. Ancak son yıllarda turizm işçileri açısından koşullar çok ağır.

Antalya turizmi belki de başından beri Rusya pazarına bağımlı. Rusya’daki ekonomik krizler, Türkiye ile Rusya arasındaki siyasi krizler turizm işçisini her zaman etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.

Geçen sene Rusya’nın yaşadığı ekonomik kriz Antalya’da turizm işçileri için zorlu bir sezona dönüştü. Turizm işçileri uzun mesai saatleri, ücretsiz fazla mesailer, düşük maaşlar, birkaç kişinin yapacağı işin bir işçiye yüklenmesi gibi ağırlaştırılmış koşullarla karşı karşıya kaldılar. Sezon sonunda ise birçok otelde askıya almalar ve işten çıkarmalar başladı.

Turizm sezonunun kapandığı ekim-kasım aylarından beri on binlerce turizm işçisi Antalya’da işsiz. Gelecek turizm sezonunun ise neler getireceği şu an büyük bir muamma.

Türkiye ile Rusya arasında bir savaşın sınırlarında gezinen siyasi kriz Rus turistlerin Antalya’ya gelmeyeceği anlamına geliyor. Aynı zamanda Suriye’de devam eden savaş ve Türkiye’nin saldırgan politikaları turistleri Antalya’dan ve Türkiye’den uzak tutacak gibi. Şimdiden binlerce otelin kapandığı ve satılığa çıkarıldığı haberleri yayılmaya başladı. İşsiz kalan ve askıya alınan on binlerce turizm işçisinden çok büyük bir kısmı muhtemelen işlerine geri dönemeyecekler. İşlerine geri dönebilen turizm işçilerini ise çok ağır koşullar beklemekte. Özel istihdam bürolarının da turizmde devreye girmesi çok şaşırtıcı bir gelişme olmayacak.

Her ne kadar ulusal siyasetle uluslararası siyaset birbirinden ayrıymış gibi görünse de aslında ikisi arasında sıkı bağlar var. Ulusal olan uluslararası olanı, uluslararası olan ise ulusalı besliyor ve etkiliyor. Aynı zamanda fabrikalardan uzak tutulmaya çalışılan siyasetin fabrikaları (ve çalışma alanlarının tümünü) ne kadar etkilediği yukarıdaki örneklerden çok açık önümüzde.

Tıpkı Ulaş Akın gibi Tunus’ta da Muhammed Buazizi işsiz kaldıktan sonra ekmeğini kazandığı tezgâhı zabıtaların elinden alması üzerine kendini yakmıştı. Buazizi’nin kendini yakması Arap Devrimleri için kıvılcım olmuştu. Ulaş Akın’ın kendini yakması ise Türkiye işçi sınıfı açısından bir uyarı fişeği olmalı. Patronların ve AKP’nin savaş politikaları, savaşa giden genç işçiler için ölüm, savaşa gitmeyip fabrikalarda, tersanelerde, otellerde kalan işçiler içinse işsizlik ve ağır çalışma koşulları demek.

O yüzden Ulaş Akın Türkiye işçi sınıfının önüne bütün bileşenleri birbirinden kopmaz önemde bir ödev çıkarıyor. Birinci bileşen, örgütlenmek. İkincisi, örgütlendikten sonra önce çalışma alanlarında kendi patronuyla mücadele, sonrasında da çıkar savaşı peşindeki AKP ile beraber bütün patronların düzenine karşı mücadele. Ama bütün bu adımları birbirinden ayırmadan.

Son söz: Ulaş Akın’ın kendini yakması ve hayatını kaybetmesi Antalya’dan mücadele eden işçiler için ciddi bir acı. Ama şu çok açık, Ulaş Akın’ı işsizlik öldürdü! Antalya’da yaşayan ve mücadele eden işçiler Ulaş Akın’ı unutmayacak! En mutlu günümüzde bayraklarımızda onunda adı olacak.

Yıldızlar yoldaşın olsun Ulaş Akın!