Başyazı: Ölüme karşı çözüm

Torunlar GYO’nun Mecidiyeköy’deki rezidans binalarında 10 işçinin 32. kattan yere çakılarak ölmesi, “iş kazası” diye anılan iş cinayetlerinin nasıl durdurulacağı sorusunu yeniden getirdi, gündemin merkezine oturttu. Cinayetlerin esas faili olan sermayenin, örneğin Soma A.Ş.’nin ya da Torunlar GYO’nun ötesinde, hesap vermesi gereken en önemli merci elbette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik. Beyefendi sorunla başa çıkamayacağını ilan ediyor: “Bir yılda bizim yaptığımız denetim sayısı üç. Şimdi bu açıdan baktığınızda her gün niye denetim yapmıyorsunuz denemez. O zaman bir milyon 630 işyeri var, Türkiye'de. Benim en az 2 milyon müfettişimin olması gerekir.”

İlahi beyefendi, kendinizi ne üzüyorsunuz? Siz bu işi yapabileceklere bırakın! Bizim elimizde 14 milyon denetçi ve daha birçok gönüllü yardımcı eleman var. Bunların istatistiklerde adı: işçi! Biz bir işçi denetimini kurduk mu sizin korktuğunuz eleman eksikliğini kolayca kapatırız. Bizim öyle kadrolu, bordrolu, “kalifiye” elemana ihtiyacımız yok. İşçi kendi geleceğini, sağlığını, güvenliğini sağlamak söz konusu olduğunda, siz bile anlayabilirsiniz ki, en ehil kişidir!

O yüzdendir ki biz özelleştirmeye karşı da, taşeronlaştırmaya karşı da, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında da hep işçi denetimini savunuruz. Çünkü bunların her biri işçinin kendi sorunudur. İnsan en iyi kendi sorununu anlar; sorununu en çok düşünendir; yoksulluğu ve yoksunluğu bedeninde en çok hisseden insanın kendisidir.

Bu yüzdendir ki biz işçi denetimini iş cinayetlerinin de en iyi çözümü olarak görüyoruz. Bunlar madenlerde olduğunda madenlerin işçi denetiminde kamulaştırılmasını savunuyoruz. İnşaatlarda yaşandığında toprak rantının işçilerin lehine kullanılabilmesi için toprak mülkiyetinin kamuya ait olması gerektiğini söylüyoruz. İnşaatların kamu eliyle, kamu parasıyla, kamu işçisinin istihdamıyla yapılmasının gerektiğini söylüyoruz.

İşte yapılması gerekenler bunlar. Ama asla merkezi talebi unutmayalım: işçi denetimi! Çünkü işçi denetimi, sınıfın bütün burjuvaziden ve devletten bağımsız ve faal biçimde üretim süreçleri üzerinde kontrolünün bir ilk biçimidir.

Öyleyse, haydi işçiler! Çalışma Bakanı açıkladı, devletin gücü yetmiyormuş. İşleri kendi ellerimize alalım. İşçi denetimi talebiyle mücadeleye başlayalım!

Bu yazı, Gerçek gazetesinin Eylül 2014 tarihli 59. sayısının başyazısı olarak yayınlanmıştır.