DİP bildirisi: İtaatkar ve köle gençlik yasasına hayır!

Yasa tasarısının arkasındaki siyasi irade olan AKP hükümeti de bu girişiminde genel olarak işçi ve emekçi sınıflara karşı burjuvazinin çıkarlarını gözeten düzenlemeleri ön plana almaktadır. Özelde ise burjuvazinin iç savaşında İslamcı burjuvazinin Batıcı-laik sermayeye karşı 28 Şubat’ta kaybedilmiş mevzileri geri alma çabası ön plana çıkmaktadır.

4+4+4 adıyla kamuoyuna mal olan ve TBMM Milli Eğitim komisyonunda sert tartışmalara sahne olan yasa tasarısı son halini alarak meclis gündemine alındı.

Bu yasa tasarısı eğitim sistemine ilişkin önemli değişiklikleri içermekle başta çocuk ve gençler olmak üzere tüm toplumu ilgilendirmektedir. Devrimci İşçi Partisi tüm toplumu ilgilendiren bu soruna özelde çocuk ve gençlerin, genelde ise işçi sınıfının çıkarlarını gözeterek yaklaşmaktadır.

Yasa tasarısının arkasındaki siyasi irade olan AKP hükümeti de bu girişiminde genel olarak işçi ve emekçi sınıflara karşı burjuvazinin çıkarlarını gözeten düzenlemeleri ön plana almaktadır. Özelde ise burjuvazinin iç savaşında İslamcı burjuvazinin Batıcı-laik sermayeye karşı 28 Şubat’ta kaybedilmiş mevzileri geri alma çabası ön plana çıkmaktadır.

Bu iki düzeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Aksi takdirde bir gericiliğin karşısında diğer bir gericiliği destekler konuma düşmek kaçınılmaz olacaktır.

Stajyer kölelik yasası

AKP’nin yasasına karşı en önde yer alan CHP görünürde sert bir muhalefet gösterse de tüm çabası Batıcı-laik sermayenin çıkarlarını korumak içindir. Ne yazık ki meseleye sadece “laiklik”, “çağdaş eğitim” ekseninde ve muğlak bir neo-liberalizm eleştirisi temelinde yaklaşan geri kalan muhalefet (buna ne yazık ki ilerici sendikalar ve sosyalist sol da dahildir) CHP’nin yedeğine düşmekten kurtulamamıştır.

Böyle olunca da CHP, MHP ve AKP’nin el birliği ile tasarıya eklenen staj sömürüsü maddesi gözlerden kaçmış/kaçırılmıştır. Önceleri çok eleştirilen çıraklık yaşının 11’e düşürülmesi tasarıdan çıkartılırken, yeni bir madde ile 20 ya da daha fazla işçi çalıştıran işletmeler en fazla çalışan sayısının %10’u kadar stajyer alabilirken yeni yasa ile bu üst sınır kaldırılmakta, böylece zaten angaryaya zorlanan stajyer öğrenciler kullanıma hazır köleler olarak, sınırsız biçimde sermayeye sunulmaktadır.

CHP’nin yeri sermayenin yanıdır

Zaman zaman staj adı altında sömürüye değinilse de bu yetmez. 4+4+4 karşısında CHP’yi müttefik olarak gören ve gösterenler gerçekleri gizliyorlar, işçi sınıfını, emekçileri ve gençleri yanıltıyorlar. CHP yasaya karşı olabilir, biz de yasaya karşı olabiliriz. Ama bu bizi dost ve müttefik yapmaz. Partisinin üyesi ve destekçisi olan sermayedarlara meslek lisesi öğrencilerini köle olarak sunan CHP , işçilerin, emekçilerin ve meslek lisesi öğrencilerinin yanında değil karşısındadır.

İmam Hatip Okulları meselesi

Tasarı son biçimiyle açıkça göstermiştir ki 4+4+4 şeklinde zorunlu eğitimin formüle edilmesinin tek bir amacı vardır. O da İmam Hatip Okulları’nın 28 Şubat’ta kaldırılan orta kısımlarının yeniden açılmasıdır. Bu noktada pedagojik tartışmaların, hangi sistemin daha “çağdaş” olduğuna dair yorumların bir anlamı yoktur. Çocukların ve gençlerin din ve mezheplere göre ayrı okullarda okutulması öncelikle emekçi halkı okullardan başlayarak bölecektir. Bir mezhebe dayanan din eğitimi veren İmam Hatip Okulları’na öncelikle bu temelde karşı çıkılmalıdır. İmam Hatip Okulları’nın din ve vicdan hürriyetiyle de bağdaşır bir yanı yoktur. Bu okullar Diyanet İşleri Başkanlığı’na benzer bir rol devletin çoğunluk mezhebinin yayılması faaliyetinin bir aracı kurulmuştur. Zamanla siyasal İslam’ın kalesine dönüşmüş ve bu yüzden de Batıcı-laik burjuvazinin oklarını üzerine çekerek 28 Şubat’ta orta bölümleri kapatılmıştır.

İmam Hatipler’in Sünni mezhebine dayalı eğitim vermesine karşı başka din ve mezheplerin öğretileceği seçimlik derslerin olacağının söylenmesi özgürlükçü bir vaad değil farklı din, mezhep ve inançlardan ailelerin çocuklarını tecrit edecek ve çoğunluğun aldığı dersleri almaya zorlayacak bir tehdittir.

Çocuklar üzerindeki tahakküme hayır

“Çocuğumu şu okula, bu okula göndermek istiyorum, karışmayın!” yollu itirazlar çocuk ve gencin özgürlüğü düşünülerek reddedilmeli, çocuk ve gençler ailelerin bu şekildeki tahakkümünden uzak tutulmalıdır. Bunun anne-babaların kendi özgürlükleri ve ruhsal sağlıkları için de, çocuklarının sağlıkları için de gerekli olduğunu açıklayan eğitim programları düzenlenmelidir. Her türlü ihtiyaçları karşılanan, bu amaçla yardım edilen, destek olunan çocuklar kendilerini yönetebilen, kendi ayakları üzerinde durabilen kişilik yapıları geliştirmektedir. Devlet bu süreci güvenlik altına almalı, çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlarken, özerkliğini desteklemeli, kendi geleceği üzerinde söz söyleme hakkını teşvik etmelidir.

Okullara değil okullarda okuyanlara odaklanmak

Bu temelde bakıldığında burjuvazinin Batıcı-laik kanadı da İslamcı kanadı da çocuklara ve gençlere karşı tavırda ortaklaşmakta, onları kendi hakimiyetlerindeki düzenin köleleri yapmaya çalışmaktadır. İslamcı sermaye için İmam Hatipli mezun olduğunda kendisine hizmet etmekle yükümlüdür. Batıcı-laik sermaye için ise İmam Hatipli katsayılarla üniversitelerden, fiili uygulamalarla her türlü devlet kademesinden uzak tutulmalıdır. 28 Şubat’ın yaptığı tam da budur. Oysa, İmam Hatipliler de, diğer okullarda okuyan çocuklar ve gençlerin hepsi de irade sahibi insanlardır. Devrimci İşçi Partisi bu temelde çocukların ve gençlerin hangi okula gittikleriyle değil hangi okulda olursa olsun özgür iradelerini kullanabilmeleriyle ilgilenir. Bu okul seçimi kadar okulda nasıl davranılacağının seçimiyle de ilgilidir. Devrimci İşçi Partisi bu temelde başörtülü öğrencilerin üniversiteye girmesinin engellenmesine başından beri karşı çıkarken, İmam Hatip Okulları’nın gerçek niteliğinin açıkça ortaya konmasından da geri durmamıştır. Bu yüzden DİP, çocukların ve gençlerin hakim sınıfların İslamcı ya da Batıcı-laik kanatlarının arka bahçesi olmaması için gerek İmam Hatiplerde, gerek meslek liselerinde gerekse de diğer okullarda çocuk ve gençlerin geliştireceği tüm mücadelelere destek olacaktır.

Hem “eğitim”, hem siyaset hem ticaret

4+4+4 yasasıyla birlikte FATİH projesi adı altında yapılacak teknoloji kullanımına yönelik yatırımlar Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında bırakılmaktadır. Öğrencilere kitap yerine tablet bilgisayar verme projesiyle duyulan bu girişim başka pek çok hükümet projesi gibi öğrencilerden ve eğitim sisteminden önce iktidara yakın bilgisayar üretici ve ithalatçılarını kalkındıracaktır. Biz buna İslamcı sermayenin değil kendi üretici ve ithalatçılarının kalkınmasını isteyen Batıcı-laik sermayeden farklı olarak işçi ve emekçi çoğunluğun çıkarları açısından karşı çıkıyoruz. Talebimiz sadece devletin bütçesinin değil şirketlerin de tüm ticari defterlerinin açılması ve işçi denetimine tabi kılınmasıdır. Eğitim ve sağlık gibi alanlarda yapılacak yatırımlar bizzat işçi denetimi altında kurulacak kamu işletmeleri tarafından gerçekleştirilmelidir.

İtaat ettiremeyeceksiniz! Köleleştiremeyeceksiniz!

Bu yasa itaatkâr ve köle bir gençlik yaratmaya yönelik büyük bir projenin parçasıdır. Gelecekteki hedefler arasında hükümetin memur kolu Eğitim Bir-Sen’in hararetle savunduğu karma eğitimin tamamen kaldırılması da vardır. Bu çocuk ve gençlerin özgürlüğüne aykırı, ruhsal-bedensel gelişimleri içinse zararlıdır. Ancak esas hedef öğrencileri din, mezhep, cinsiyet temelinde ayırmak, nihayetinde de dinsel ya da laik bireyciliği aşılayarak yalnızlaştırmak olduktan sonra bu düzenden çocuk ve gençlerin ruh ve beden sağlıklarını korumasını beklemek de boşunadır.

AKP iktidarı, Arap devrimlerinde gençliğin, özellikle de işçi ve yoksul gençliğin oynadığı muhteşem rolden ürkmüştür. Aynı şeyin Türkiye’de yaşanabileceğinden kaygılanmaktadır. İtaatkâr bir gençlik yetiştirmeyi eğitim politikasının merkezine bu yüzden yerleştirmektedir. Ancak biz gençlerin kölece bir itaatkârlığa kapılmayacaklarına, kendi geleceklerine sahip çıkacaklarına, bugün değilse yarın mücadeleyi yükselteceklerine inanıyoruz. Çoğunluğu işçi ve emekçi ailelerin çocukları olan gençler kendi ruh ve beden sağlıklarını da, geleceklerini de ancak ve ancak mücadele ederek kurtarabilirler. Gençleri küçümseyenler ve onları üzerinde deney yapılacak fareler gibi gören hâkim sınıflar, tarihte pek çok kez yanılmıştır ve günümüzde de beş kıtada yükselen mücadelelerin gösterdiği gibi yine yanılacaklardır!