Devrimci İşçi Partisi bildirisi: Hükümet dediğin gevezelik değil icraat yapar! İsrail’le ilişkileri kesin!

İsrail doğuşundan itibaren taşıdığı terörist devlet karakterini bir kez daha ortaya koyuyor. On gündür Gazze halkına reva gördüğü mezalimin sonucu, 50’yi aşkın çocuğun, muharip konumunda olmayan birçok kadının ve yaşlının da dâhil olduğu 300’e yakın ölü. İsrail, çoluk çocuk demeden sivilleri öldürüyor. Tabii, günlerdir hava saldırılarıyla bu kadar insanın hayatını alan Siyonist devlet, iki gündür kara savaşına girişmiş olduğundan her gün daha ağır bir tablo ile karşılaşmamız kaçınılmaz. 2008 Aralık ayı ve 2009 Ocak ayı; sonra 2012 Kasım’ı; şimdi 2014 Temmuz’u. Anlaşılan İsrail Gazze’yi yerle bir etmeden rahat etmeyecek.

Devrimci İşçi Partisi, ırkçı din devleti Siyonist İsrail’in, başkalarının vatanı olan Filistin’in bundan yaklaşık 70 yıl önce gasp edilmesi temelinde sömürgeci ve terörist bir devlet olarak kurulmasının sonucu olduğunu halkımıza hatırlatır. İsrail devletinin varlığı bile kabul edilemez. Yıllardır Gazze halkına karşı uyguladığı mezalim bu korsan devletin zaten kabarık olan suç dosyasına yeni suçlar eklemektedir.

Emperyalizmin şımarık çocuğu!

Daha seçilir seçilmez Nobel Barış Ödülü ile parlatılan ABD Başkanı Barack Obama İsrail’in “kendini savunma hakkı”ndan söz ediyor! Avrupa Birliği hayranları ne der bilinmez ama AB’nin yeni Çariçe’si Almanya başbakanı Angela Merkel “Biz İsrail’in yanındayız” diyor! Fransa’da hükümet İsrail aleyhtarı gösteriyi yasaklıyor (!), ardından polis göstericilere saldırıyor, 37 kişi yaralanıyor!

Savunma hakkı imiş! İsrail’in hiçbir koşul altında kendini savunma hakkından bahsedilemez. Zira İsrail kuruluşundan itibaren, varlığını Filistin’in Araplardan temizlenmesi hedefine dayandırmış Siyonist ideolojinin hâkimiyetindeki ırkçı bir din devletidir. Bu yüzden, Filistinliler başta olmak üzere bölge halklarına karşı sürekli saldırı halindedir. İsrail söz konusu olduğunda savunma demek saldırı demektir!

Türkiye’de AKP’den CHP ve MHP’ye, TÜSİAD’dan MÜSİAD ve TUSKON’a, Hürriyet gazetesinden Sözcü gazetesine, Yeni Şafak’tan Zaman’a kadar, burjuvazinin bütün kuruluşları, organları ve sözcüleri, emperyalist sistemin dalkavuğudur. İsrail ise bu sistemin ayrılmaz parçasıdır. Şimdi Gazze halkına, Filistin’in çocuklarına ağlamak ikiyüzlülüktür, timsah gözyaşlarıdır. 2009’da Gazze cehenneme çevrilirken mecliste Türkiye-İsrail Dostluk Grubu’nda bütün düzen partilerinden 361 tane milletvekili vardı! Bu, o dönem o kadar çok tepki gördü ki, 2011 seçimlerinden sonra böyle bir grup kurulmasından kaçınıldı! Grup kurulmadı ama milletvekillerinin çoğunun sevgisi bakidir, hiç kuşkunuz olmasın! NATO mensubu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve onun sadık izleyicisi CHP’nin İsrail’in dostu olduğu biliniyor. Kılıçdaroğlu, günler sonra konuştu, önerebildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin duruma el koyması. Beyefendi, siz ABD’nin o kurulda veto hakkına sahip olduğunu daha duymadınız mı yoksa? Kılıçdaroğlu CHP’nin dış ilişkiler sorumlusu, seçim kazanabilseler muhtemelen dışişleri bakanı olacak olan Faruk Loğoğlu’na sorsun bakalım: Loğoğlu meslekten hariciyeci olarak Dışişleri Bakanlığı’nda görev yaparken İsrail Büyükelçisi ile hemen her gün görüşüyor muymuş, görüşmüyor muymuş? MHP milletvekili “Başbuğ”un oğlu Tuğrul Türkeş cevap versin: acaba Türkiye-İsrail Dostluk Grubu varken o grupta yer alıyor muydu?

Türkiye’nin düzen partilerine Filistin halkını savunmak bakımından en ufak bir güven duyulamaz! Bu iş de, bütün ilerici davalar gibi, işçi sınıfının yanında olan partilerin ve ezilen Kürt halkının özgürlük hareketinin omzundadır.

Büyük yalan: Erdoğan İsrail’e karşı falan değil!

Körler ülkesinde şaşı kral olurmuş! Türk Silahlı Kuvvetleri, CHP’si, MHP’si bu kadar İsrail dostu olunca, Tayyip Erdoğan üç-beş kahramanlık gösterisiyle kendini İsrail’e karşı Filistin’in ve Gazze’nin hâmisi gibi gösterme yolunda epey mesafe kat etti. 2008 sonuna kadar Suriye’yi İran’dan koparıp İsrail’e yamamak için Esad ile yapmadığı görüşme kalmadı. Sonra 2008 Aralık ayında İsrail Gazze’ye saldırınca ayazda kaldı, “insan bize bir haber verir” diye sitem etti. O kadar kızmış ki, Ocak 2009’da Davos’a gitti, “one minute” dedi, İsrail Cumhurbaşkanı’na “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” dedi.

Ama “öldürmeyi iyi bilen”lerin önüne Mavi Marmara olayında dokuz Türkiye vatandaşını attı. Bundan neredeyse dört yıl önce İsrail soğukkanlı ve planlı biçimde dokuz Türk vatandaşını öldürdü. Ne yaptı Tayyip Erdoğan? Esip gürledi. Sonra? Koskoca bir hiç! Olaydan üç yıl sonra, İsrail başbakanı Netanyahu, Obama’nın zorlamasıyla Erdoğan’a telefon etti, “operasyonel yanlışlar” yaptıklarını söyleyerek özür diledi. Erdoğan pek böbürleniyor bununla. Oysa ondan birkaç gün önce kendisi özür dilemişti. Ne konuda? Siyonizmi ırkçılık ve faşizm gibi ideolojilerle bir tutmuştu daha önce, onun özrünü diledi! İsrail’in sadece somut politikalarını eleştirdiğini söyledi. Netanyahu, “ilkede haksız değiliz, sadece operasyonel hata yaptık” diye özür diliyor.Tayyip Erdoğan “ilkede haksızız, Siyonizm kötü değildir, sadece İsrail devletinin operasyonel politikaları kötü” diyor. Hangisi esas özür?

AKP hükümetinin başa gelmesinden, 2003’ten bu yana, 2013’e, yani 10 yılda, Türkiye ile İsrail arasındaki dış ticaret toplam olarak dört buçuk katına çıkarak 5 milyar dolar hacmine ulaştı! Mavi Marmara katliamının yaşandığı 2010’da Erdoğan ticari ilişkileri keseceğiz dedi. 2009’da 2,5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi dört yılda yüzde 100 artışla 5 milyar dolara çıkmış durumda!

İş ticaretle de bitmiyor. Yakın zamanlarda İsrail’in Akdeniz kıyısında doğalgaz yatakları keşfedildi. Bu gazın kullanımının en ekonomik yolu, deniz altına döşenecek boru hatlarıyla Türkiye’ye taşınması, oradan da Avrupa’ya sevk edilmesi. Boru hatları işini kim üstleniyor? Turcas adlı Türk şirketi! Bu şirketin yönetim kurulunda da Matthew Bryza adlı bir Amerikalı var. Ne tesadüf! Bryza vaktiyle ABD’nin Avrupa ve Asya’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı yapmış!

Malatya Kürecik’teki füze kalkanı sistemi ile İsrail’deki dinleme sistemleri tamamen entegre sistemler. Böylece AKP hükümeti 2009 Gazze katliamından ve Mavi Marmara’dan sonra Kürecik’e yerleştirilmesini kabul ettiği bu sistemle İsrail’e askeri olarak yardım ediyor.

Bu da yetmiyor. İsrail hava kuvvetlerine ait uçakların Gazzeli çocukları öldürmek için yaptığı sortilerde kullandıkları yakıtın Mersin ve Ceyhan limanlarından hareketle İsrail’in Aşkelon limanına Kürdistan Bölgesel Yönetimi sevkiyatından elde edildiği neredeyse kanıtlanmış durumda. Enerji Bakanı Taner Yıldız “karar Barzani yönetiminin” diyerek sorumluluğu kendi hükümetinin üzerinden atmaya çalışırken yakıtın buradan gittiğini de doğrulamış oldu!

Ticaret yap, gazını taşı, istihbarat ve yakıt ver, ordusuna yardım et, sonra da “ben İsrail’e karşıyım!” de! Haydi oradan, kim inanır!

Sen başbakansın Tayyip Erdoğan! Siz hükümetsiniz! Gazete köşe yazarı değil! Boş boş gevezelik etmeyi bırakın. Neymiş “Haçlı Seferi” imiş, neymiş “soykırım” imiş! Bunlar halkı kandırmak için söylenmiş, yaldızı akşamdan sabaha dökülecek laflar. Haydi görelim: Ticari ambargo koy! Kürecik’i kapat! Yakıt sevkiyatını durdur! Büyükelçi’yi postala!

Hükümet dediğin gevezelik değil icraat yapar!

Ağlaşmak yetmez, İsrail’in yenilgisi ve yıkılması için mücadele gerekir!

Solda kendine devrimci sıfatı takanlar bile, bu terörist, gaspçı, sömürgeci devletin kirli yüzü ortaya çıkmışken, bula bula ateşkes talebini öne sürüyor. Türkiye’de Kılıçdaroğlu, dışarıda Mısır devriminin düşmanı Arap Bonapartı, devlet başkanı Sisi gibi! Savaş politikanın başka araçlarla sürdürülmesidir. Bugün İsrail Gazze’ye saldırıyorsa sadece çocukları dahi öldürerek halkın yüreğine terör salmak için değildir. Terör salma amacının arkasında Filistin halkının köleliğinin koşullarını sağlamlaştırmak vardır. İsrail Gazze’nin tünellerinde saklanmış olan füzeler hakkında tam bir istihbarat sağlayamıyor. Dolayısıyla, hava taarruzu ile yetinemiyor. Birkaç komando operasyonu ile de sonuca ulaşamadı. İşte kara taarruzu bu yüzden başladı. İsrail’in çocukları öldürmesi kadar, belki de daha vahim olanı füzeleri bulup imha etmesidir! Çünkü füzeler Gazze halkının bu terörist devlete karşı güvencesidir. İsrail bunları imha ettiğinde Gazze halkının hiç savunması kalmayacaktır. Ve günün birinde, uluslararası ortam uygun düştüğünde belki 50 değil 1.000 çocuk öldürecektir İsrail!

Öyleyse, İsrail’in Gazze’ye karşı bu askeri taarruzda yenilmesi için her şeyi yapmalıyız. Ateşkesten öteye Gazze halkının savunma gücüne sahip çıkmalıyız. İsrail’in yenilmesi için mücadele etmeliyiz. Bu haydut devletin yıkılması ve yerine Arap ile Yahudi’nin kardeşçe yaşayacağı laik, demokratik ve zorunlu olarak sosyalist bir devlet kurulması için mücadele etmeliyiz.

Her kim Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkından ve bir devlet kurmasının hak olduğundan söz ediyorsa, o İsrail’in yıkılmasını talep etmek zorundadır. Aksi, başta Kudüs olmak üzere Filistin topraklarındaki korsan İsrail varlığına meşruiyet kazandırmak olur. Batı Şeria ve Gazze’de birbirinden kopuk, Siyonist yerleşimlerle parçalanmış bir Filistin ölü doğmuş bir Filistin’dir. Böyle bir “bağımsız Filistin” savunmak “yaşasın İsrail!” demenin ikiyüzlüce halidir. İsrail yıkılmadan Filistin’e özgürlük yolu kapalıdır!

Öyleyse hep birlikte yüksek sesle haykıralım:

Mısır, Refah kapısını her türlü yardıma aç! Gazze’ye uygulanan ablukaya son!

Türkiye, İsrail’e kalkan olmaktan vazgeç!Malatya Kürecik’teki füze kalkanı kaldırılsın! İsrail’e uçak yakıtı sevkiyatını durdurun! İsrail’le tüm askeri anlaşmalar yırtılsın!

Türkiye askeri, Lübnan’da İsrail’i Hizbullah’tan koruyan  UNIFIL’den çekilsin!

İsrail’in bütün diplomatik temsilciliklerini kapatın!

Bilimde, sanatta, ekonomide, turizmde İsrail’i boykot!

Siyonist ölüm aygıtına karşı Gazze halkını silahlandırın!

Mısır’ı Siyonizmin yardımcısı haline getiren Camp David Antlaşması yırtılsın!

Yıkılsın Siyonist İsrail! Tarihi Filistin toprakları üzerinde Arap ve Yahudi halkların birleşik, laik, sosyalist Filistin devleti için ileri!

 

Devrimci İşçi Partisi

20 Temmuz 2014