Devrimci İşçi Partisi bildirisi: Tayyip Erdoğan Kürt sorununu çözemez!

Devrimci İşçi Partisi, Başbakanı ve hükümetini şiddetle kınıyor! Kürt milletvekillerinin polis barikatı tarafından engellendiğinde söyledikleri gibi, onlarla birlikte, “Kürt halkı sizin köleniz değildir!” diye haykırıyor! Demokratik hakların en basitlerinden olan toplanma hakkını bu derecede açık biçimde ihlâl eden, halkı bu derecede aşağılayan bir hükümetin, Kürt halkına verdiği ve vereceği sözde “hak” kırıntılarının, hiçbir anlamı olmadığını vurguluyor. En başta Pervin Buldan olmak üzere, Kürt milletvekillerine, DTK ve BDP yöneticilerine, Diyarbakır halkına ve bütün Kürt halkına dayanışmasını ifade ediyor, yaralılara geçmiş olsun diyor. Dün gözaltına alınmış olan herkesin ve elbette bütün KCK tutuklularının derhal salıverilmesini talep ediyor.

14 Temmuz 2012 Cumartesi günü Diyarbakır’da (Amed) yaşananlar, bir kez daha kanıtlamıştır ki, son dönemlerde söylendiğinin aksine, Başbakan Erdoğan Kürt sorununu çözme kapasitesinden de, iradesinden de yoksundur. Başbakan’ın hükümeti, Kürt halkının mücadelesinin simgesi haline gelmiş olan Abdullah Öcalan’a özgürlük ve güvenlik talep etmek amacıyla Kürt illerinden ve Türkiye’nin çeşitli yörelerinden Diyarbakır’a akan halkın yolunu kesti. Başbakan’ın hükümeti, Diyarbakır halkının yaşlı nenesiyle çocuğuyla, kadınıyla erkeğiyle parklarda, hatta kafelerde bile oturmasına, sokaklarda dolaşmasına izin vermedi, yürüyüşe geçen kolların üzerine vahşice su ve gaz sıktırdı. Başbakan’ın hükümeti, halkın oylarıyla meclise giren milletvekillerinin yerlere düşmesine, kan içinde kalmasına, Pervin Buldan’ın durumunda olduğu gibi yaralanarak hastaneye kaldırılmasına yol açtı.

 

Abdullah Öcalan konusunda başbakan, hükümeti ve partisi AKP istediğini düşünmekte serbesttir. Ama Öcalan’ın Kürt sorununun siyasi çözümünde kilit bir rol oynama olanağına sahip olduğu ortadadır. Hükümetin yolladığı temsilcilerin Öcalan ile görüşmeler yapmakta olduğu kimse için sır değildir. En önemlisi, Öcalan’a ev hapsi, başta Başbakan’ın kendi yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere birçok önde gelen yetkili ve politikacı tarafından tartışılmaktadır. Bülent Arınç ev hapsinden söz edebiliyorsa, halk da Öcalan’ın özgürlüğünden ve güvenliğinden söz etme hakkına sahiptir. Arınç’ın ifade özgürlüğü varsa, halkın da vardır. Toplanma özgürlüğü halkın ifade özgürlüğünün esas kullanılma biçimidir. Halk sözünü meydanlarda söyler. Kürt halkını susturmaya çalışan Kürt sorununu çözemez. Olsa olsa Barzani ile ittifak içinde Kürt halkını aldatır, Kürt sorununu değil, kendi sorununu çözer!

Devrimci İşçi Partisi, Başbakanı ve hükümetini şiddetle kınıyor! Kürt milletvekillerinin polis barikatı tarafından engellendiğinde söyledikleri gibi, onlarla birlikte, “Kürt halkı sizin köleniz değildir!” diye haykırıyor! Demokratik hakların en basitlerinden olan toplanma hakkını bu derecede açık biçimde ihlâl eden, halkı bu derecede aşağılayan bir hükümetin, Kürt halkına verdiği ve vereceği sözde “hak” kırıntılarının, hiçbir anlamı olmadığını vurguluyor. En başta Pervin Buldan olmak üzere, Kürt milletvekillerine, DTK ve BDP yöneticilerine, Diyarbakır halkına ve bütün Kürt halkına dayanışmasını ifade ediyor, yaralılara geçmiş olsun diyor. Dün gözaltına alınmış olan herkesin ve elbette bütün KCK tutuklularının derhal salıverilmesini talep ediyor.

Devrimci İşçi Partisi, Türkiye işçi sınıfını ezilen Kürt halkı ile dayanışmaya çağırıyor. Sizi sömürenlerle Kürtleri ezenler aynı sınıftır, burjuvazidir, onun temsilcisidir. Kürt halkının özgürlüklerini ayaklar altına alanlar, aynı zamanda sizin kıdem tazminatınızı kaldırmanın hazırlığını yapanlardır. Başka bir halkı ezen kendisi de özgür olamaz.

14 Temmuz, 12 Eylül döneminde Diyarbakır zindanının zulmüne karşı kahramanca bir mücadele veren dörtlerin, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Ali Çiçek, Akif Yılmaz’ın 1982’deki tarihi açlık grevinin de yıldönümüdür. 14 Temmuz, Kürt halk kitlelerinin meşru temsilcisi Demokratik Toplum Kongresi’nin geçen yıl, 2011’de Demokratik özerkliği ilan edişinin de yıldönümüdür. Devrimci İşçi Partisi, dörtleri saygıyla anar, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Kürtlerin Demokratik Özerklik iradesini selamlar.

Nihayet, 14 Temmuz modern çağın en büyük burjuva devrimi olan büyük Fransız devriminin de başlangıç tarihidir. 1789’dan 1793’e Bastil Hapisanesini basan, kralı deviren, aristokrasiyi sosyal ayrıcalıklarından eden, Paris’in ve öteki Fransız kentlerinin sokağına hâkim olan baldırı çıplakların mirasına, burjuvazinin kendisinin artık bütünüyle karşı devrimci bir sınıf haline geldiği bu 21. yüzyıl başında  sahip çıkacak olan da Marksistlerdir. O baldırı çıplakların mirasçısı proletaryadır ve onun müttefiki ezilen uluslardır. Geleceğin devrimi onların olacaktır. Kürt sorununu da onlar el ele Ortadoğu Sosyalist Federasyonu’nda gerçek bir çözüme kavuşturacaklardır.

Devrimci İşçi Partisi

Merkez Komitesi